İLKER DOĞAN | HABER İNCELEME
BM Keyfi Tutuklamalar Çalışma Grubu, Türkiye’de Hizmet Hareketi’ne yönelik soruşturmalarda verilen tutuklama kararlarıyla ilgili yine çok önemli bir karara imza attı. Çalışma Grubu’nun Muhammet Şentürk’nin başvurusuyla verdiği karara göre 15 Temmuz sonrası başlayan cadı avı ve yapılan yargılamalarda kullanılan cezalandırma kriterleri hukuksuz. BM Çalışma Grubu, insanların rutin ve yasal faaliyetlerinden dolayı tutuklandığını, haklarında hüküm verildiğinin altını çiziyor.
ByLock kullanımı iddiasının, askeri okulda öğrenciyken dini sohbetlere katılmanın, Zaman Gazetesi’ne yapılan operasyonları protesto gösterisinde bulunmanın, Bank Asya’da hesabının bulunmasının ya da para yatırmanın veya bir derneğe üye olmanın ‘terör suçuna’ gerekçe yapılamayacağı belirtiliyor.
TÜRK HÜKÜMETİ, KARARLARIMIZA SAYGI GÖSTERMİYOR
Kararda, kişinin ByLock kullanmasının ya da Bank Asya’da hesabı bulunmasının neden ve nasıl bir terör suçuyla ilişkilendirildiğinin belirsiz olduğu belirtiliyor. Söz konusu gerekçelerle verilen tutuklama kararlarının ‘keyfi’ olduğu aktarılıyor. Türk Hükümetinin, Çalışma Grubu’nun daha önce konuyla ilgili verdiği benzer kararlara saygı göstermediği ifade ediliyor. Şentürk davasında da Türk yargısının tıpkı benzer soruşturmalarda olduğu gibi ‘şablon kararlar’ verdiğinin görüldüğü anlatılıyor.
HUKUKSUZLUK, AİHM VE BM KARARLARIYLA TESCİLLENİYOR
İnsan hakları hukukçusu Nevra Kadıgil de konuyla ilgili paylaşımına, “2016 sonrası yargılamalarda isnat edilen eylemlerin suç olmadığı, bunların yasal faaliyetler olduğu BM ve AİHM kararları ile tescilleniyor. Peki niçin yıllardır onbinlerce davada bu şekilde savunma yapılmasına rağmen mahkumiyet kararlarına bu suçlamalar dayanak alınıyor?” ifadelerini kullandı.
ŞABLON KARARLARDA TUTUKLAMA VERİLİYOR
Uluslararası Ceza Hukukçusu ve insan hakları savunucusu Dr. Gökhan Güneş’in ayrıntılarını paylaştığı kararda, “Çalışma Grubu, Gülen Hareketi’yle bağlantılı iddialarıyla kişilerin Türkiye’de ve yurt dışında yakalanma ve tutuklanmalarına ilişkin geçmiş 6 yıl boyuna gözlemlediği bir şablon tespit etmiştir. Bütün bu davalarda hükümet, böyle faaliyetlerin (bankada hesabının olması, bir derneğe üye olmak vs.) nasıl cezai eylem anlamına geldiğine dair hiç bir belirleme olmaksızın; yasal faaliyetlere katılmaları temelinde kişiler hakkında cezai eylem iddiasında bulunmuştur. Çalışma Grubu, mevcut davanın aynı şablonu izlediğini tespit etmektedir. Çalışma Grubuna, başvuru sahibinin yukarıda tanımlanan faaliyetlerinin terörle ilişkili herhangi bir eyleme girişmekle bir tutulabileceğine yönelik hiç bir delil sunulamamıştır.” deniliyor.
BM SORUYOR: BYLOCK KULLANMANIN ‘TERÖRLE’ NE İLGİSİ VAR?
