Doğu Türkistan sorunu uzun süredir Türkiye’nin dış politikasının ön sıralarındaki başlıkları arasında yer almıyor.
Ancak Filistin Devlet Başkanı Mahmut Abbas’ın Çin Halk Cumhuriyeti’ne düzenlediği üç günlük ziyaret kapsamında sarf ettiği sözler, Türk siyasetinde de yankı yarattı ve Ankara’nın bu konuda izlediği tutumun değişip değişmeyeceği sorusunu gündeme taşıdı.
Filistin liderinin Çin’in Doğu Türkistan meselesindeki politikasını “İnsan haklarıyla hiçbir ilgisi yoktur ve aşırılığı dışlamayı, terörizme ve bölücülüğe karşı çıkmayı amaçlamaktadır” sözleriyle değerlendirmesi, ayrıca “Filistin, Sincan sorununun Çin’in içişlerine müdahale etmek için kullanılmasına kararlılıkla karşı çıkmaktadır” ifadelerini kullanması MHP’nin güçlü tepkisine neden oldu.
Bahçeli: “Çin ile Türkiye insan hakkı ihlallerini telafi ve tamir etmelidir”
MHP lideri Devlet Bahçeli, 20 Haziran’daki TBMM Grup konuşmasında “Sayın Abbas, Uygur Türkleri’ne ‘terörist’ demek haksızlıktır, bühtandır, günahtır, cinayettir, rezalettir, melanettir, Türk milletine iflah olmaz bir saygısızlıktır” diyerek Filistin liderini hedef alsa da Pekin yönetimine de seslenmeyi ihmal etmedi:
“Çin Halk Cumhuriyeti ile Türkiye Cumhuriyeti elbette ikili diyalog kanalları açarak, temasları yoğunlaştırarak tespit edilen insan hakkı ihlallerini telafi ve tamir etmelidir.”
Bahçeli’nin bu sözleri dikkat çekti. Zira hem 2018 hem de 2020 yılında kendisiyle benzer seçmen tabanına hitap eden İYİ Parti “Uygurlar’ın yaşadığı sorunlarla ilgili Meclis araştırma önergesi” vermiş ancak bu önergeler CHP ve HDP desteğine rağmen MHP’nin çekimser AK Parti’nin de karşı oylarıyla reddedilmişti.
İYİ Parti, MHP’nin de “yumuşak karnı” olan Doğu Türkistan meselesinde söz söylemeye devam etti. İYİ Parti lideri Meral Akşener “Bizim herhangi bir ülkenin egemenliği ile ilgili sorunumuz yok, ama Çin’in egemenlik adı altında Uygur kardeşlerimize yaptığı zulümle ilgili çok büyük bir sorunumuz var” ifadelerini kullanmıştı.
Akşener, bu süreçte Çin’in Ankara Büyükelçiliği ile de bir polemik yaşamıştı.
Dışişleri Komisyonu’nda Abbas’ın açıklamaları konuşuldu
Bahçeli’nin konuşmasından iki gün sonra TBMM Dışişleri Komisyonu’nda Abbas’ın sözleri gündeme geldi.
MHP Kayseri Milletvekili İsmail Özdemir, Filistin liderinin Çin Halk Cumhuriyeti’ni ziyareti sırasında Uygur Türkleri’ne yönelik sözlerini eleştirirken İYİ Parti Ankara Milletvekili Kürşat Zorlu da yine Mahmut Abbas’ın açıklamalarına atıfta bulunarak Filistin ile ilgili uluslararası anlaşmalara şerh koymak istediklerini belirtti.
Filistin ile ilgili kanun teklifi gündemden çıkarıldı.
CHP’li Çakırözer: “Erdoğan iktidarı Çin’le ilişkileri bozmamak için Doğu Türkistan’daki büyük insan haklarına ihlallerine seyirci kalmaktadır”
Komisyon üyelerinden CHP Eskişehir milletvekili Utku Çakırözer, AK Parti’nin öteden beri Uygur Türkleri’nin yaşadığı büyük hak ihlallerine karşı duyarsız kaldığına vurgu yaptı.
