AMED – Wagner’in silahlı ayaklanmasının Ukrayna savaşını etkileyeceğini belirten akademisyen İsmet Konak, Rusya’nın sahada zorlanacağını ve Putin’in II. Nikolay Sendromu yaşayabileceğini ifade etti.
Rusya-Ukrayna savaşı sürerken, Rus ordusunun paralı askeri kanadı olan Wagner’in kurucu ismi Yevgeniy Prigojin ile Kremlin yönetimi arasında “Yeterince silah verilmiyor” üzerinden yaşanan tartışmalar silahlı ayaklanmaya dönüştü. Wagner askerleri, 24 Haziran’da Ukrayna’yı terk ederek, sınırdaki Rostov bölgesindeki askeri noktalar başta olmak üzer birçok yeri himayesi altına aldı. Wagner, Moskova’ya doğru ilerlerken, karşılıklı sert önlemler alındı.
Prigojin’in, Belarus Cumhurbaşkanı Aleksandr Lukaşenko’nun Rusya’da gerilimi azaltma önerisini kabul etmesiyle, Rostov’daki saha kamplarına askerleriyle geri döndü. Ardından paralı asker grubu Wagner’in kurucusu Prigojin, Wagner Grubu’nun 1 Temmuz itibarıyla varlığına son vereceğini duyurdu.
Rusya’da bulunan paralı askerlerin şimdilik durdurulan ayaklanmasının Rusya’nın politikalarına yansıması ve Ortadoğu’daki etkilerini, akademisyen İsmet Konak değerlendirdi.
İsmet Konak
‘ABD AYAKLANMAYI BİLİYORDU’
Rusya’da yaşanan gerilimin yaklaşık 3 aydır devam ettiğine dikkat çeken Konak, paralı asker grubu Wagner’in kurucusu Yevgeniy Prigojin’in, Savunma Bakanı Sergey Şoygu’yu ve Rus Genel Kurmay Başkanı Valeriy Gerasimov’u sık sık eleştirdiğini hatırlattı. Prigojin’in eleştirilerinin “Bir sabah kalkacağız, bakacağım Kırım, Ukrayna’nın elinde” şeklinde zaman zaman sertleştiğini ifade eden Konak, “Putin bunu biliyordu. Der Spegial gazetesi de ‘Putin aslında bu ayaklanmayı biliyordu’ dedi. Washington Post Gazetesi’de, ‘ABD istihbaratı da bu ayaklanmayı biliyordu’ diyor. ABD istihbaratına göre bu ayaklanma Haziran ayı ortalarında planlanmış. Normalde Washington Post Gazetesi bunu geçiyor. Putin’in ayaklanmanın yaşandığı gün kendi özel uçağıyla Petersburg’a gitti. Bu ayaklanma Prigojin’in başında olduğu sınırlı ayaklanma olmayabilir” diye konuştu.
ROSTOV HALKI SESSİZDİ
Prigojin’in arkasında Putin’in askeri ve savaş politikasından rahatsız olan oligarkların olabileceği tahmininde bulunan Konak, “Bunlardan biri Mihail Fridman’dır. Fridman özellikle AB’nin yaptırımlarında çok ciddi zarar gördü. Yine Mihail Hodorkovski var. Putin karşıtı bir propaganda yapıyor. Aslında Prigojin’in kendisi de bir oligark. Sadece Wagner’in başında olan isim değildir. Onunda önemli bir serveti var. Bu savaştan tabi ki beklentileri var. Ukrayna’nın ilerlemesi demek, Prigojin’in kendi servetinin zarar görmesi demektir. Bu tip savaşlarda bazen sınıfsal seviyeden bakmak gerekebilir. Sonraki süreçte Prigojin ordusu ile birlikte Rostov’a gitti, oradan çok rahat şekilde kenti kontrol altına aldı. Çünkü Rostov, Wagner’in de kampıydı. Orada mevzilenen özel bir silah şirketiydi, o yüzden çok kolay ilerledi. Ancak burada şöyle bir soru işareti var. Rostov halkı tepki göstermedi. Bu tuhaftı. Saatler ilerlerken Rostov halkının Wagner’e ya da Prigojin’e tepki göstermediğini gördük. Bu kamuoyunda tartışılıyor. Çünkü Putin bir hamiyet yaratmıştı. Ona destek veren sosyalistler, komünistler, milliyetçiler her cenahtan destek alarak, bu savaşı başlattı. Deyim yerindeyse putlaşmıştı” şeklinde konuştu.
