Associated Press haber ajansı, 14 Mayıs Cumhurbaşkanlığı ve 28. Dönem Milletvekili Seçimi’nde yarışan siyasi partilerin Türkiye’de bulunan Suriyeli sığınmacılarla ilgili tavrını haberleştirdi.
Haberde Türkiye, bir zamanlar, Suriye’de 12’nci yılına giren iç savaş nedeniyle ülkeden kaçanlara kucak açtığı, bu nedenle Türkiye’nin dünyanın en büyük mülteci kitlesine evsahipliği yapan ülke haline geldiği kaydedildi.
Ancak Suriyeli sığınmacıların sayısı arttıkça, gıda ve konut fiyatları yüksek enflasyon ve ekonomik darboğaz nedeniyle hızla yükseldikçe bu sığınmacıları ülkelerine geri gönderme çağrıları da artmaya başladı.
6 Şubat’taki depremlerden sonra konut ve barınak sıkıntısının baş göstermesi, Türkiye’de bulunan en az 3 milyon 700 bin Suriyeli sığınmacıNın ülkelerine geri gönderilmesi çağrılarını daha da arttırdı.
Suriyeliler’in ve başka ülkelerden gelen göçmenlerin ülkelerine geri gönderilmeleri meselesi, 14 Mayıs’ta yapılacak seçimlerin ana başlıklarından biri.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a karşı yarışan üç aday da mültecileri ülkelerine gönderme vaadinde bulundu. Erdoğan seçim kampanyası sırasında mülteci meselesine değinmese de kamuoyunun mültecilere ilişkin tepkileri nedeniyle hükümet, Suriyeliler’in ülkelerine yeniden yerleştirmenin yollarını aramaya başladı.
Millet İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayı CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Suriyeli sığınmacıları iki yıl içinde gönüllülük esasına göre ülkelerine geri göndermeyi planladığını kaydediyor.
Kılıçdaroğlu, seçimi kazanması durumunda, Suriye’de konut, okul, hastane inşa edilmesi için Avrupa Birliği’nden fon arayışına girmeyi planladığını, Türk girişimcileri Suriye’ye geri dönecek mültecilere istihdam yaratmak için fabrika ve işyeri açmaya teşvik edeceğini söylüyor.
Kılıçdaroğlu ayrıca Türkiye ve Avrupa Birliği arasında 2016 yılında varılan göçmen anlaşmasının da yeniden müzakere edilmesine ön ayak olacağını açıkladı.
Bu anlaşma uyarınca AB, göçmen akınının Avrupa ülkelerinden uzak tutulması için Türkiye’ye milyarlarca Euro teklif etmişti.
CHP lideri, geçen ay Avrupa ülkelerinin büyükelçilerine hitaben yaptığı bir konuşmada “Suriye’de yaşanan acılar, ülkemizin bir anlamda göçlerle gelen, ilticayla gelen milyonların korunduğu bir ülke pozisyonuna getirdi. Türkiye’yi. Bu kadar büyük ve ağır bir yükü çekiyoruz. Ama bu ağır yükü nereye kadar çekeceğiz? Biz Suriye’de barışın olmasını istiyoruz. Mülteci olarak bizim ülkemize sığınan Suriyeli kardeşlerimizin kendi ülkelerinde huzur içinde yaşamalarını istiyoruz” ifadelerini kullandı.
Göçmen karşıtı ATA İttifakı’nın adayı Sinan Oğan ise seçildiği takdirde hükümetinin Suriyeliler’i “gerekirse güç kullanarak” ülkelerine göndereceğini kaydetti.
Kamuoyunun artan baskısıyla karşı karşıya kalan ve uzun zaman mültecilere karşı açık kapı politikasını savunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriyeliler’in ülkelerine gönüllü olarak geri dönmelerini teşvik etmek için Suriye’nin kuzeyinde Türkiye’nin kontrolundaki bölgelerde binlerce konut inşa etmeye başladı.
Erdoğan hükümeti aynı zamanda mültecilerin güvenli geri dönüşünü sağlamak için Suriye Cumhurbaşkanı Beşar Esat’la da uzlaşmanın yollarını arıyor.
Ancak Suriye hükümeti, ikili ilişkilerin normalleşmesini, Türkiye’nin Suriye sınırları içindeki askerlerini geri çekmesi ve Ankara’nın Suriye’deki muhalif gruplara verdiği desteği kesmesi şartına bağladı.
Merkezi Ankara’da bulunan Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı’ndan (TEPAV) göç uzmanı Omar Kadkoy, “Gerçekçi konuşmak gerekirse göçmenleri ülkelerine geri gönderme vaatlerini gerçekleştirmek, Türk ekonomisini düzeltmekten çok daha zor. Muhalefet de iktidara gelse, mevcut iktidar da görevde kalsa iki yıl içinde 3 buçuk milyon Suriyeli’yi ülkelerine nasıl geri gönderebileceklerini bilmiyorum” dedi.