Hukukçu Buraç Ç., konuyla ilgili paylaşımında, “BM Keyfi Tutuklamalar Çalışma Grubu, başvurusunu hazırladığım Muhammet Şentürk 29/2023 başvurusuna ilişkin görüşünde, başvurucunun keyfi olarak tutuklandığına karar verdi. Şentürk, ByLock iddiası, üniversite öğrenci evlerinde kalması, evinden F.G.’nin kitaplarının çıkması, Bank Asya hesabı, KHK ile kapatılan bir derneğe üye olması ve tanık beyanına göre askeri öğrencilere dini sohbet verdiği iddialarına dayanılarak tutuklanmış ve mahkum edilmişti. Çalışma Grubu, Hükümetin bu iddialara dayanarak başvurucunun ne şekilde terör örgütüne üye olma suçunu işlediğini kanıtlayacak inandırıcı deliller ileri süremediği ve başvurucunun tutukluluğunun keyfi olduğu görüşünü açıkladı.” ifadelerini kullanıyor.
BİRLEŞMİŞ MİLLETLERDEN REJİM KRİTERLERİNİ ÇÖPE ATAN BİR KARAR DAHA!
BM Keyfi Tutuklamalar Çalışma Grubu (ÇG), açıkladığı Muhammet Şentürk kararında; 15 Temmuz Yargıç ve Savcılarının kriter olarak adlandırıp masum insanları cezalandırma gerekçesi yaptıkları hususların yasal ve… pic.twitter.com/UbPU3GbjDs
— Dr. Gökhan Güneş (@GkhanGnes8) June 2, 2023
Gökhan Güneş’in konuyla ilgili paylaşımları ise şöyle:
BM Keyfi Tutuklamalar Çalışma Grubu (ÇG), açıkladığı Muhammet Şentürk kararında; 15 Temmuz Yargıç ve Savcılarının kriter olarak adlandırıp masum insanları cezalandırma gerekçesi yaptıkları hususların yasal ve rutin faaliyetler olduğunu ve bunlara dayanılarak bırakın ceza vermeyi, tutuklama bile yapılamayacağını bir kez daha belirtmiştir.
ÇG, başvurucuya isnat edilen eylemlerin ne şekilde suç teşkil ettiğinin Hükümet tarafından ortaya konulmadığını ve bu eylemlerin suç işlendiğine dair makul bir şüphe dahi oluşturmadığını belirtmiştir.
SUÇLAMALARA DAİR HİÇ BİR DELİL SUNULMUYOR
Kararda, yurt dışından insan kaçırmalar da dahil olmak üzere tüm başvurularda Hükümet’in suçlamaya esas teşkil eden faaliyetlerin nasıl cezai eylem anlamına geldiğine ilişkin bir belirleme yapmadığına yer verildiği gibi yasal faaliyetlere katılmaları nedeniyle kişilerin suçlandıkları belirtilmiş ve başvurucunun faaliyetlerinin terörle ilişkili bir eyleme karşılık geldiğine ilişkin hiç bir delil sunulmadığı ifade edilmiştir (Paragraf 67).
Evet, yanlış okumadınız! On binlerce kişinin cezalandırma gerekçesi yapılan hususların hangi gerekçelerle terör faaliyeti sayıldığına ilişkin Hükümet bir delil sunamamıştır. Bu paragrafta yer verilen hususlar ile Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi’nin 20 Haziran da oylayacağı Karar Tasarısında yer verdiği hususların ne kadar benzer olduğu dikkatlerden kaçmamıştır
İNSANLAR EYLEMLERİ DEĞİL, GÖRÜŞLERİ NEDENİYLE HEDEF OLDU
ÇG’nin kararda yaptığı önemli tespitlerden biri de tıpkı başvurucu gibi on binlerce kişinin işledikleri suçlar ya da faaliyetleri nedeniyle değil siyasi görüşleri nedeniyle hedef haline geldikleri ve ayırımcı bir yaklaşım ve daha açık bir ifadeyle uygulanan düşman ceza hukukunun gereği olarak tutuklanıp cezalandırıldıklarına ilişkin tespittir (Paragraf 75).
HUKUKSUZ CEZALANDIRMALAR İNSANLIĞA KARŞI SUÇ
ÇG, daha önceki kararlarında yer verdiği bir hususa bu kararında da yer vermiş ve uluslararası hukukun temel kurallarını ihlal eden bu yaygın veya sistematik hapsetme ya da diğer ciddi özgürlükten yoksun bırakmaların insanlığa karşı suç teşkil edebileceğini hatırlatmıştır.
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***