ANKARA – İktidarın PKK Lideri Abdullah Öcalan ile ilgili spekülatif açıklamalarına tepki gösteren HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Tayip Temel, “Halkımız bu kasaba politikacılarının tarihsel sorunları güncel siyasi çıkarları için kullanmasına ne itibar etmeli ne tahammül etmeli” dedi.
İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde ağır tecrit koşullarında tutulan PKK Lideri Abdullah Öcalan’dan 25 aydır haber alınamıyor. Savaş konseptine dönmesiyle İmralı tecrit sistemini ağırlaştıran AKP iktidarı, yine bir seçim öncesi Abdullah Öcalan ile ilgili spekülatif açıklamalara başladı. Bir yandan AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan meydan meydan muhalefeti PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerinden hedef alırken, diğer yandan AKP’li isimler devletin İmralı ile görüşmelerinin olduğunu ileri sürdü.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkan Yardımcısı Tayip Temel, İmralı’da kapalı devre görüşmelerin Kürtlerde ve Türkiye toplumunda bir anlamının olmadığını belirterek, bu girişimlere itibar edilmemesi çağrısı yaptı.
KÜRTLERİN KIRMIZIÇİZGİSİ
AKP-MHP’nin kurumsallaşmasının İmralı tecrit sistemiyle başladığını belirten Temel, bu sürecin Abdullah Öcalan’ın tecrit edilmesi, dış kamuoyuna ilişkin yapacağı değerlendirmeleri ve vereceği mesajların kesintiye uğratılmasıyla başladığını kaydetti. Temel, AKP ve MHP ortaklığının Kürt düşmanlığı ve inkarı üzerine kurulu olduğunu ifade ederek, “Kürt düşmanlığı politikasını da Sayın Öcalan’ı tecride alarak başlattı. O açıdan biz tecridin ne olduğunu anlatmaya çalışırken, ısrarla bütün kötülüklerin, Türkiye’yi esir alan, uçuruma sürükleyen, Kürt halkını yeni yüzyılda inkara uğratmak isteyen siyasetin başlangıç noktasıdır. Tecridin Kürtler açısından kırmızıçizgi olduğu, kaldırılması, yıkılması, yerle bir edilmesi, esasen bütün faşist politikaların yıkılması anlamına geliyor” dedi.
‘ÖZGÜR YAŞAM DÜŞMANLIĞI’
Abdullah Öcalan’ın Ortadoğu’daki rolüne değinen Temel, “Sayın Öcalan halklara bir demokratikleşme, birlikte yaşam perspektifi sunma, adil bir düzen içinde halkların, kimliklerin birlikte yaşaması dışında bir isteği, bir talebi yok. Bunu sürekli ifade ediyor. Değerlendirmelerin gücü o kadar etkili ki Rojava gibi bir ürün, proje ortaya çıktı. Kuzey ve Doğu Suriye Özerk yapısı eğer bugün dünyada bütün devrimcilerin, bütün demokratların, ortak yaşamı savunan, başka yollarla devrimin mümkün olduğuna inanan, demokratik devrime inan bütün insanların kıblegahı ve adresi olmuş ise, bu Sayın Öcalan’ın fikirleri çerçevesinde gerçekleşmiştir. Dolayısıyla düşman oldukları, tecrit ettikleri fikir, işte kardeşçe yaşam, bir halkın özgürlük talebinin ortak yaşam perspektifi çerçevesinde statüye kavuşturulması talebidir” diye belirtti.
‘FAŞİZM YIKILMA AŞAMASINA GELDİ’
AKP’nin 20 yıllık tecrit politikasını irdeleyen Temel, “Her sıkıştığında, zemin kaybettiğinde, Kürt halkına bir şekilde dayanma ihtiyacı duyduğunda, sürekli pragmatist olarak faydacı bir şekilde tecridi esneterek, kimi görüşmeler yaparak, Sayın Öcalan’dan faydalanmaya çalıştı. Bugün de faşizm yıkılma eşiğine gelmişken, bir oyluk canı kalmışken, böylesi girişimlerde bulunabilir” diye konuştu.
