3 sene önce, 7 Ekim 2020’de Atina İstinaf Mahkemesi binasından Magda adındaki orta yaşlı bir kadın koşarak çıktı: “Başardık, oğlum”. Magda Fyssa’yı mahkeme önünde 30 bin kişi bekliyordu, fakat oğlu bu coşkulu kalabalığın arasında değildi.
“Başardık, oğlum!”
Magda Fyssa’nın 34 yaşındaki oğlu anti-faşist ve solcu rapçi Pavlos Fyssa, 2013’te aşırı sağcı bir Altın Şafak Partisi üyesi tarafından bıçaklanarak katledilmişti. Magda Fyssa, 7 yıl boyunca oğlunun katledilmesinin arkasında sadece bir kişinin değil, bütün bir partinin olduğunu ispatlamaya çalışmış, her duruşmaya katılmış, Altın Şafak’ın liderleri, milletvekilleri ve yöneticileriyle organize bir suç örgütü olduğunu kamuoyuna anlatmıştı.
Ve nihayetinde Magda Fyssa amacına ulaştı. Atina İstinaf Mahkemesi’nin tamamı kadınlardan oluşan hakim heyeti, sadece 8 sene önce %7 oy alarak meclise giren Altın Şafak Partisi’nin bir suç örgütü olduğunu ilan etti, daha önce parti mensupları tarafından işlenen saldırıların, suçların organize bir şekilde düzenlendiğine hükmetti. Partinin liderleri, milletvekilleri ve üyeleri dahil olmak üzere 68 kişi 13 yıla kadar hapis cezasına çarptırıldı. Dünya medyası davayı manşetten verecekti:“Nuremberg’ten sonra dünyadaki en büyük Nazi davası sonuçlandı”
Magda Fyssa mahkeme salonunda. Bazen hüzünlü, bazen sanıklara su şişesi fırlatacak kadar öfkeli, bazen sakin ve dirayetli…
Magda Fyssa’nın oğlu Pavlos için başlattığı adalet mücadelesi tam 7 yıl sürmüş, oğlunu yitiren bir anne seçimlerde %7 oy alan bir partinin sonunu getirmişti. Fakat Altın Şafak’ın küçük bir Nazi grubundan meclisin üçüncü büyük partisine dönüşmesi 35 seneyi almış, onlarca göçmenin, Türkün, eşcinselin, solcunun kanını akıtarak adım adım büyümüştü, ülkede yaşanan her diplomatik ve ekonomik krizde toplumsal desteğini arttırmıştı.
Partinin toplumun önemli bir kesimiyle kurduğu bağ o kadar kuvvetliydi ki hapis cezaları, partiye verilen ağır cezalar sorunu kökünden çözmemiş olacaktı ki geçen Pazar günü (25 Haziran 2023) düzenlenen genel seçimlerde aşırı sağcı 3 parti meclise girerek toplam %12 oyla 32 milletvekili kazanacak, Yunan meclisi bir kez daha aşırı sağcılara ev sahipliği yapacaktı.
Ordudan atılan Nazi komando, parti kuruyor
1957’de Atina’da doğan Nikos Mihaloliakos gençliğinden itibaren aşırı sağ-milliyetçi örgütlere katıldı. 1976 yılında henüz 19 yaşındayken 1967-1974 yılları arasında ülkeyi demir yumrukla yöneten sağcı askeri cunta yönetiminde siyasi mahkumlara işkence yapan bir polis memurunun cenazesine katıldı, cenazeyi haberleştiren gazetecilere saldırdı, hapse atıldı. Hapiste genç yaşta uğruna hapse atıldığı cunta yönetiminde yer almış askerlerle tanışacak, asker olmaya karar verecekti.
Hapisten çıkar çıkmaz orduya yazıldı, komando tugayında görev aldı. Fakat kısa bir süre sonra yasadışı bir şekilde silah ve patlayıcı taşıdığı için yine 1 yıl hapis cezası aldı, ordudan atıldı.
Nikos, bir zamanlar Nazi sempatizanı olduğunu saklamıyordu
Nikos, önce Nazi sempatizanlarını toplayarak bir dergi kurdu, dergi etrafında toplananlarla 1985 yılında Altın Şafak adında bir topluluğa dönüştü. Yunan milliyetçiliği konusunda tartışmalar yapıyor, dış politikada Türkiye, Makedonya’ya karşı agresif olunması gerektiğini savunuyor, geri kalan zamanlarda da solculara saldırıyor, sokak çeteleri kurarak anti-faşistlerle çatışıyorlardı.
