Artı Gerçek – Boğaziçi Üniversitesi’nde 20 Mayıs 2022’de düzenlenen Onur Yürüyüşü’nde polis müdahalesiyle gözaltına alınan öğrencilerin “polise mukavemet” ve “gösteri ve yürüyüş kanununa muhalefet”ten yargılandığı davada öğrenciler maruz bırakıldıkları şiddeti anlattı.
Öğrencilerden İ.S.Z., “O gün yüzüme polis kalkanıyla darbe aldım. Polis çemberi içine itildim. Polislerin alaycı bakışları içinde kaldım. Polis gırtlağımı sıktı” dedi. S.K. da “Bize insan muamelesi yapılmadı. Kurbanlık koyun muamelesi yaptılar” diyerek şiddeti anlattı. Başka bir öğrenci ise kelepçesini bıçakla açmaya çalıştıkları sırada bileğinin kesildiğini söyledi. Davanın üçüncü gününde devam eden duruşmasının sonunda 55 kişinin savunması alındı. Bir sonraki duruşma 2 Kasım’da görülecek.
Boğaziçi Üniversitesi’nde 20 Mayıs 2022’de düzenlenen 9. Onur Yürüyüşü’nde gözaltına alınan aralarında bir gazeteci ve bir akademisyenin olduğu 70 öğrencinin “polise mukavemet” ve “gösteri ve yürüyüş kanununa muhalefet” suçlamasıyla yargılanması üçüncü gününde devam etti.
Bianet’in haberine göre, Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi 58. Asliye Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmaya öğrenciler ve avukatları katıldı. Kimlik tespitlerinin ardından başlayan duruşmayı, Uniquir, Trans Pride, LİSTAG, İstanbul Pride, SPoD, Boğaziçili Akademisyenler adına öğretim üyeleri Can Candan ve Esra Mungan ile Hollanda Konsolosluğu ve Kanada Konsolosluğu temsilcileri de takip etti.
‘POLİS GIRTLAĞIMI SIKTI’
Duruşmada ilk olarak savunma yapan öğrenci İ.S.Z. polis kalkanıyla yüzüne darbe aldığını belirterek, “Polis çemberi içine itildim. Polislerin alaycı bakışları içinde kaldım. Polis gırtlağımı sıktı. Canımın yandığını söylememe rağmen polis bunu dikkate almadı. ‘Seni öldüreceğim’ dedi. Beraatimi istiyorum” dedi. Daha sonra savunma yapan öğrenci de anayasal hakkını kullandığını söyledi ve suçlamayı kabul etmedi.
‘İLAÇLARIMA ERİŞEMEDİM’
Daha sonra savunmasını yapan öğrenci A. da, “Biz sekiz yıldır bu yürüyüşü yapıyorduk. Başladığında orada değildim. Daha sonra Çevik Kuvvet polis ekiplerinin ellerinde kalkanlarla gittiklerini gördüm. Bunun Onur Yürüyüşü ile ilgili olduğunu biliyordum. Orada arkadaşlarımızı gözaltına alabilirlerdi. Öldürmeye çalışabilirlerdi. Bu şekilde beyanlar da mevcut. Ki oraya gittiğimde farklı bir durumla karşılaşmadım. Polis Amiri Hanifi Zengin de oradaydı. Çembere alındık, yerlerde sürüklendik. Pek çok insan darbedildi, ters kelepçe ile kafaları çarpılarak gözaltına alındılar. Arkadaşlarımızın ellerinde kelepçe izi vardı. İlaçlarıma erişemedim. Karakolların tuvaletleri çok pis” ifadelerini kullandı.
‘ÜZERİNE POLİSLERİN ÇIKIP ‘SENİ ÖLDÜRECEĞİM’ DEDİĞİ KİŞİ BENİM’
Başka bir öğrenci de “Üzerine polislerin çıktığı ‘seni öldüreceğim’ dediği kişi benim. Biz LGBT+’ların gasp edilen haklarımızı talep etmek için düzenlediğimiz bir yürüyüştür Onur Yürüyüş. Okulumuzda daha önce sekiz kere yapıldı bu yürüyüş. Ben suçu kabul etmiyorum. Bana şiddet uygulayan polislerden şikayetçiyim” dedi.
‘BİZE KURBANLIK KOYUN MUAMELESİ YAPILDI’
Daha sonra konuşan İ.B. isimli de öğrenci de suçlamaları kabul etmedi. Arkadaşlarının işkence edilerek gözaltına alındığını söyledi. Savunma yapan öğrenci S. de anayasal hakkını kullandığını belirterek, polisin ihtar olmadığını söyledi, beraatini istedi. Bu öğrenci de diğer öğrenciler gibi polis şiddetini anlattı.
Öğrenci S.K. de “Direnç göstermedim, ters kelepçe ile gözaltına alındım. Bize insan muamelesi yapılmadı. Kurbanlık koyun muamelesi yaptılar. Arkadaşım panik atak geçirdi, söyleme ragmen ona yardımcı olmadılar. İşkence ederek bizleri gözaltına aldılar. Suçlamaları kabul etmiyorum” diye konuştu.
Daha sonra savunma yapan öğrenci S.Ö.A. da şunları söyledi:
“Bu yürüyüşler Koç Üniversitesi gibi başka üniversitelerde rahatça yapılırken neden bizim okulda rahatça yapılamıyor? Bizi neden engelliyorlar?”
