YORUM | YÜKSEL DURGUT
Türkiye’nin yetiştirdiği en iyi gazetecilerden birisi olan Mehmet Baransu’yu anlattığım “Baransu, gazetecilik ve ağıt” ve diğer birkaç yazımda Amerikalı bir ekonomist, aktivist ve eski ABD askeri analisti Daniel Ellsberg’den de bahsetmiştim.
Ellsberg, Vietnam’da ABD’nin gerçekleştirdiği ihanetlerinin üstünü örttüğünü ortaya koyan belgeleri dünyanın duymasını sağlayan, Baransu gibi gözü pek bir insandı.
13 Haziran 1971 Pazar günü New York Times, ilk sayfasının üst kısmında oldukça sıradan bir başlık altında üç sütuna yerleştirilmiş dünyanın seyrini değiştiren bir haber yayınladı: “Vietnam Arşivi: Pentagon çalışması, ABD’nin giderek artan 30 yıllık müdahalesinin izini sürüyor.” Bu habere ayrılmış birkaç iç sayfa ile tarihin en bomba haberi yayınlanmıştı.
Bu haber istediği sesi getirememişti. Başlangıçta neredeyse hiçbir yerden tepki gelmedi. Sonra Beyaz Saray’da oturan Başkan Nixon devreye girdi. Başsavcı John Mitchell’den gelen bir teleks, New York Times’a bu haberinden vazgeçmesini emrediyordu. Gazete bu baskıya meydan okurcasına sonraki baskılarında da Vietnam çamurunda yaşananları gün yüzüne çıkarmaya devam etti. Ertesi gün daha fazlasını yayınladı. Savcı Mitchell konuyu mahkemeye taşıdı. Haberlerin yayınlanması ve gazetenin toplatılması için elindeki gücü kullanarak tedbir kararı aldı.
Ancak o dönemlerde medyada yaşanan dayanışmayla bu haberlerin peşi bırakılmadı. NYT’nin en büyük rakibi Washington Post başta olmak üzere diğer gazeteler de aynı haberleri daha detaylı bir şekilde ele almaya başladı. Medyadaki güç ve yayınlanan haberler hükümeti rahatsız etmeyi sürdürdü. Rakibi Washington Post tarafından desteklenen NYT, birkaç gün içinde konuyu yüksek mahkemeye taşıdı. Mahkeme daha önce verilen kararın anayasaya aykırı olduğuna hükmetti.
İfade özgürlüğü çoğunluğun kararı ile mahkeme tarafından yeniden tasdiklenmiş oldu. Savcı konunun peşini bırakmadı ve gazetenin kaynaklarına kadar kovuşturma başlattı. Pentagon Belgeleri olarak bilinen haberler, 1967’de Kennedy ve Johnson yönetimlerinin savunma bakanı Robert McNamara tarafından yaptırılmıştı.
Neil Sheehan tarafından hazırlanan bu haber, Pentagon Belgelerini yayınlamayı sürdürdü. Savunma Bakanı Robert McNamara, Güneydoğu Asya’daki Amerikan müdahalesinin 2,5 milyon kelimelik gizli bir analizi için 4 bin sayfa resmi belgenin eklenmesini istedi. İçeriği, hükümetin Vietnam Savaşı ile ilgili bilgileri gizlemeye ve saklamaya yönelik çabalarını ortaya çıkardı.
ABD’nin Vietnam’a 1945’e kadar uzanan müdahalesi sonucunda yaşananları gözler önüne serdi. Birbiri ardına göreve gelen o dönemin ABD Başkanlarının halkına sürekli yalan söylediğine dair hiçbir şüphe kalmamıştı.
Bu haberlerin yayınlanmasına büyük katkı sağlayan Daniel Ellsberg, çalıştığı RAND şirketi tarafından bir kahraman olarak tanıtıldı. Bir dönemler çok ateşli bir soğuk savaşçıydı. 1960’ların ortalarında Güney Vietnam’da geçirdiği iki yılın ardından fikri değişti. Sadece bu savaşın kazanılamayacağını değil, aynı zamanda yanlış olduğunu da anladı. 1974 tarihli “Kalpler ve Zihinler” belgeselinde, “Mesele sadece ABD’nin yanlış tarafta olması değil, aslında biz yanlış taraftayız” demişti.
Geçen Cuma 92 yaşında ölen Daniel Ellsberg, merhum tarihçiler Howard Zinn ve Noam Chomsky gibi, Pentagon Belgeleri kamuoyuna sızmadan çok önce kendini savaş karşıtı bir aktivist olarak adamış birisiydi.
