İZMİR– “Örgüt üyeliği” suçlamasıyla yargılanan ve 24 Mart tarihinden bu yana tutuklu bulunan 5 kadın ilk duruşmalarında tahliye edildi.
İzmir’de 24 Mart tarihinde gözaltına alındıktan sonra tutuklanan Halkların Demokratik Partisi (HDP) Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyesi İdil Uğurlu, Barış Annesi Behiye Yalçın, Selma Demir, Hayat İzgi ve Newroz Çelik hakkında “örgüt üyeliği” iddiasıyla açılan davanın ilk duruşması İzmir 20’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Duruşma, salonun küçük olması nedeniyle 13’inci Ağır Ceza Mahkemesi salonunda yapıldı. Duruşmada tutuklu bulunan kadınlar ve avukatları hazır bulunurken, HDP İl Yöneticileri, üyeleri, tutukluların aileleri ve çok sayıda yurttaş duruşmayı takip etti.
Duruşma kimlik tespiti ile başladı. İlk olarak savunmasını yapan HDP MYK Üyesi İdil Uğurlu, gizli tanık ve açık tanık Buse Aslan’ın iddialarını reddederek, fiziki ve telefon takipleriyle özel hayatının gizliliğinin ihlal edildiğini belirtti. HDP MYK üyesi ve Merkezi Kadın Meclisi üyesi olarak birçok sivil toplum kuruluşunda açık ve legal şekilde çalıştığını söyleyen Uğurlu, seçim döneminde tutuklanmanın farklı parti mensuplarının başına gelmediğini ifade etti. Sosyal medya paylaşımlarının suç unsuru olmadığını ifade eden Uğurlu, basın açıklaması, yürüyüş ve basın toplantıların barışçıl ve legal olduğunu ifade etti.
‘SİYASET YAPMA HAKKIM VAR’
İfadesinde TJA üyesi olmadığını belirten Uğurlu, “8 Mart uluslararası düzeyde kadınların dayanışma günü. Ben buna gitmeyeceğim de neye gideceğim. 1 Eylül Dünya Barış Günü uluslararası bir gün ve 1 Mayıs Türkiye’de resmi tatil. Bunların suç unsuru görülmesi bile şaşırtıcı. Böyle bir suçlamaya maruz kalmamak için evime kapanıp bitkisel bir hayata mı gireyim? Telefon görüşmesi de mi yapmayacağım? Benim siyaset yapma hakkım var” dedi.
‘TANIKLARI TANIMIYORUM’
Ardından savunmasını yapmak üzere söz alan Hayat İzci, “Gizli tanıkları tanımıyorum vebana yönelttikleri suçlamaları kabul etmiyorum. Katıldığım açıklamalarda resmi açıklamalardır. Telefon tapelerinde benim günlük konuşmalarım var. Ben iki buçuk aydır tutukluyum. Bana yönelttikleri suçlamaları kabul etmiyorum ve beraatımı talep ediyorum” diye belirtti.
‘KÜRT KADIN ÖRGÜTLERİ KRİMİNALİZE EDİLİYOR’
Hayat İzci’nin avukatı Leyla Güneş de, TJA’nın yasa dışı bir örgütmüş gibi soruların yöneltildiğini, hukuki delillere dayanarak sorular sorulması gerektiğini vurguladı. Dosyada gizil tanık ifadeleri dışında bir şey olmadığına dikkati çeken Güneş, “TJA Türkiye’de ki kadın yapılanmaların bir bileşenidir. TJA kadınlara yönelik taciz tecavüz hak ihlallerine karşı mücadeleyi önemser ve bu yönde çalışmalar yapar. Bu dosyadan anladığımız, kadınlar örgütlemeye çalışırken dünyanın her tarafından, uluslararası alanda kadınlara yönelik ayrımcılığın kaldırılması, kadınların örgütlenmesinin teşvik edilmesi gerekirken biz Türkiye’de Kürt kadınlarının örgütlendiği yapılar yargı eli ile bir şekilde kriminalize edilmeye çalışılıyor” diye konuştu.