VOA Türkçe’nin konuştuğu Çakırözer, “AKP’nin Uygur Türkleri’nin yaşadığı büyük hak ihlallerindeki tavrı başından beri samimiyetsiz. Üstelik büyük bir çifte standart içeriyor. Erdoğan iktidarı Çin ile ilişkileri bozmamak için Doğu Türkistan’da soydaşlarımızın yaşadığı büyük insan hakları ihlallerine seyirci kalmaktadır. AKP iktidarı uzun süre kamuoyunu ‘Doğu Türkistan’a heyet göndereceğiz’ diyerek kandırmış, ortağı MHP de yıllardır buna göz yummuştur. Filistin ile ilgili takındıkları tavır da ilkesizliğin son örneği. Çin’in uyguladığı hak ihlallerine ses çıkarmayanlar Filistin yönetimine tepki göstererek Doğu Türkistan meselesine tepki veriyormuş gibi’ yapmaktadırlar. AKP-MHP koalisyonu Doğu Türkistan konusunda bir tavır koyacaksa Çin ile yaptığı anlaşmalarda tepkisini göstermeli ve heyeti Doğu Türkistan’a gönderecek formülü bulmalıdır” dedi.
Bahçeli’den Rabia Kadir çağrısı: “Türkiye’ye ziyaretinin önündeki engellerin kaldırılması samimi temennimdir”
Doğu Türkistan konusu sönümlenir gibi olurken MHP lideri 25 Haziran’da sosyal medyadan yaptığı açıklamalarla meseleyi yeniden gündeme taşıdı. Bahçeli’nin açıklamalarının nedeni, merkezi Münih’te bulunan Dünya Uygur Kurultayı’nın başkanı Rabia Kadir’in kendisine yolladığı mektuptu.
Meclis konuşmasından sonra Doğu Türkistanlı insan hakları aktivistinin kendisine mektupta yolladığını belirten MHP lideri, “Uygur davasının yılmaz savunucusu Sayın Rabia Kadir şu anda ABD’de yaşamaktadır ve yaşı da 80’e ulaşmıştır. Bazı sebeplerden dolayı uzun süreden beri Türkiye’ye giriş yapamamaktadır. Geldiğimiz bu aşamada, Sayın Rabia Kadir’in Türkiye’ye ziyaretinin önündeki engellerin kaldırılarak milletiyle özlem gidermesi en samimi dilek ve temennimdir. Milliyetçi Hareket Partisi Sayın Rabia Kadir’i misafir etmeye hazırdır” dedi.
“Doğu Türkistan’da baskı ve dayatmalara maruz kalan kardeşlerimizi hiçbir zaman unutmadık”
Bahçeli’nin sözleri bununla sınırlı değildi.
MHP lideri, Doğu Türkistan’da baskılar olduğunu söyledi ve orada yaşayanlar ile Türkiye’de yaşayanlar arasında kader birliği olduğunun altını çizdi.
“Doğu Türkistan’da baskı ve dayatmalara maruz kalan, inanç ve insan hakları ihlallerine mahkum bırakılan kardeşlerimizi hiçbir zaman unutmadık, unutulmuşluğa terk etmedik. Çünkü onlar biz, biz de onlarız. Aramızda sınırlar ve mesafeler olsa da kalbimiz bir, kanımız bir, kaderimiz birdir. Nitekim Doğu Türkistan Müslüman Türk milletinin mağdur ve mazlum gök bayrağıdır.”
Bahçeli’nin çıkışı iktidarın tutumunda bir değişiklik anlamına geliyor mu?
Bahçeli’nin çıkışının hükümetin görüşünü ne kadar yansıttığı meçhul.
Bununla birlikte, her ne kadar hükümet ortağı olmasa da Cumhur İttifakı’nda AK Parti’nin en büyük müttefiki olan MHP’nin genel başkanı Türkiye siyasetinde ağırlığa sahip.
Nitekim Bahçeli’nin her önemli çıkışında olduğu gibi MHP Genel Başkanı’nın bu sözlerinden bir gün sonra Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan kendisini Beytepe’deki evinde ziyaret etti.
45 dakika süren ziyaret sonrası taraflardan herhangi bir açıklama gelmedi. Kulislerde görüşmenin başlıklarından birinin Doğu Türkistan meselesi olduğu konuşulurken herhangi bir uzlaşı sağlanıp sağlanmadığı öğrenilemedi.
Prof. Karaca: “MHP ‘neden diplomasiye tesir edecek bir ağırlık koymuyor’ diye bir serzeniş vardı”
Son seçimlerde milliyetçi oylarda yükselmeye dikkat çeken Aydın Üniversitesi’nden Ragıp Kutay Karaca, milliyetçi partiler arasındaki artan rekabetin MHP liderinin Doğu Türkistan meselesinde el yükseltmesine neden olduğu görüşünde.