Aslında, Ellsberg’i mahrem bilgilerin açıklanmasına ikna eden, hapis cezasıyla karşı karşıya kalarak askere alınan bir direnişçinin yaptığı bir konuşmaydı. Ellsberg, ele geçirdiği belgeleri önce bazı ABD’li senatörlere sundu. Dışişleri Komitesi Başkanı William Fulbright, konuyu mahkemeye taşıma sözü verdi. Ancak bir süre sonra o da sessiz kaldı. Ellsberg, politikacılardan sonuç alamayacağını anlayınca soluğu NYT muhabiri Neil Sheehan’ın yanında aldı.
Vietnam’da yaşananların öğrenilmesi halinde hayatının geri kalanını hapiste geçireceğini biliyordu. Ancak Vietnam’daki savaşı durdurmaya yardımcı olacaksa, yapacağı fedakarlığın değerli olduğunu düşündü. Ölümünde 50 yıl önce ‘Casusluk Yasası’ kapsamında suçlanan ilk Amerikalı sivil oldu. Hakkında 125 yıl hapis cezası istendi.
Nixon yönetiminin idam karşıtlığı Ellsberg’i kurtarmıştı. Klasik bir film sahnesi gibi, Amerikalı ajanlar, Ellsberg’in bir deli olduğunu kanıtlamaya ve parmaklıklar arkasına olmasa da deliler hastanesine koymayı kafalarına koymuşlardı. Ancak ellerinde bir delil yoktu. Ellsberg’i öldürmek için bile yöntemler denendi.
Ellsberg’i ortadan kaldırmaya çalışan bu ajanlar daha sonra Watergate skandallarının patlak vermesiyle tutuklandılar. Nixon’ın adamları Ellsberg’in duruşma yargıcına FBI’nın en başına geçmeyi bile teklif ettiler.
“The Doomsday Machine” (Kıyamet Günü Makinesi) adlı kitabıyla dünyanın ne tür felakete sürüklendiğini kaleme aldığında bile nükleer karşıtı bir aktivist olduğu için onlarca kez gözaltına alındı. 90 yaşına geldiğinde Amerika’nın 1958 Tayvan Boğazı krizi sırasındaki ilk nükleer saldırı planları hakkında bilgileri dünyaya duyuracak kadar zihni açıktı.
Daniel Ellsberg, yayınladığı bu kitabında ayrıca 1961’de ABD’nin olası nükleer saldırısından kaynaklanabilecek can kaybıyla ilgili gizli bilgiler olduğundan bahsediyor. Bu bilgiler ışığında olası bir saldırı sonucunda 500 milyona yakın insanın hayatını kaybedeceğini aktarıyordu. O zamanlar dünya nüfusunun 3,2 milyardan daha az olduğu varsayıldığında bu rakamın ne kadar yüksek olduğu insanı korkutuyor. Pakistan dünyadaki en tehlikeli ülke mi? adlı yazımda bu konudan da bahsetmiştim.
Ellsberg, Amerikan hükümetlerinin başına bela olan CIA eski çalışanı Edward Snowden, Wikileaks’e gizli belgeler verdiği şüphesiyle Irak’ta tutuklanan ABD’li asker Chelsea Manning ve Avustralyalı bilgisayar programcısı, Wikileaks editörü Julian Assange gibi ses getiren isimlerin birer savunucusu oldu.
Afganistan ve Irak’ı, ABD işgalinden kurtarmaya kendisini adadı. Aktivist olarak ön planda yer alan ne kadar tanınmış kişi varsa, hepsi de Ellsberg’in hayran listesindeydi. İsveçli iklim aktivisti Greta Thunberg de bunlardan birisiydi.
New York Times’ın ön sayfasının en sağında tek bir sütunda ise, “ABD, Hindistan ve Pakistan’ı itidale çağırıyor” başlığı yer alıyor. Pakistan o dönemlerde kendi Vietnam’larını yaratmakla meşguldü.
“Bombalar düşene ve insanlar ölene kadar yıllarca beklemeyin” diyen Daniel Ellsberg ile tanışmak ve kendisine Mehmet Baransu’yu anlatmak isterdim. Kesinlikle eminim ki; Daniel Ellsberg, Amerikalı siyasetçiler Bernie Sanders, Alexandria Ocasio-Cortez’e hayranlığını gizlemediği gibi Baransu’nun dik duruşuna da hayran olurdu.
Hatta Strazburg sokaklarında binlerce demokrasi sevdalısının haykırışları arasında “Ben Mehmet Baransu. Özgürlüğümü istiyorum. Ben bir gazeteciyim. 2 Mart 2015 tarihinden beri sadece gazetecilik faaliyetlerimden dolayı tutsağım” diyen o pankartı taşıyan kişi olurdu.
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***