1 EYLÜL DÜNYA BARIŞ GÜNÜ SUÇ SAYILDI
Daha sonra savunmasını yapan Barış Annesi Behiye Yalçın şunları söyledi: “25 yıldır barış annesiyim. Eğitim verdiğim söyleniyor. 70 yaşındayım, okuma yazma bile bilmiyorum. Kime eğitim vereceğim? Kadın sorunlarına bir kadın olarak duyarlıyım. Kadınlarla ilgili bütün açıklamalarına katılıyorum. Attığım tek slogan ‘jin jîyan azadî’dir. 1 Eylül’de barış mitingine katıldım. Barış annesiyim bundan daha doğal bir durum olabilir mi?. Herhangi yasa dışı örgüte üye değilim. Beraatımı talep ediyorum.”
‘KOMPLO KURULDU’
Savunma yapan Selma Demir de “Katılmadığım birçok eyleme katılmışım gibi ifadeler verilmiş. HDP’nin 5’inci kongresine katıldım bu da suç değil. 8 Mart etkinliğine katılmam sakıncalı olarak görünüyor. ‘Jin jiyan azadî’ sloganı attık ve bu binlerce kadının sesi olmuş bir slogandır. Gizli tanıkları tanımıyorum. Yalan ifadeler vermişler. Onların yönelttiği suçlamaları reddediyorum. HDP Konak İlçe yöneticisi olduğum zaman 3 kişi tarafından yolum kesilerek tehdit edildim. Bende bunlara karşı suç duyurusunda bulundum. İşbirliği yapmadığımı için bana komplo kuruldu” diyerek beraatını talep etti.
‘ÖZEL HAYATIM SUÇ UNSURU SAYILIYOR’
Son olarak savunma yapan Newroz Çelik ise kendisine yöneltilen suçlamaları reddederek, gizli tanıkları tanımadığını belirtti. HDP üyesi olduğunu kaydeden Çelik, “Birçok basın açıklamasına katıldım. Bunların hepsi barışçıl açıklamalardır. Takip edildim. Bütün özel hayatımdaki ilişkilerim suç unsuru olarak sunuluyor. Bu suçlamaları reddediyorum. İddianamedeki bütün suç olarak gösterilen deliler barışçıl eylemdir” diye konuştu.
GİZLİ TANIK İFADESİNİ KAĞITTAN OKUDU
Savunmaların ardından açık tanık Buse Arslan, gizli tanıklar 102clz1142 ve Dokuz’un ifadelerine geçildi. Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) üzerinden bağlanan tanıklar, sanıklara yönelik suçlamalarda bulundu. Mahkeme heyeti başkanının “Anlattığın şeylere şahit oldun mu” sorusuna her iki tanık da şahit olmadığını ve duydukları şeyleri anlattıkları cevabını verdi.
Yine Gizli Tanık Dokuz, ifadesini elindeki kağıttan okumasına avukatlar itiraz etti. Mahkeme heyeti tanığa kağıttan okuma yapmamasını söylemesi üzerine gizli tanık, diğer sorulara ‘hatırlamıyorum’ ve ‘cevap vermek istemiyorum’ diye yanıt verdi. Gizli tanık 102clz1142’nin ise ifade verdiği sırada oluşan bağlantı hatasından kaynaklı diğer duruşmada dinlenilmesine karar verildi.
TUTUKLULUĞUN DEVAMI İSTENDİ
Ardından mütalaasını açıklayan savcılık tutukluluk durumunun devam etmesi talebinde bulundu.
‘SOMUT DELİL YOK’
Daha sonra söz alan sanık avukatları dosyada örgüt üyeliğine ilişkin herhangi bir delil olmadığını, bütün suçlamaların soyut olduğunu belirtti. Tanıklardan birinin erkek olduğunu ve erkeklerin kadın toplantılarına girmediğini vurgulayan avukatlar, bu yargılamanın seçim öncesi operasyonu olduğunu kaydetti.
TAHLİYE EDİLDİLER
Avukatların savunmaları ardından kararını açıklayan mahkeme heyeti, tutuklu tüm sanıkların ayda bir imza ve yurt dışı çıkış yasağı ile tahliye edilmelerine karar verdi.
Kaynak: Mezopotamya Ajansı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***