VOA Türkçe’nin konuştuğu Profesör Karaca, “Doğu Türkistan, milliyetçi camianın kanayan yarası. Türkiye’nin bu konuda ağırlığını koymadığı yönünde kanaat vardı. İç siyasette etkili olan MHP ‘neden diplomasiye tesir edecek bir ağırlık koymuyor’ diye bir serzeniş vardı. Son seçim sonrası milliyetçi partiler arasında rekabet de artmış vaziyette. Mahmud Abbas’ın konuşmasının MHP liderini tetiklediği muhakkak. Devlet Bey, devlet geleneğini çok iyi bilen liderlerimizin başında geliyor. Rabia Kadir ile ilgili sözleri Sayın Erdoğan ile, Dışişleri ile teati etmeden söylemesi imkansız gibi geliyor. Her şerde hayır vardır. Fetöcülerin hain darbe girişimi sonrası MHP’nin iktidara ortak olmasıyla bir ‘milli dönüşüm’ var. Ama tabii eğer Rabia Kadir’in girişine izin verilirse Çin’den bir nota gelebilir” diyor.
“Çin ile imzalanan suçluların iadesi anlaşması bu dönemde de Meclis gündemine gelmez”
CHP milletvekili Utku Çakırözer’in de altını çizdiği “Suçluların İadesi Anlaşması” Türkiye ile Çin arasında 2017 yılında imzalandı ancak TBMM’de onaylanmadığı için yürürlüğe girmedi.
Profesör Karaca, Rabia Kadir’in Türkiye’ye gelmesi halinde bu anlaşmanın hepten rafa kalkabileceğini düşüncesinde.
“Uygur konusu dondurulmuş bir sorun olarak önümüzde duruyor. Bu konunun üzerine gitmiyordu Türkiye. Suçluların iadesi anlaşması da 13 Mayıs 2017’de imzalandı. 12 Nisan 2019’da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan imzasıyla Meclis’e gönderildi ama Meclis’ten geçirmiyorlar. Çünkü iktidar, Meclis gündemine getirmedi. Bu dönemde de getirmez. Türkiye BM Daimi Üyesi olması nedeniyle Çin’i önemsiyor. Pekin yönetimini Kıbrıs meselesinde hep ortada görüyor. Ama 1996’dan beri Çin çalıştığım için Pekin’in Rumlar’la ilişkisinin sandığımızdan iyi olduğunu söyleyebilirim. KKTC’nin tanınması konusunda tam ters noktada bulunuyor. Tayvan konusu da var. Uluslararası konjonktür bizi doğru noktaya götürüyor. Çin’e yönelik dış politik tedirginlik şu konjonktürde ortadan kalkmış vaziyette.”
Doçent Kul: “Kadir’in Türkiye ziyaretiyle ilişkiler bozulmasından Türkiye değil Çin zararlı çıkacaktır”
İstanbul Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü’nden Ömer Kul ise Bahçeli’nin çıkışının Doğu Türkistan meselesinde Türkiye’nin çok güçlü bir politika izlememesinden ötürü dargınlık yaşayanları rahatlattığı görüşünde.
VOA Türkçe’ye değerlendirmelerde bulunan Doçent Kul, “Rabia Kadir daha önce Çin hapishanelerinde kalmış biri. Çin, 2008 Pekin Olimpiyatları öncesi Kadir ve dokuz arkadaşı hakkında ‘terörist faaliyette bulunacaklar’ iddiasıyla İnterpol’e arama çıkartılmasını talep etti. Bu arama talebi 2017-2018’de İnterpol’ün Çinli başkanının görevi sırasında kaldırılmıştı. Çin’in Türkiye basınında da hakim güç haline gelmesiyle Rabia Kadir ve arkadaşları hakkında tezvirat ve algı çoğaldı. Rabia Kadir’in mektubu da Bahçeli’nin teşekkürü de güzel gelişmeler. Büyütülmemesi gereken normal bir durum. Ayrıca Türkiye’nin sessizliğinden küskünlük ya da dargınlık yaşayanlar da rahatlamış oldu. Çin, terörle iltisakı, bağlantısı olmayan Rabia Kadir geldi diye nota verecekse önce Japonya ve ABD’ye versin. Çünkü o ülkelere zaten giriyor. Kaldı ki Kadir’in ziyareti nedeniyle ilişkilerin bozulmasından Türkiye değil Çin zararlı çıkacaktır” diye konuştu.
77 yaşındaki Uygurlu işkadını ve insan hakları aktivisti Rabia Kadir 1999-2005 yılları arasında Çin’de tutuklu olarak cezaevinde kaldı.
Dönemin ABD Dışişleri Bakanı Condoleeza Rize’ın Pekin ziyareti öncesi tahliye edilen Kadir’in Türkiye’ye 2006, 2007 ve 2012 yıllarında yaptığı vize başvuruları reddedilmişti.