‘ORDUNUN MORALİNİ BOZDU’
Prigojin’in bu hareketinin “putlaşan” Putin’i tartışır hale getirdiğini belirten Konak, “Bu kalkışma Putin’in ve Rus halkının moralini bozdu. Özellikle cephede çatışan askerin moralini daha fazla bozmuştur. Şimdi merkez hapşırırsa asker zatürre olur. Prigojin, buradaki döngüyü etkiledi. Her şeyden önce orada olan kurumlara güveni sarstı. Bunlar Rusya Savunma Bakanlığı, Genel Kurmay Başkanlığı ve Putin’di. Prigojin kurumlara güven kaybı yarattı” dedi.
‘PUTİN İSTEKLERİ YERİNE GETİRMEZ’
Wagner ile yapılan anlaşmada “güvenlik” garantisinin verildiğini hatırlatan Konak, “Prigojin lehine başlatılan soruşturmalar vardı, hepsi durduruldu. Benim bildiğim Putin’de şöyle bir şey var. Aşırı derece de gurur var, karşıda ki kişiyi küçümseme var. Dolayısıyla Putin bu noktadan sonra Prigojin’in isteklerini yerine getirirse, bizim için çok şaşırtıcı olur. Yani Şoygu ve Gerasimov’u görevden alırsa, şaşırtıcı olur. Putin bunu yapmaz” diye belirtti.
DONETSK VE LUHANSK TEHLİKESİ
Bu durumun Ukrayna Savaşı’nı da etkileyeceğini vurgulayan Konak, 2022’den bu yana Ukrayna’nın sahada sürekli ileri bir taarruz halinde olduğunu söyledi. Ukrayna’ya çok sayıda silah sevkiyatının olduğuna işaret eden Konak, şunları söyledi: “Ukrayna’ya Avrupa, Amerika’dan tanklar gitti. Patroitler gönderildi, hava savunma sistemi oluşturuldu. İleri teknolojik silahlar şu anda Ukrayna’nın elinde. Eskisine göre Rusya, Ukrayna’dan çok güçlü değil. Rusya son zamanlarda havadan saldırılar yapıyordu, fakat artık onlarda çok caydırıcı olmayacak. Çünkü hava savunması Ukrayna’nın eskisine göre daha güçlü. Bu son olay Ukrayna’ya biraz daha moral verdi. Son günlerde hem Donetks’te hem de Luhansk’ta önemli çatışmalar oluyor. Ben ilerleyen aylarda Rusya’nın o sahada çok zorlanacağını düşünüyorum. Buraları da Rusya bırakmak zorunda kalacak. Çok ağır kayıplar verecek. Rusya’da, bu durum da halkla kurumlar arasındaki bağı çatlatabilir. Putin, Birinci Dünya Savaşı’ndaki II. Nikolay Sendromu’nu yaşayabilir.”
UKRAYNA KIRIM’A KADAR GİDEBİLİR Mİ?
Ukrayna’nın Kırım hedefinin olmadığını ancak son günlerde Ukrayna Savunma Bakanlığı’nın açıklamalarında hedeflerinin Kırım olduğuna dair ifadeler yer aldığına dikkat çeken Konak, “Bir yıl içerisinde oraya kadar giderler mi bilinmez ama ilerleyeceklerdir. Kırım’a kadar giderlerse ne olur? Rusya tarafı taktik nükleer silahlara da başvurabilir. Savaş daha da derinleşip dünyayı farklı kamplara ayırabilir” yorumunda bulundu.
