Aralık 2000’de FBI ajanı Richard Garcia’yı, Rusya masasını denetleyen bir meslektaşı ziyaret etmiş, Robert Hanssen’i tanıyıp tanımadığını sormuştu. Garcia bu soruyu “Hayır” diye yanıtladığında, yetkili, “Güzel, çünkü tanımak üzeresin” demişti.
Birkaç ay sonra, kısmen Garcia’nın gizli çalışmaları sayesinde, tüm ülke de tanıyacaktı onu. Hanssen’in Şubat 2001’de tutuklanması istihbarat camiasında şok etkisi yarattı ve çifte yaşamının boyutları manşetlere taşındı.
Yirmi yılı aşkın bir süre sonra, Pazartesi günü yetkililer, ömür boyu hapis cezasını çektiği Colorado’daki maksimum güvenlikli hapishanedeki hücresinde Hanssen’in hareketsiz bir şekilde bulunduğunu açıkladı. 79 yaşındaki Hanssen’in doğal nedenlerden öldüğü düşünülüyor.
Şu anda 70 yaşında olan ve FBI’dan emekli olan Garcia bu habere “İyi ki kurtulduk” ifadesiyle tepki verdi.
Ölümlerle sonuçlanan casusluk
Robert Hanssen üniversitede Rusça eğitimi almış ve 1976’da FBI için çalışmaya başlamıştı. 1985 yılından itibaren ABD hükümetine zarar verecek şekilde Sovyetler Birliği ve daha sonra Rusya’ya çok gizli belgeler satmış ve gizli casusların kimliklerini ifşa etmişti.
Suçlarını özetleyen 100 sayfalık yeminli ifadeye göre, Hanssen’in casusluğu, bilgi aldığı üç ABD kaynağının tutuklanıp hapse atılmasına ve ikisinin de idam edilmesine neden oldu.
Hanssen’in ilettiği çok gizli belgelerden bazıları, Sovyetler Birliği’nin Amerikan nükleer programları hakkında istihbarat toplama girişimlerine ilişkin bir ABD istihbarat değerlendirmesini de içeriyordu. Hanssen, Sovyet gizli istihbaratı KGB’ye ve Sovyetler Birliği yıkıldıktan sonra da SVR adını alan Rus istihbaratına bilgi verdi.
Ruslar bu istihbarat karşılığında Hanssen’e 600 bin doları nakit ve elmas olmak üzere 1,4 milyon dolar ödedi ve 800 bin doları da bir banka hesabına yatırdı.
Hanssen eski casusluk yöntemleri sayesinde uzun süre fark edilmeden faaliyet gösterdi. Elde ettiği istihbaratı, Washington’u çevreleyen Virginia banliyö mahallelerinde belirlediği sıradan noktalara fiziksel materyal bırakma yoluyla teslim ediyordu.
Moskova’daki ortakları onun kimliğini bilmiyordu. “Ramon Garcia” takma adını kullanıyordu.
Faaliyetleri 1989’da Berlin Duvarı yıkıldıktan ve 1991’de Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra da devam etti. Tutuklandığı ana kadar Ruslarla irtibat kurmaya çalışıyordu.
Ancak bir dizi istihbaratın ardından FBI ve ABD istihbarat aygıtını peşine taktı.
Köstebeğin tespiti
ABD istihbarat yetkilileri 1990’lardan beri içlerinde bir casus olduğundan şüpheleniyorlardı, ancak Hanssen’i tespit etmeleri birkaç yıl aldı.
ABD için çalışan bir Rus ajanı, Virginia’daki adamları hakkındaki Rusya’nın tuttuğu dosyayı ele geçirdi. ABD istihbarat yetkilileri, Hanssen’in adamlarıyla yaptığı bir telefon görüşmesinin kaydını ve istihbarat materyallerini bırakmak için kullandığı çöp torbalarının üzerindeki parmak izlerini elde etti.
Kasım 2000’de hedef kesin olarak belirlenmişti ama şimdi bunu kanıtlamaları gerekiyordu.
FBI, Hanssen’i çalıştığı Dışişleri Bakanlığı’ndan transfer ederek FBI ajanlarının onu takip edebileceği düzmece bir görev yarattı.
Karşı İstihbarat Bölümü’nün eski müdür yardımcısı Debra Evans Smith, FBI’ın davayla ilgili bir özetinde, “Onu mahkum etmek için yeterli kanıt elde etmeye ve suçüstü yakalamaya çalışıyorduk” diye anlatıyor.
Garcia burada devreye girdi.
