Cumhuriyet Halk Partisi, İzmir’de bazı okullarda İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nün “manevi danışman” görevlendirmesine karşı çıktı. CHP İzmir İl Başkanlığı’nın Cumhuriyet Meydanı’nda yaptığı basın açıklamasında, “Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime Sahip Çıkıyorum” (ÇEDES) projesi kapsamında İzmir İl Milli Eğitim Müdürlüğü ile İzmir İl Müftülüğü arasında ortak protokol imzalanarak 842 ilkokul, ortaokul ve liseye imam, müezzin, vaiz, kuran kursu öğreticisi görevlendirilmesine tepki gösterildi.
“İzmir’deki her üç okuldan birine, imam, müezzin, vaiz, kuran kursu öğreticisi görevlendirmesi yapıldı”
Basın açıklamasını okuyan CHP İzmir İl Başkanı Şenol Aslanoğlu, ÇEDES projesiyle eğitim dışı ve tehlikeli bir kadrolaşmanın önünün açıldığını savundu.
AKP iktidarının 20 yıldır her yeni Milli Eğitim Bakanı ile eğitim sistemini değiştirdiğini hatırlatan Aslanoğlu, “Çocuklarımız cahillikle, gericilikle savaşımızda, karanlıkları aydınlığa çevirecek olan güneşimiz. Onlar parlamaya çalıştıkça, 20 yıldır her yeni bakanla değiştirilen, 2016’ya kadar FETÖ’ye teslim edilen, sonrasında onun boşluğunu doldurmaya çalışan yandaş vakıflarla, tarikatlarla idare edilmeye çalışılan eğitim sistemimizin en büyük kurbanı, maalesef ki bu rüzgarda savrulan çocuklarımız oldu. Bunca çıkar kavgası ve iktidar sarhoşluğu içinde çocuklarımızı unuttular” dedi.
Aslanoğlu, Türkiye’nin günden güne çağdaş eğitimden uzaklaştığını söyleyerek, “Bu projeyle manevi danışmanlık sıfatıyla, İzmir’deki her üç okuldan birine, imam, müezzin, vaiz, kuran kursu öğreticisi görevlendirmesi yapıldı. Bu süslü başlıklarla yapılan atamalarla görevlendirilen hiçbir personelin çocuklar, gençler veya eğitimle ilgili yeterlilikleri, pedagojik formasyonları yok. Bu atamaların çağdaş ve modern bir eğitime koyacağı hiçbir katkı yok. Belli ki yine belli çevreler iktidara baskıyla iş yaptırıyor. Belli ki çocuklarına kavuşmayı bekleyen yüz binlerce atanamayan öğretmen yerine, çocuklarımız kullanılarak eğitim dışı ve tehlikeli bir kadrolaşmanın önü açılmaya çalışılıyor” diye konuştu.
“Yurtlarda, vakıflarda yaşanan bunca skandaldan hiç mi ders almadınız?”
Milli Eğitim Bakanlığı’na ve İl Müdürlüğü’ne seslenen CHP İzmir İl Başkanı, şu soruları yöneltti: ¨Daha önce KYK yurtlarına yapılan ve atamalar sonrası intihar vakalarının artmasıyla geri çekilen bu uygulama neden yine gündemde? Bu işin eğitimini üniversitede almış rehber öğretmenlerimiz ve psikolojik danışmanlarımız, öğrenci ve velilerimize her türlü desteği zaten verirken, ne oldu da onları yok sayarak, konuyla uzaktan yakından ilgisi olmayan imamları, vaizleri, kuran öğreticilerini eğitim sisteminin içine soktunuz? Atanamayan rehber öğretmenlerimizi atayarak bu işi bilimsel yönden çözmek varken, neden görevi din anlatmak, din öğretmek olan kadroları milli eğitim kadrolarının içine, üstelik de denetlemez bir şekilde yerleştirdiniz? Çocuklarını pikniğe götürürken bile velisinden izin alınırken, çocukların maneviyatına dokunacağı söylenen bu kadrolar için velilerden izin istediniz mi? Neden manevi danışmanlık hizmetini müftülükler bünyesinde açılacak birimlerde vermiyor da illaki okulların içinde kadrolaşmaya çalışıyorsunuz? Yurtlarda, vakıflarda yaşanan bunca skandaldan hiç mi ders almadınız? Laik eğitim anlayışına vurulan darbelerin bu ülkenin geleceğine vurulduğunu hiç mi anlamıyorsunuz? Milli Eğitim’de bunca dert, bunca sıkıntı varken, bu sorunları çözmek, öğretmenlerimizin şartlarını iyileştirmek, atanamayan öğretmenlerimizle boş geçen dersleri doldurmak yerine, neden tepki çeken, bilimsel başarıya katkı koymayan, yeni tartışma ve sorunlara yol açacak olan bu uygulamada ısrar ediyorsunuz?”