AKP’NİN PRAGMATİST ÇIKARLARI
AKP’nin “çözüm” adı altında yürütülen süreçte samimi olmadığını hatırlatan Temel, “Çözüm süreci görüşmeleri sürerken, AKP ‘Çöktürme Planı’ ile meşguldü. Bu çerçevede yine kendi yararına ve kendi pragmatist çıkarlarına göre süreci geliştirmeye çalıştı ama Sayın Öcalan bu olanağı halklar lehine kullanmaya çalıştı. Kadınlar, halklar, Kürtler, toplumun tümü adına bir çözüm çıkarmaya çalıştı, bir şans tanıdı. Çözüm sürecinin adı bu, Sayın Öcalan’ın iktidarın bütün samimiyetsizliğine rağmen bir şans tanıma ve olanaklardan barışı, çözümü, ‘Kürtlere bir yer arıyorum’ şiarını belki yerine getirme çabası çerçevesinde bir sonuç alma girişimiydi. Fakat Erdoğan bunu sabote etti, bozdu. Ne zaman gelişmeler kendi aleyhine döndü, ki 7 Haziran bunun somut sonucuydu, hemen Dolmabahçe Mutabakatı’ndan başlayarak, çöktürme ve saldırı planları hazırdı, reddetti, masayı devirdi” şeklinde konuştu.
İMRALI’DA KAPALI DEVRE GÖRÜŞMELER
İktidarın benzer girişimlerde bulunduğuna dikkat çeken Temel, “Faşizm bu kadar zayıflamışken, şüphesiz benzer girişimlerde bulunabilir. İmralı’da kapalı devre görüşmelerin olması, toplumdan kaçırılan, tecrit edilen, soyutlanan bir adada devlet yetkililerinin gidip gelmesi gayet olabilir bir şey fakat bunların bir anlamı yok. Ne Sayın Öcalan nazarında ne de Kürt siyasi hareketinin, Kürt halkının, Türkiye toplumunun nazarında bu gidişlerin bir anlamı var. Zaten Sayın Öcalan bunu reddetti. Ne olacaksa kamuoyunun önünde açık, şeffaf ve net bir şekilde olacaksa bir kıymeti var. Sayın Öcalan’ın iktidar tarafından güncel seçim politikalarına, güncel pragmatist politikalara alet edilmesi çirkin ve kabul edilemez. Muhalefetin bu dil üzerinden Sayın Öcalan’a dair değerlendirmeleri kabul edilemez” dedi.
‘TECRİDİN NEDENLERİ SORULMALI’
Her şeyden önce tecridin nedenlerinin sorulması gerektiğinin altını çizen Temel, “Önce bu ülkenin yasalarının İmralı’da neden uygulanmadığını soracaklar. İktidar topluma bunun izahatını yapacak. Muhalefet de eğer gerçekten cesur ise, İmralı’da görüşmeler olup olmadığına dair spekülasyonlara girmeksizin ‘Hukuk neden uygulanmıyor?’ diye soracak” ifadelerinde bulundu.
‘KÜRTLER TAHAMMÜL ETMEZ’
Temel, AKP’li isimlerin İmralı ile ilgili spekülatif açıklamalarına dair şunları söyledi: “Bu konu spekülasyonlardan çıkarılmalı. Herkes Sayın Öcalan ile ilgili konuşma yaparken, değerlendirme yaparken son derece dikkatli olmalı. Dilini, üslubunu ne dediğini bilmelidir. Orada soyutlanmış bir ada, tecrit altına alınmış tutsaklar var, esaret altında tutulan ve hiçbir şekilde hukuki hakları kullandırtılmayan güçlü siyasi bir aktör var. Ama hükümetin oluşturduğu bu gri alan üzerinden spekülasyonlar var. Bu kirli bir politika, reddediyoruz. Ne Kürtler buna tahammül eder ne de Kürt siyasi hareketi. Kürt siyasi hareketi bu tür yaklaşımlara gelmez. Sayın Öcalan’ın kendi halkıyla, Kürt siyasi hareketiyle kurduğu diyalektik bağı anlamayanların uydurduğu, saçma sapan ipe gelmez söylentiler ve söylemlerdir. Kim ki tecridi sorgulamadan, hukukun askıya alınmasını sorgulamadan İmralı ile ilgili spekülasyon yaparsa, niyeti kötüdür. Kürt halkının özgürlük talebini de anlamamıştır. Tekrar dikkatleri tecride ve tecritteki korkunç uygulamalara çekmek istiyoruz. İmralı ile ilgili sağda solda yapılan açıklamalar ciddiyetsiz, Kürt sorununu tarihsel, toplumsal, kültürel yönlerini kavramaktan uzak bir anlayışın sonucudur. Halkımız bu kasaba politikacılarının tarihsel sorunların güncel siyasi çıkarlar için kullanmasına ne itibar etmeli ne tahammül etmeli.”
MA / Yüsra Batıhan
Kaynak: Mezopotamya Ajansı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***