Altın Şafak, 1993 yılında bir siyasi partiye dönüştü. Fakat sokak hareketinden gelen milis gücünü yitirmedi. 1995 yılında parti gönüllüleri mezhep kardeşi olarak gördükleri Sırplara destek vermek için Bosna’ya gitti, Srebnitska Katliamı’na katıldı, Sırp milislerle birlikte savaştı.
Gönüllü Yunan askerler, Bosna’da soykırım işlediği gerekçesiyle ömür boyu hapis cezası alan Sırp lider Karadzic ile birlikte. Görgü tanıkları Srebnitska Katliamı sonrasında şehre Yunan bayrağının da asıldığını iddia ediyor.
Binlerce Müslümanı katleden Sırp ordusu içinde Yunan bayrağı taşıyanlar arasında Altın Şafak gönüllüleri de vardı.
Altın Şafak, sokak çatışmalarına, yurtdışındaki soykırımlara odaklanmışken ülke siyasetini ihmal etti, 1996’da ilk girdiği seçimlerde sadece 4 bin oy aldı.
Oyunu 100 kat arttırması için büyük bir ekonomik kriz, 260 milyar euroluk bir dış borç ve halkın belini bükecek kemer sıkma politikaları gerekiyordu.
Yunanistan düşüyor, aşırı sağ yükseliyor
2008 finansal krizinin ardından Yunanistan batmış, 260 milyar euroluk dış borcunu ödemeyecek duruma gelmişti. AB ve IMF ile kemer sıkmak, borçlarını uzun vadede ödeyebilmek için masaya oturan Yunanistan derin bir siyasi, ekonomik krize girdi. Halk yoksullaştı, sosyal yardımlar azaldı, emekli ve memur maaşları düştü, işsizlik arttı, beyin göçü arttı.
İşte tam da bu noktada, Altın Şafak devreye girdi. Küçük ama tutkulu sokak örgütlenmeleri nedeniyle yoksul mahallelerde karşılık buldular, IMF ve Avrupa’ya yönelik sert söylemleriyle dikkat çektiler.
2012 seçimlerinde büyük bir sürpriz yaparak %7 oy aldılar ve meclise 21 milletvekili soktular.
Altın Şafak, seçimden sonra aldıkları 300 milyon euroluk seçim yardımını harcamadı. Yoksul mahallelerde milletvekilleri ve parti üyeleriyle balık, meyve, sebze ve et dağıttı, kan bağışı kampanyaları düzenledi, yoksullar için iş buldu. Sol ve merkez partiler, Avrupa ile masada kemer sıkmanın şartlarını konuşurken Altın Şafak boş bırakılan sokakta halka bir araya geldi.
Altın Şafak üyeleri üniformaları, pankartlarıyla miting edasında yoksul mahalellerde yemek dağıtıyor
Bütün bunları yaparken de artan düzensiz göçü gündeme taşıdı. Yaptığı kan ve yemek yardımlarında sadece etnik Yunanlara yardım yapıyor, göçmenleri taşıyan botların vurulması gerektiğini savunuyor, Altın Şafak üyesi gençler çeteler kurarak göçmenlere saldırıyor, devriye geziyordu.
Altın Şafak’ın oyu yükseldikçe şiddet arttı. 2012 yılında Altın Şafak üyesi gençler akıcı Yunanca konuşan bir Afgan doktorun muayenesini bastı, sopalarla dükkanı talan edip doktoru dövdü. Afgan doktor Yunus Muhammed, karakola gittiğinde Yunan polisi kendisine “Şikayetçi olursan 3 gün hapis yatarsın” dedi, Yunanca bilen Muhammed bu tehdit dolu yalana boyun eğmedi ve şikayetçi oldu. Yunan polisi içerisindeki radikal sağcılar da Altın Şafak’a göz yumuyor, polislerin yaşadığı lojmanların bulunduğu sandıklarda Altın Şafak’ın oy oranı yüksek çıkıyordu.
Solculara göre Altın Şafak üyeleri, düşük maaşlı ve zor bir meslek olan polisliği seçiyor, teşkilat içerisinde paralel bir yapı oluşturuyordu. Bu iddia hiçbir zaman tam olarak ispatlanamayacak, fakat Altın Şafak’ın işlediği suçların karşılıksız kalması uzun sürmeyecekti.
2013’te Altın Şafak sempatizanı bir genç, Pakistanlı genç bir göçmeni bıçaklayarak katletti.
Shehzad Luqman’ın cenaze namazı öldürüldüğü meydanda kılındı.