“Hiç kimse bu açıklamamızı farklı yönlere çekmesin”
Projeden vazgeçilmesi çağrısı yapan Aslanoğlu, “Cumhuriyet Halk Partisi olarak, ‘bu oldu bitti’de ısrar edilirse, her aşamasını yakından takip edeceğimizi, velilerimiz, sendikalarımız ve öğretmenlerimizle birlikte mücadeleden vazgeçmeyeceğimizi kamuoyuna duyuruyor, iktidarı aklıselim davranmaya çağırıyoruz. Üstüne basarak vurguluyoruz ki, hiç kimse bu açıklamamızı farklı yönlere çekmesin. Diyaneti kuran, din ve vicdan özgürlüğünü savunan, belediyelerinin camilerin bakımını yaptığı partinin mensupları olarak, tek derdimiz çocuklarımızın geleceği, okullarımızın çağdaş eğitimin yuvası olmasıdır” ifadelerini kullandı.
Diğer illerdeki okullarda da görevlendirme yapıldı
“Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime Sahip Çıkıyorum Projesi” kapsamında, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından İzmir’in yanısıra Eskişehir, Tekirdağ, Aydın gibi birçok ildeki ilkokul, ortaokul ve liselere de ‘manevi danışman’ görevlendirilmesi yapıldığı basında yer aldı.
Okullara gönderilen yazıda Bakanlık tarafından yürütülen projenin amacı, öğrencilerin, “milli, manevi, ahlaki, insani, kültürel değerlerimizi benimseyen, koruyan, geliştiren akl-ı selim, kalb-i selim ve zevk-i selim sahibi, bedensel ve sosyal bakımdan dengeli bireyler olarak yetiştirilmesine katkı sağlamak” olarak açıklandı.
Manevi Rehberlik uygulaması, ilk kez 2015 yılında devreye sokuldu. Üniversitelerin bünyesinde başlatılan Manevi Rehberlik Sertifika Programı’na katılan ve bir ay eğitim alan din görevlileri, “Manevi Rehber” adı altında hastanelerde görevlendirildi. Ardından uygulamanın kapsamı genişletilerek manevi danışmanlar, yetiştirme yurtları, huzurevleri, cezaevleri, KYK yurtlarında da çalışmaya başlarken son olarak ise okullarda görevlendirildi.
Geçen yıl Akdeniz Üniversitesi (AÜ) kampüsünde Kredi Yurtlar Kurumu’na (KYK) bağlı öğrenci yurtlarında kalan Halil Gülcan 11 Mayıs’ta, Emre Kandemir 21 Mayıs’ta, Muhammet Kaya ise 10 Haziran’da intihar etti. Bir ay içinde gerçekleşen üç öğrenci intiharı sonrası KYK yurtlarında “manevi danışmanlık” sistemine son verilmiş, yurtlarda Diyanet kadrolu ‘manevi danışmanlar’ yerine, öğrencilerin sorunlarını dinlemek üzere 6 psikolog görevlendirilmişti.
Öğrenciler, yurtlarda dini baskı yaşadıklarını söylemişti. Bu yılın Ocak ayında basında yer alan haberlere göreyse, tepkiler üzerine kapatılan ‘manevi danışmanlık’ ofisleri kampüs içerisinde yeniden faaliyete geçirildi.