8 Aralık 2000’de FBI’ın Rusya masası şefi, Hanssen’in faaliyetleri konusunda bilgi vermek üzere kendisine uğradı.
Deneyimli bir gizli ajan olan Garcia, Hanssen’in düzmece amiri, son derece bürokratik bir şef olacaktı.
“Benden nefret ederdi” diye anlatıyor Garcia. “İşler saçma bir hal almadan onu durdurmam gerekiyordu.”
Sadece birkaç FBI çalışanı aralarındaki casustan haberdardı.
Delillerin ele geçirilmesi
Garcia, Hanssen’in idari yardımcısı gibi davranmak üzere 26 yaşında, bilgisayar korsanlığı konusunda bilgili bir gizli ajan olan Eric O’Neill’i görevlendirdi.
O’Neill, “Nispeten genç bir yaşta gizli göreve gitmek ve ABD tarihindeki en zararlı casusla karşı karşıya gelmek hayatımdaki en önemli olaylardan biriydi” diye anlatıyor.
Sonraki birkaç hafta boyunca, biri diğerini gizlice araştırıyor olsa da, ikisi arasındaki ilişkiler yakınlaştı; hatta bir gün O’Neill, Hanssen’in ailesine kiliseye kadar eşlik etmişti.
O’Neill, Hanssen’i büyük bir egoya sahip bir narsist olarak tanımlıyor. “Akıl hocası olmak istiyordu. Tüm bilgisini birilerine aktarmak istiyordu.”
Soruşturma süresince Garcia, “silah delisi” olarak tanımladığı Hanssen’i atış poligonuna götürürken, ajanlar da Hanssen’in arabasında çok gizli belgelerin ele geçirildiği bir arama yapıyorlardı.
BlackBerry’lerin ve akıllı telefonların öncüsü olan Palm Pilot adlı cihazının içeriğini O’Neill’in hızla kopyalaması için de aynı yolu izlemişti.
O’Neill’in anlattığına göre, Hanssen geri dönmeden önce cihazı tam zamanında değiştirmiş.
O’Neill’in hikayesi 2007 yılında bir Hollywood filmine konu oldu ve başrollerini Ryan Phillippe, Chris Cooper ve Laura Linney’in paylaştığı Breach adlı casusluk gerilim filmi çekildi.
Yakalanma ve hüküm giyme süreci
FBI’a göre Şubat 2001’e kadar 300 ajan bu dava üzerinde çalıştı.
Hanssen’in bir başka istihbarat materyali bırakma girişiminde bulunmasını bekliyorlardı ve sonunda bunu başardı.
Hanssen Şubat 2001’de Virginia’daki Foxstone Park’ta tutuklandı ve casuslukla suçlandı. Kendisine yöneltilen 15 farklı suçlamayı kabul etti ve şartlı tahliye imkanı olmaksızın ömür boyu hapse mahkum edildi.
FBI direktörü Louis Freeh, Hanssen’in faaliyetlerini “hukukun üstünlüğüyle yönetilen bir ülkeye karşı akla gelebilecek en haince eylem” olarak nitelendirdi.
Bu dava, ABD’nin Soğuk Savaş’taki rakibi Rusya ile ilişkilerinin bozulmasına neden oldu;
Başkan George W. Bush çok sayıda Rus diplomatı sınır dışı etti.
Hanssen, Colorado eyaletine bağlı Florence kentindeki yüksek güvenlikli cezaevine gönderildi ve ölümüne kadar yirmi yılı aşkın bir süre burada kaldı.
Bu tarihi dava, davaya dahil olan herkesin hayatını değiştirdi.
O’Neill, davayla ilgili Gray Day (Gri Gün) adlı bir kitap yazdı ve web sayfasına göre iş tanımı “davetli konuşmacı / casus avcısı”.
Kitabı için yıllarca Hanssen’le röportaj yapmaya uğraşmış ama başarılı olamamış.
Hanssen’in öldüğünü duyduğunda, O’Neill cezaevinde onu görmek için daha fazla bastırmadığına pişman olduğunu ve görseydi ona “bunu neden yaptığını” sormak istediğini söylüyor.
Garcia’ya göre Hanssen’in ülkesine ihanet etmesinin nedeni egosu. “Kendini tanrı gibi hissediyordu ve ABD ile Rusya’yı kontrol edebilecekti.”
Hanssen’i ABD tarihindeki “en yıkıcı casus” olarak nitelendiriyor ve bunun nedenini şöyle ifade ediyor:
“ABD’ye ve Rusya’ya verdiği zararlar için, verdiği bilgiler sonucunda ölen insanlar için. Bunu bu kadar uzun süre yaptığı için. Olayın bu şekilde gerçekleşmesi inanılmazdı.” (BBC Türkçe)
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***