İngiltere’de Temyiz Mahkemesi, sığınmacıları Ruanda’ya gönderme planının yasa dışı olduğuna hükmetti. Yüksek Mahkeme, Aralık 2022’de hükümetin, ülkeye gelen bazı sığınmacıları, iltica başvurularını değerlendirmeden Ruanda’ya gönderme planının hukuka uygun olduğuna hükmetmişti.
Bugün bu karar bozulmuş oldu ve sığınmacıların Ruanda’ya gönderilmesinin ülkedeki sığınma sisteminde değişiklik yapılmadığı takdirde hukuka aykırı olduğu kararlaştırıldı.
Başbakan Rishi Sunak karar sonrasında yaptığı açıklamada, “Mahkemeye saygı duymakla birlikte, vardığı sonuçlara temelde katılmıyorum” dedi:
“Ruanda güvenli bir ülke. Yüksek Mahkeme bunu kabul etti. UNHCR’ın Ruanda’daki Libyalı mülteciler için kendi mülteci planı var. Şimdi bu karara itiraz etmek için izin isteyeceğiz.”
Yüksek Mahkeme kararına yapılan itiraz başvurusu yapanların arasında Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR), insan hakları avukatları, sivil toplum kuruluşları ve bir grup sığınmacı da bulunuyor.
Duruşmaya katılan UNHCR temsilcisi, Ruanda’nın ülke sınırları içindeki sığınmacılara yönelik çeşitli insan hakları ihlalleri olduğunu söyledi.
İngiltere’ye Suriye, Irak, İran, Vietnam, Sudan ve Arnavutluk’tan küçük teknelerle Manş Denizi’ni geçerek gelen 10 sığınmacı, yardım kuruluşu Asylum Aid (İltica Yardımı) adlı kuruluş ile birlikte Yüksek Mahkeme kararına itiraz edenler arasındaydı.
Asylum Aid, bugünkü karardan memnun: “Hukukun üstünlüğünü ve adaletin önemini doğruladı.”
Freedom From Torture adlı insan hakları kuruluşu ise karar için “Akıl ve merhametin zaferi” dedi.
Ruanda hükümeti ise ülkeyi güvensiz ilan eden kararı eleştirdi, Ruanda’nın “dünyanın en güvenli ülkelerinden biri” olduğunu ve “mültecilere örnek teşkil eden muamelesiyle” tanındığını açıkladı.
Ruanda planı neydi?
İngiltere hükümeti Ruanda planını beş yıl boyunca deneme mahiyetinde sürdürmeyi planlıyordu. Plan çerçevesinde sığınmacılar İngiltere’de iltica başvurularını yapmadan Doğu Afrika’daki Ruanda’ya gönderilecek, başvurularını orada yapmaları hedeflenecekti.
Ruanda bu deneme süresi boyunca 1000 civarında sığınmacının işlemlerini yapabileceğini ama kapasitesinin daha yüksek olduğunu söylemişti.
Planlanan uygulamanın toplam maliyeti açıklanmasa da henüz hiçbir sığınmacı gönderilmeden bile İngiltere’ye 140 milyon sterline malolduğu haberleri birçok medya kuruluşu tarafından paylaşılmıştı.
Ana muhalefetteki İşçi Partisi’nin lideri Keir Starmer, hükümeti kamu parasını israf etmekle suçlarken, sığınmacıların hakları için kampanya yürüten gruplar itirazlarını Ruanda’nın mülteciler için güvenli bir ülke olmadığı yönündeki raporlara dayandırdı.
Ana muhalefet İşçi Partisi’nin içişleri sözcüsü Yvette Cooper, Yüksek Mahkeme kararı sonrası yaptığı açıklamada Ruanda’ya sığınmacı gönderme projesinin “zararlı bir sapma” olduğunu söylemiş, planı “uygulanamaz, etik olmayan ve soygun derecesinde pahalı” diye nitelemişti.
Cooper hükümetin sığınmacılar yerine iltica başvurusu sistemini düzeltmeye ve Manş Denizi’ni geçirirken sığınmacıların canlarını tehlikeye sokan insan kaçakçısı suç şebekelerine odaklanması gerektiğini söyledi.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***