Altın Şafak üyeleri Mısırlı balıkçılara saldırıyor, göçmenleri ölesiye dövüp sokağa bırakıyor, sokak çeteleriyle şehirlerde terör estiriyor, Türk azınlığı taciz ediyor, Türk turistlerin arabalarına gamalı haç çiziyor, resmi Yunan dış politikası dışında argümanları destekleyen solcu, liberal akademisyenleri dövüyordu. Fakat her seferinde polisten kaçmayı başarıyor, medyanın tepkisini çekmiyordu.
Altın Şafak’ın karizmatik yıldızı Ilias Kasidiaris
Hatta 32 yaşındaki genç ve karizmatik Altın Şafak milletvekili Ilias Kasidiaris, yakışıklılığıyla, spor rutinleriyle, çıktığı ünlü kadınlarla gündeme geliyor.
Canlı yayında komünist bir kadın milletvekilini dövmesi, Holokost’u inkar etmesi pek tepki çekmiyordu.
Ilias, Nazi dövmesi ve sevgilisi ile tatilde
Altın Şafak için her şey yolundaydı. Ta ki, Yunanlılar kendilerine benzeyen, Müslüman ve göçmen olmayan birinin öldürülmesine tanık olana kadar, ta ki Altın Şafak’ın bir gün kendi çocuklarını, komşularını öldürebileceğini anlayana kadar…
Komşu çocuğu ölünce…
Altın Şafak’ın kaderi 17 Eylül 2013’te değişti. Anti-faşist rapçi Pavlos Fyssas, sevgilisiyle bir kafede maç izliyordu. Altın Şafaklı gençler, kendilerini yıllardır eleştiren Pavlos’u kafede görünce hemen örgüte haber verdi, kafeye onlarca Altın Şafaklı yığıldı. Altın Şafak üyesi Giorgios Roupakias, çıkan arbadede sarılıp öpecek gibi yaparak Pavlos’u bıçakladı. Pavlos yere yığıldı, olay yerine gelen ama müdahale etmeyen polislere ölmeden önce failin kim olduğunu parmağıyla gösterdi. Pavlos katili göstermese polis yine “isteksiz” bir şekilde faili bulamayacak, Altın Şafak’ın dokunulmazlığı devam edecekti.
Pavlos Fyssas
Yunan bir gencin öldürülmesi halkı sokağa döktü. Pavlos örgütlü bir anti-faşistti. Sol ve anti-faşist örgütler, sıradan insanlar sokağa çıktı. Altın Şafak’ın dokunulmazlığı bitmişti. 15 gün sonra iki Altın Şafak destekçisi genç, silahlı bir saldırıda katledildi. Yunanistan, geçmişteki sağ-sol çatışmalarına doğru sürükleniyordu.
Devlet olaylar büyümeden duruma el attı. Polis soruşturmanın kapsamını genişletti ve Altın Şafak liderine, milletvekillerine, yönetici kadrosuna organize suç örgütü oluşturmak suçundan soruşturma açıldı, onlarca kişi gözaltına alındı. 1974 yılından beri ilk kez görevdeki milletvekilleri gözaltına alınmıştı, zira organize suç örgütü kurmak milletvekilliği dokunulmazlığının istisnasıydı.
Altın Şafak lideri Nikos Mihaloliakos gözaltına alınıyor
Dava 7 sene sürdü. Geçmişte Altın Şafakçıların dövdüğü, saldırdığı 120 kişi hakim karşısında ifade verdi, tanıklıklarını anlattı: Saldırıya uğrayan göçmenler, resmi tarih anlatısının dışına çıktığı için ölesiye dövülüp sokağa bırakılan solcu tarihçiler… Herkes bu anı beklemişti, sonunda failler hesap verecekti.
2008 yılında bir Altın Şafak yöneticisi tarafından ölesiye dövülen ve hala yara izini taşıyan solcu akademisyen Dimitris Kousouris tanıklığını anlatıyor
Altın Şafak önce 2019 seçimlerinde 2.9 oy oranıyla %3 barajının altında kaldı, 7 senedir ilk kez milletvekili çıkaramadı. 1 sene sonra ise dava sonuçlandı, parti lideri Nikos dahil 68 kişi suçlu bulundu, 13 yıla kadar hapis cezası aldı. Altın Şafak bir siyasi partiden öte, organize bir suç örgütüydü. Böylece partinin farklı isimlerle, aynı kadroyla yeniden kurulmasının önüne geçilmiş, normal bir parti kapatma davası prosedürü izlenmemişti, zira parti üyeleri ve liderliği bünyesinde farklı ve paralel bir yapılanma ile suç işleyen bir milis gücü kurmuş, adam yaralamadan, cinayetlere birçok suçu somut bir şekilde organize etmişti.