‘PUTİN ZAYIFLARSA ROJAVA NEFES ALIR’
Ukrayna savaşının Kuzey ve Doğu Suriye ile Ortadoğu’ya etkileri üzerinde duran Konak, şöyle devam etti: “Ukrayna savaşı derinleşirse ve Rusya’nın Donetsk, Luhansk’ta otoritesi sarsılır ve Kırım kaybedilir. Taktik nükleer silah kullanılırsa, bu nükleer savaşa döner. Nükleer savaşla dünya farklı bir kaosa sürüklenir. Bu nükleer savaş çıkmazsa, Rusya bütün bu toprak kayıplarını kabul edip, bir barış anlaşması imzalarsa, Ortadoğu’da daha da zayıflar. Oradaki toprak kayıplarından sonra Putin’in iktidarı da zayıflayacaktır. Putin ne kadar zayıflarsa, Rojava bölgesi daha fazla nefes alır gibi duruyor.”
PUTİN’İN ÖZERK YÖNETİM POLİTİKASI
Putin’in Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’ni “masaüstü bir yönetim” olarak gördüğünü belirten Konak, Rusya’nın Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’nin, Şam yönetiminin patronajı altına girmesini istediğini söyledi. Rusya’nın Suriye politikasına dair Konak, “Putin, Erdoğan yönetimini adeta bir üzengi gibi kullanıyor. Hava sahasını açarak, sık sık bu saldırılarda Erdoğan yönetimini kullanıyor. Amaç Rojava yönetimini zorlamak, Şam ile görüştürmek. Ama Moskova’nın hayalindeki yönetim modeli Rojava’daki yönetim ile aynı değil. Putin tamamıyla bir ulus devlet istiyor. Kürtler herhangi bir statü sahibi olsun istemiyor” değerlendirmesinde bulundu.
RUSYA-TÜRKİYE ÇIKARLARI
Rusya’nın Türkiye ilişkilerinin birçok proje ile sürdüğünü kaydeden Konak, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bunlardan ciddi beklentileri var. Önümüzdeki dönemde orada bir rant politikası elde edecek. Türkiye bu proje ile hem Bulgaristan, Yunanistan, Sırbistan ve Avusturya’ya gaz ulaştıracak. Akkuyu’da 2028’de tam kapasite sağlayacak ve buradan Rusya’ya ciddi bir para akışı olacak. Bu açıdan Rusya’nın ve Putin’in bu tür kalkışmalarda maruz kaldığı bütün bu gerginlik, sinir bozukluğu Türkiye’yi de etkileyecektir. En son kalkışma esnasında, aynı gün Putin’in yanı başında, onu destekleyen müzahirlerinden Potanin isimli bir oligarkın uçağıyla Türkiye’ye geldiği iddia ediliyor. Yine seferberlik kararı daha önce verildiğinde Sergey Şoygu’nun oğlu yine Türkiye’ye geldi. Türkiye’yi bir sığınak olarak da görüyorlar. Türkiye her zaman Rusya’ya bir nefes aldıran penceredir. Bu açıdan Putin’in orada yaşayacağı en küçük iktidar zayıflığı Erdoğan’ı da etkiliyor.”
‘OTOKRATİK BÜTÜNLÜĞÜ SAĞLIYORLAR’
Erdoğan’ın kalkışma günü Putin’i arayarak “Desteğim seninle, gerekeni yapabiliriz” dediğini anımsatan Konak, “Domino taşı gibi birbirlerine tamamen bağlılar. Olası bir direnişte ne olacaktır, bu klik dağılabilir. Her zaman bunu güçlü tutmaya çalışıyorlar. Çünkü aynı şey daha öncesinde Kazakistan’da olmuştu. Bu tür durumlarda hepsinin refleksleri bellidir. O otokratik bütünlüğü korumaya çalışıyorlar” dedi.
MA / Müjdat Can
Kaynak: Mezopotamya Ajansı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***