MELETÎ – Depremin vurduğu Meletî’de, ziraî don, dolu yağışı ve “monilya hastalığı” nedeniyle kayısıda rekolte beklentinin altında kaldı. Çiftçi Abuzer Onay, “Emek veren çiftçiler, ancak kazanan aracılar ve firmalar oluyor” dedi.
Dünyanın yaş kayısı ihtiyacının yüzde 25’i, kuru kayısı ihtiyacının ise yüzde 85’ini karşılayan Meletî’de bu yıl rekolte, don ve soğuk havalar nedeniyle beklenilenin altında kaldı. Önceki yıllarda 250 bin ton olan kayısı rekoltesi bu yıl 77 bin 170 ton bekleniyor. Türkiye’de yaş kayısının yaklaşık yüzde 50’si, kuru kayısının ise yüzde 95’inin üretildiği kentteki üreticiler, ilaç, gübre, tohum ve mazota peş peşe yapılan zamlar nedeniyle üretim yapmakta zorlanıyor.
Geçen sene tonu 450 TL olan ve ağaçların kurumaması için kullanılan bakır ilacının tonu bu yıl bin TL oldu. Halkın gelir kapısı olan kayısıdaki rekolte düşüklüğü ise hem üreticileri hem mevsimlik işçileri hem de kayısı ticareti yapan firmaları doğrudan etkiliyor. Kayısı üreticisi Abuzer Onay, üretimdeki durumu ve karşı karşıya kaldıkları zorlukları anlattı.
KAYISIDA DÜŞÜK REKOLTE
Battalgazî ilçesine bağlı kırsal Memurek Mahallesi’nde kayısı üreticiliği yapan Abuzer Onay’ın çocukluğu kayısı bahçelerinden geçti. Çocukluk yıllarından bu yana yaklaşık 50 yıldır kayısı işiyle uğraşan Onay, daha önce rekoltede böylesi bir düşüklük yaşanmadığını söyledi. “Monilya hastalığı” nedeniyle bu yıl ağaçların kuruduğunu aktaran Onay, “Birçok ağacımız kurumuş durumda. Ağaçlarda kayısı yok. Bazı yerlerde yüzde 30 tutmuş ancak bazı yerlerde hiç tutmamış. Herkes geçimini kayısıyla yapıyor ancak bu yıl kayısı yok. Kayısıda yaşanan rekolte düşüklüğü ve hastalıklarla ilgili geniş bir araştırma yapılması elzem. Herkesin yaşamını yakından etkileyen kayısıyla ilgili yetkililerin daha duyarlı olması gerekiyor” dedi.
MALİYET KARŞILANMIYOR
Üretimde kullanılan zirai ilaç ve gübre fiyatlarında yaşanan fiyat artışına dikkat çeken Onay, “Kayısı ekildikten 4-5 yıl sonra ürün alınmaya başlanıyor. Bahar aylarında kayısının toplanması lazım. Her yıl ilaçlanması gerek. Ağaçların kurumaması için kullandığımız bakır ilacı, geçen sene tonu 450 TL iken bu yıl bin TL oldu. Her şey katlanmış durumda. Geçen sene 30 TL’ye aldığımız bir ilaç bu yıl 150 TL. Sadece ilacalar değil toprağı eşeleme, gübre atma ve budama gibi işlemler istiyor. Bunların hepsi de ciddi emek isteyen masraflı işler. Kayısıda rekolte yüksek olursa emeğin karşılığı alınır ve masraflar karşılanır. Eskiden kayısısını satan biri kendisine arsa alabiliyordu ancak şuan kayısı kendi masrafını dahi karşılamıyor” diye belirtti.
‘ARACI KAZANIYOR’
Ekonomik krizin kayısı üreticilerini de etkilediğini söyleyen Onay, ekonomide yaşanan kötü gidişatla mücadele edemediklerinin altını çizdi. Onay, şunları belirtti: “Devlet bu ekonomik krizde kayısı üreticilerini desteklemeli. Depremden etkilenen Malatya’nın ekonomisi kayısı ile bağlantılı. Bu bir zincir gibi. Burada bir köyde başlayan üretim zincirinin halkaları yurt dışına kadar etkiliyor. Emek veren çiftçiler ancak kazanan aracılar oluyor. Geçen sene kilosunu 90 TL’den sattım, Kıbrıs’a gittim sattığım kayısıların 300 TL’ye satıldığını öğrendim. 3 katından fazla bir fiyat artışı söz konusu. Buna bir çözüm bulunmalı. Tek talebimiz emeklerimizin karşılığına alabilmek.”
‘ÇİFTÇİLER ÖRGÜTLENMELİ’
Yaklaşık 6 yıldır kayısı alım ve satımıyla uğraşan Emrah Ağçelik, rekoltede beklenen rakamlara işaret ederek, “Kayısıyı tarladan satın alıp firmalara satıyorum. Bundan dolayı hep kayısı tarlasındayım. Durum çok kötü. Deprem, don ve hastalıklar nedeniyle dalda kayısı yok” ifadelerini kullandı. Üreticilerin bin bir emekle verirken, kazananın ihracat firmaları olduğunu belirten Ağçelik, “Emek veren, alın teri döken, büyük masraflar yapan çiftçi ama kazanan büyük firmalar. Bu adaletsizliğin ortadan kalkması için çiftçilerin bir araya gelerek örgütlenmeleri gerekir. Örgütlü olurlarsa fiyatı kendileri belirler. Örgütlenirsek bu olumsuzlukların önünü alabiliriz aksi taktirde ‘böyle geldi böyle gidecek’ demeye devam ederiz” diye belirtti.
MA / Mahmut Altıntaş
Kaynak: Mezopotamya Ajansı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***