‘DİRENMEYECEĞİM DEDİĞİM HALDE TERS KELEPÇE YAPTILAR’
T.Y. de şöyle dedi:
“Ben Boğaziçi’nde değil Galatasaray Üniversitesi’nde öğrenciyim. Başka bir etkinlik için oradaydım. Sonra bu yürüyüşü gördüm. Oradaki konuşmaları dinlerken, polisler geldi, gelmeden önce ihtar yapmadılar. Anayasal hakkımı kullandığım için oradaydım gözlem için oradaydım ve hiçbir şekilde böyle bir davranışla karşılaşacağımı düşünmedim. Arkadaşlarımızın işkence ile gözaltına alındığını görünce, direnmedim. Bu doğrultuda sözlü bir şekilde ‘direnmeyeceğim gözaltına alın’ dedim fakat buna rağmen ters kelepçe ile gözaltına alındım.”
‘POLİS KELEPÇEMİ BIÇAKLA AÇARKEN BİLEĞİMİ KESTİ’
Başka bir öğrenci* de savunmasında şöyle dedi:
“Ben müzisyen olarak oradaydım. Ben de polis şiddeti gördüm. İhtar yapılmadı. Bileklerimde yara izi kaldı. Kelepçelerim açılmadı. Kelepçeyi bıçakla-falçata gibi bir araçla açmaya çalışırken bileğimi kestiler. Bu konuda İnsan Hakları Vakfı’na başvurdum. Bu da raporlandı. Kapı bile açılmadı, hava alamadık. Polisler sürekli olarak bize hakaret etti.”
‘NE OLDU DİYE BAKMAYA GİTTİM, HANİFİ ZENGİN BENİ ÇEMBERİN İÇİNE ATTI’
Savunma yapan iki öğrenci de suçlamaları kabul etmediğini, direnmediğini ancak ters kelepçe ile gözaltına alındığını söyledi. Bir öğrenci de yürüyüşe katılmadığını belirterek, suçlamaları kabul etmediğini söyledi. Öğrenci, “Ne oldu diye bakmaya gittim ve gözaltına alındım. Sonra Hanifi Zengin geldi, ‘Çok mu merak ediyorsun? Gel arkadaşlarına bak o zaman’ dedi, beni kolumdan tutup çemberin içine attı” dedi.
‘DAĞILACAĞIMIZI SÖYLEDİK FAKAT…’
Öğrenci Z.D.D da suçlamaları kabul etmeyerek savunmasında şu ifadeleri kullandı:
“O gün okulda Taşoda Festivali vardı bir de Onur Yürüyüşü vardı. Kampüsüm hareketli olduğu günlerdi, ben de oradaydım. Bir anda çevik polis okula girdi etrafımızı sarmaya başladılar. Polisler bizi dar bir alanda çevreledi. Zaten dağılacağımızı söyledik fakat talebimiz kabul edilmedi.”
Nefesim kesildi ve panik atak krizi geçirdim. Bizi ters kelepçe ile gözaltına aldılar. Gözaltında saatlerce aç susuz bekletildik. Polisin sözlü ve fiziki şiddetine maruz kaldım. Kelepçe takılan bileğimde kızarıklar oluştu. Ben Anayasa’ya aykırı bir şey yaptım. Onur Yürüyüşleri LGBTİ+’ların eşit yaşam hakkını savunan yürüyüşlerdir.”
Savunmasını yapan son iki öğrenci de suçlamaları kabul etmedi, Anayasal haklarını kullandıklarını vurguladı. Şimdiye kadar biri öğretim üyesi biri gazeteci olmak üzere toplam 55 kişinin savunması alındı. Mahkeme bugün sona erdi. Bir sonraki duruşma 2 Kasım’da görülecek.
NE OLMUŞTU?
Kayyım rektör tarafından kapatılan Boğaziçi Üniversitesi LGBTİ+ Araştırmaları Kulübü’nün (BÜLGBTİA+) Onur Haftası etkinliklerinin son gününde Onur Yürüyüşü planlandı. 20 Mayıs 2022’de düzenlenmesi planlanan 9. Boğaziçi Onur Yürüyüşü’nden bir gün önce kampüsün Etiler Kapısına, Taşoda Müzik Festivali gerekçe gösterilerek X-Ray cihazı yerleştirildi.
20 Mayıs sabah saatlerinden itibaren ise kampüsün etrafı polis ve gözaltı araçları ile çevrildi. Ana kapı dışında Güney Kampüs’ün girişleri kapatıldı. Saat 17.00’de başlaması planlanan yürüyüş için öğrenciler, Güney Meydan’dan kapatılan kulüp odasından doğru yöneldiklerinde uyarıda bile bulunmadan çevik kuvvetin saldırısı başladı. Ablukaya alınan öğrenciler, alandan çıkış yapmaları için açılması gereken koridorla gözaltı araçlarına sokuldu. Abluka dışında kalabilen öğrencilerin “Dağılıyoruz” itirazına rağmen polis saldırısı kampüste bir süre devam etti. O gün kampüste olan öğrencilerden birinin aktardıkları, ÜniKuir’in “Kampüslerde Onur Yürüyüşleri 2022” raporuna yansımıştı. (Kaynak)
Boğaziçi Üniversitesi bu yıl da toplu mezuniyet yapmayacak
Can Candan Boğaziçi’ne geri döndü
Kaynak: Artı Gerçek
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***