Yunanistan Cumhurbaşkanı Sakellaropoulou kararı mutlulukla karşıladı: “Yunanistan demokrasisi ve kurumları bugün kendisini koruyabileceğini göstermiştir.”, Miçotakis özel bir video yayınlayarak “demokrasinin doğduğu Yunanistan’ın” demokrasiye bağlılığını bir kez daha gösterdiğini söyledi.
Karar AB’yi de etkiledi. AB Parlamentosu bünyesindeki yargılamaya konu olan Altın Şafak vekili Ioannis Lagos’un dokunulmazlığını kaldırdı, Lagos Brüksel’de tutuklandı, Yunanistan’a iade edildi. Lagos partisi suç örgütü ilan edilirken Parlamento’da Türk bayrağını yırtarak şov yapmış, diplomatik bir krize neden olmuştu.
Hapisten meclise
Altın Şafak’ın eski sözcüsü Ilias hapisten parti kurdu, aday oldu, Spartalıları meclise soktu
Verilen karardan ve 2019 yenilgisinden sonra Altın Şafak dağıldı. Seçmenler ve siyasetçiler diğer radikal sağ partilere gittiler. Altın Şafak’ın karizmatik sözcüsü Ilias, kendi partisini kurdu, fakat 2023 seçimlerine girmesi Altın Şafak’ın devamı olduğu gerekçesiyle yasaklandı. Ilias bu sefer bağımsız aday oldu, bu da aldığı ceza nedeniyle engellendi. Bunun üzerine Ilias, daha önce seçime girip çok düşük oy almış radikal bir sağ parti olan Spartalıları destekleme kararı aldı, avukatı dahil yakın ekibini bu partiden aday gösterdi. Spartalılar, geçen Pazar düzenlenen seçimlerde Ilias’ın desteğiyle %4.6 oy aldı ve meclise girdi. Ilias’ın seçmenlerini Spartalılar ismine alıştırması pek zor olmamıştı, zira Altın Şafak marşlarında ve söylemlerinde Spartalılara sık sık atıf yapılıyordu.
Spartalılar 12 vekiliyle Altın Şafak’ın yerini şimdiden mecliste aldı, en büyük teşekkürü ise hapisteki önderleri Ilias’a ettiler.
Mitoz bölünen, kestikçe gürleşen
Magda Fyssa’nın oğlu Pavlos için mahkeme salonlarında gösterdiği mücadele, beri göçmenlerden, solculara, eşcinsellerden Türklere birçok farklı kesime organize bir şekilde saldıran Altın Şafak’ın sonunu getirdi. Fakat mahkeme kararları, hapis cezaları, seçime girme yasakları 1980’li yıllardan beri beslenen, yaşanan her ekonomik ve diplomatik krizde büyüyen ve güçlenen aşırı sağı durdurmaya yetmedi.
Altın Şafak artık yok, bütün yönetici kadrosu hapiste. Fakat radikal sağın üzerinde sörf yaptığı toplumsal sorunlar, sol ve merkez partilerin ulaşamadığı seçmenler, saha siyasetinin radikal sağa terk edildiği sokaklar, Pavlos anısına sokaklara çizilen grafitiler gibi hala var, bütün varlığıyla ortada duruyor, hala karşılık bulduğu bir toplumu karşısında bulabiliyor.
Bu nedenle de Yunanistan seçimlerinde 3 aşırı sağ parti (Spartalılar, Yunan Çözümü ve Zafer Partisi) toplam %12 oy aldı, 34 milletvekili çıkardı. Altın Şafak gitti, fakat aşırı sağ daha renklenerek, Rusya yanlısı din öğretmenlerinin, muhafazakar Ortodoks kökten dincilerin kurduğu siyasi partilerle harmanlanarak daha da güçlü bir şekilde geri döndü.
Nihayetinde komşunun kestiği sakal daha gür çıktı, suç örgütü ilan edilen aşırı sağ mitoz bölünüp çoğaldı.
Sorunların köküne hiçbir zaman inilmediği, uzun soluklu yüzleşmelerin ve hesaplaşmaların yapılmadığı Akdeniz’de bir toplumsal problem yine tam bitti derken kendisini hatırlattı, ılık esen deniz rüzgarını lodosa çevireceğinin sinyalini verdi.
İlgilisine öneri
- The Golden Dawn: A Personal Affair– Eşi Yahudi, bir çocuğu anarşist, bir çocuğu eşcinsel olan solcu bir kadın gazetecinin Altın Şafak’ın içine girerek hazırladığı güzel bir belgesel. İngilizce. https://www.youtube.com/watch?v=4P8gyTPy-kM
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***