Kadkoy ayrıca “Esat, milyonlarca insanı geri almak için Türkiye’de çok fazla talepte bulunuyor. Türkiye’nin Esat’ın taleplerini karşılamaya hazır olduğunu düşünmüyorum” şeklinde konuştu.
Türkiye’nin Suriyeliler’in ülkelerine giderek azami altı ay kalabilmelerine olanak tanıması üzerine 6 Şubat depreminden sonra yaklaşık 60 bin Suriyeli, sınırı geçerek Suriye’nin kuzeyine gitti.
Suriyeli mülteciler ülkelerinin kuzeyinde depremin vurduğu bölgelere giderek ailelerinin ve evlerinin durumunu yerinde gözlemleme imkanı buldu. Bu Suriyeliler’den kaçının Türkiye’ye geri döndüğü ya da dönmeyi düşündüğü bilinmiyor.
Omar Kadkoy ayrıca yüksek enflasyon ve hayat pahalılığı krizinin de Türkiye’deki Suriyeliler’in yaşamını zorlaştırdığının altını çiziyor.
Kadkoy, “Ancak kalacak yerinizin ya da işleyen bir demokrasinin olmamasıyla, her an bombardıman altında kalma riskiyle karşı karşıya kalmakla kıyaslandığında Suriyeliler, Türkiye’deki kötü şartları Suriye’de hiçbir şeyleri olmamasına tercih ediyor” dedi.
Associated Press’in konuştuğu Halepli Nidal Cuma için Türkiye’de yaşam, zorluklarla dolu. Yarı zamanlı olarak bir mobilyacıda çalışan, satmak için plastik ve karton toplayan Cuma, Ankara’da yaşadıkları köhne evin kirasını ödemekte zorlandığını söylüyor.
Ancak 31 yaşındaki Suriyeli göçmen, zorluklara rağmen Türkiye’de kalmayı artık bir evi ve işinin olmadığı Suriye’ye dönmeye tercih ediyor.
Nidal Cuma’yı en çok geçirdiği iki ameliyattan sonra düzenli tıbbi bakıma ihtiyacı olan iki yaşındaki oğlu Hikmet kaygılandırıyor. Hikmet’in Suriye’de Türkiye’de gördüğü tıbbi bakımı almasına olanak olmadığını söylüyor.
Cuma, “Suriye’de nereye gideriz? Her yer savaş nedeniyle yıkıldı. Geri dönemeyiz. Hikmet hasta. Yürüyemiyor bile” diyor.
Suriyeli Nidal Cuma, eşi Cevahir ve dört çocuklarının Ankara’nın yoksul mahallesi İsmetpaşa’da yaşadıkları evin çatısı, yağmur sularının eve sızmasını engellemek için plastik örtülerle kaplı. Aile, mobilyası olmayan bir evde, kömürlü bir ısıtıcının etrafına dizdikleri yer yataklarının üzerinde uyuyor.
Cevahir, Suriye’deki evlerinin hava saldırılarında yıkıldığını, ülkede kalan az sayıdaki akrabalarının kış aylarında su altında kalan çadırlarda yaşadığını söylüyor ve “Buradaki yaşam şartları Suriye’den iyi” diyor.
En küçük oğulları Hikmet’in kafası ve sırtındaki kist ve tümör ameliyatla alınmış. Cevahir, “Suriye’de oğlumu tedavi edemezlerdi, nasıl yapacaklarını bilmezler” diyor.
Nidal Cuma, Türkiye’deki göçmen karşıtı hissiyat ve Suriyeliler’in ülkelerine geri gönderilmeleri çağrılarına ilişkin soruya, “Yapabileceğimiz hiçbir şey yok. Şimdilik yaşamaya devam ediyoruz” şeklinde yanıt veriyor.
İsmetpaşa mahallesi, iki yıl önce genç Suriyeliler’le çıkan kavgada bir Türk gencinin bıçaklanarak öldürüldüğü Altındağ’ yakın. Bu dönemde yüzlerce kişi göçmen karşıtı sloganlar atarak sokaklara çıkmış, Suriyeliler’e ait işyerlerini ve evleri taşlamıştı.
Hassan Hassan, patlak veren şiddet eylemlerinin ya da Suriyeliler’in Türkiye’yi terk etmeleri çağrılarının kendisini kaygılandırmadığını söylüyor ve “Korkmuyorum, çok korkunç şeyler yaşadık, olabilecekler, zaten başımıza gelenlerden daha kötü olamaz” şeklinde konuşuyor.