Hatay, 6 Şubat depremlerinin en çok etkilediği şehirlerden biri. Kentin neredeyse tamamına yakının enkaza döndüğü depremlerin üzerinden 4 ay geçerken, binlerce kişinin hayatını kaybettiği şehirde hayat hala normale dönmedi.
Enkaz kaldırma çalışmalarının devam ettiği kentte, en büyük sorunlar arasında asbest, susuzluk, çadır yaşamı zorluğu ve halen bulunamayan kayıplar yer alıyor.
6 Şubat sabahı Kahramanmaraş merkezli yaşanan depremde yıkıma uğrayan ve on binlerce kayıp veren 11 kentin başında şüphesiz Hatay geliyor. Depremin üzerinden geçen 122 günün ardından diğer kentlerin bazılarında hayat nispeten normale dönmüş olsa da, Hatay’da durum biraz daha farklı.
Havaların ısınmasıyla birlikte kentin kırsal ve merkezi yerleri de dahil olmak üzere hem çadırda, hem de konteyner alanlarında depremzedeler sivrisinek, yılan ve diğer haşerelerin fazlalığı gibi sorunlarla karışı karşıya. Yine depremzedelerin en çok mağdur olduğu konulardan biri de temizlik ve içme suyu sıkıntısı.
VOA Türkçe depremzedelerle yaptığı görüşmelerde kentin genelinde içme suyu sıkıntısı yaşandığı söylerken, kent sakinleri giderek hayatın normale dönme düşüncesinden de uzaklaştıklarını ifade ediyor.
“Temizlik yok, yıkanamıyor, içecek su bulamıyoruz’’
İlaçlamaların sürekli yapılmadığına ve düzensiz yapıldığına dikkat çeken depremzedelerden Çiğdem D., VOA Türkçe’ye şunları anlattı:
“Gündüz sıcaktan gece sinekten uyuyamıyoruz. Haşerelerin çocuklara ya da bize zarar vereceği korkusu da sürekli devam ediyor. Zaten doğru dürüst bir temizlik yok, yıkanamıyor, çamaşırlarımızı yıkayamıyoruz. Bırakın yıkanmayı içecek su bile bulamıyoruz. Sadece biz değil, Hatay’ın genelinde içme suyu sıkıntısı var. Depremin üzerinden 4 ay geçti, ölen yakınlarımıza mı yanalım, şu anda içinde bulunduğumuz duruma mı üzülelim şaştık kaldık. Çocuklarım bana ‘Anne biz artık ömür boyu çadırda mı kalacağız, bizim evimiz olmayacak mı?’ diye sormaya başladı. Umarım sesimiz duyan olur da bizi bu durumdan kurtarırlar’’ dedi.
Depremde yıkılan yapıların neredeyse tamamının enkazı kaldırılırken, bir yandan da hasarlı binalar yıkılıyor ve ortaya çıkan enkaz iş makinalarıyla taşınıyor. Yıkım, taşıma ve ayrıştırma işlemi sırasında molozlardan çıkan asbest maddesi ise kentin tamamına yayılıyor.
Depremde insanlar gibi etkilenen binlerce evcil ve sokak hayvanı ise başıboş bir şekilde enkazın arasında dolaşarak yiyecek bir şeyler bulmaya çalışıyor ve ancak hayvanseverlerin gönüllü çabasıyla karınlarını doyurabiliyor ve ölmekten kurtuluyor.
Kayıplar için “kütükten düşürelim” talebi
Deprem enkazının tamamen kaldırıldığı bazı apartmanların sakinlerinin umutları da tükenmiş durumda. Depremin üzerinden geçen 4 ayın ardından yakınlarının ölü ya da diri izine ulaşmak için mücadele eden depremzedelerle ilgili yeni bir gelişme yaşandı. Çekmece Mahallesi, Uğur Mumcu Bulvarı üzerindeki yıkılan apartmanda yengesinin cansız bedenine ulaşan Eylem Gümüş, 52 yaşındaki ağabeyi ve 26 yaşındaki yeğeninden 122 gündür haber alamıyor.
Geçtiğimiz hafta nüfus müdürlüğünden çağrıldığını belirten Eylem Gümüş, gittiklerinde yetkililerin ulaşamadıkları yakınlarını kütükten düşürmek için imza talep ettiklerini ifade etti. Gümüş, süreci şöyle anlattı:
“Nüfus müdürlüğündeki yetkili bize, ‘kayıplarınızı kütükten silmek için sizi çağırdık’ dedi. Elinizde ölüm raporu var mı diye sorduğumuzda ise ‘yok, zaten kütükten düşürme uzun bir süreç’’ dedi. Kendilerine ellerinde bir veri yokken neden 4 ay sonra böyle bir gereksiz bir dönüş yaptıklarını sorduk ama mantıklı bir cevap yok. İmzayı atmadık elbette ama bu durum bizim canımızı çok sıktı.”
“Depremzede hayvanlar açlık ve hastalıkla boğuşuyor’’
Depremde sahipleri ölmüş ya da il dışına çıktıkları için terkedilmiş kedi ve köpeklerin hayatta kalması için her gün Antakya, Samandağ ve Defne’deki farklı noktalara mama ve su bırakan hayvanseverler, depremde yalnız insanların değil hayvanların da depremzede konumuna düştüğünü ifade ederek, kenti yönetmek için gelen yetkililerin hayvanlar için de bir an önce daha geniş kapsamlı bir çalışma yapması gerektiğine dikkat çekti.
Aynı zamanda birçok hayvanın da depremde ve sonrasında yaralandığını ve hastalandığın dile getiren hayvan severlerden Canet Küçükçay, “Ben ve arkadaşlarım kendi çabalarımızla bu hayvanların hem tedavisine hem beslenmesine ulaşmaya çalışıyoruz ama biz de aynı zamanda birer depremzedeyiz ve halen çadırda yaşıyoruz. Ne kadarına ulaşabiliriz ki. Yetkililerin bir an önce bu konuyla sürekli ve düzenli ilgilenecek bir ekip kurması gerekiyor’’ diye konuştu.
‘’Yardımlar için tarlamızı bırakıp konteynerlere gidemeyiz’’
Öte yandan kırsal bölgelerde yaşayan depremzedeler de konteyner ve çadır kentlerde yaşamayı reddettikleri için dağıtılan yardımlara ulaşamıyor. Kendi tarım arazileri içerisinde kurdukları çadırda ailesiyle yaşayan depremzedelerden İbrahim Y. ise şunları anlatıyor:
“Bize yardımlar neden ulaşmıyor dediğimizde, konteyner kentlere gelip orada yaşamamızı söylüyorlar. Ancak tüm Hatay’ı çadır ve konteynerlere sığdıramazlar. Ayrıca biz kırsalda kalanlar da tarımı, çiftçiliği bırakıp yardımları bekleyecek olursak bu işleri kim yapacak. En azından belli başlı ihtiyaçlarımız olan yardım malzemelerinin bize ulaşması noktasında yetkililer hassasiyet gösterirlerse çok iyi olur.”