Mersin, Suriye savaşından sonra kapılarını sığınmacılara açan kentlerden biri. Sınıra yakın şehirlerden farklı olarak Mersin orta sınıf Suriyeliler’in daha çok tercih ettiği bir bölge oldu. Bunda da yatırım olanaklarının ve limanın önemli etkisi var.
2015’te Mersin’e yerleşen Nashvan Zamo yatırımcılardan biri. Zamo’nun aile mesleği tahin helvacılık. El Bab’daki fabrikaları savaşta yıkılmış. Zamo, kendi ailesi ve anne-babasıyla Mersin’e gelmiş.
Türkiye’ye yerleşir yerleşmez vatandaşlık başvurusu yapan Nashvan ve babası kısa sürede vatandaşlık almış. Daha sonra gelen ağabeyleriyse 4 yıl önce başvuru yapmış ama hala vatandaşlık alamamışlar.
25 ülkeye ihracat
Zamo ailesi bir süre işsiz yaşadıktan sonra artık kalıcı oldukları düşüncesiyle yatırım yapma kararı almış. Önce küçük bir fabrika kiralayıp tahin ve helva üretmeye başlamışlar. İlk başlarda müşteri bulamadıkları için düşük miktarda üretmişler, hatta zaman zaman fabrika üretimi durdurmak zorunda kalmışlar.
Daha sonra sosyal medya, arkadaşları ve Suriye’deyken oluşturdukları bağlantılar sayesinde müşteri sayısı artmış. Körfez ülkeleriyle iletişim kurup üretimlerini arttırmışlar. Ağırlıklı olarak Sudan’dan getirdikleri susamı fabrikada işleyip bugün artık 25 ülkeye ihracat yapıyorlar. Yıllık üretim kapasiteleri 1500 tona ulaşmış. Geçen yılki ciroları 7 milyon dolara yaklaşmış.
Neden Mersin?
El Bab; Kilis, Gaziantep ya da Hatay gibi illere daha yakın. Buna rağmen neden Mersin’i tercih ettiklerini Nashvan Zamo şöyle açıklıyor: “Buraya ilk geldiğimiz zamanlarda Mersin ucuz bir bölgeydi. O zaman çok göçmen yoktu Mersin’de. Bir de şey düşündük; biz üreticiyiz, tahin helva üretiyoruz ve bizim ürünümüzü ihracata göndereceğiz. Mersin limandan yakındır ve buradan ihracat yaparken daha kolay olacaktır.”
Zamo zamanın kendilerini haklı çıkardığını, limana yakın olmanın faydalarını ciddi anlamda gördüklerini söylüyor.
“1 lira kredi alamadık”
Nashvan Zamo Türkiye’deki Suriyeliler’le ilgili yanlış bir algı olduğunu savunuyor: “Diyorlar biz (Suriyeliler) destek alıyoruz, kredi alıyoruz, vergi ödemiyoruz. ‘Sigorta ödemiyorlar, bunlar merdiven altında çalışıyorlar’ (diyorlar) ama 1 lira kredi bile alamadık. Bizimle 25 kişi falan çalışıyorlar. 15 kişi sigortalıdır, 10 kişi öğrencidir, onlar stajyer gibi.”
Ömer Faruk Küçük fabrikanın sigortalı çalışanlarından. Gıda mühendisi. 2 yıldır bu fabrikada çalışıyor. Koşullardan memnun olduğu için şu an başka bir yerde çalışmayı düşünmediğini söylüyor.
“Her mülteci kötü değil”
Zamo Türkiye’de özellikle seçim öncesinde yükselen sığınmacı karşıtlığıyla ilgili de şunları söylüyor: “Her mülteci kötüsü değil. Her mülteci işsiz değil. Kontrol olacaksa, girdikten sonra kaydını yapsınlar, eğer bir faydası varsa kalsın.”
Peki bir gün ülkelerine dönmeyi düşünürler mi? Bu soruya yanıtları şöyle: “Eğer savaş bitecekse ve ülkemiz düzelecekse tabii ki fabrikamıza döneceğiz ve tekrar orayı ayakta tutacağız.”