İlk sayısı ‘Gazetecilere Karşı İşlenen Suçlarla Mücadele Günü’ olan 2 Kasım 2020’de çıkan Journalist Post dergimizin 6. sayısında; Kamboçya’dan Meksika’ya, Rusya’dan Burundi’ye, Uganda’dan Yemen’e dünyanın 20 ülkesinden gazetecilerin maruz kaldığı şiddet, tehditler ve işkenceler yer aldı. (Ücretsiz inndirmek için TIKLAYINIZ)
Journalist Post’un Türkçe kapağında, Türkiye Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın 2011’de başlayan baskıcı rejimi ve 2016’daki kontrollü darbe girişimi sonrası iktidarın nasıl kontrol edilemez hale geldiği işlendi. Türkiye’deki muhalif gazetecilerin yüzde 95’inin ya cezaevlerine girmek ya da yurt dışına çıkmak zorunda kaldığının altı çizilen dosya haber, sürgünde yaşayan başarılı gazeteci Bülent Ceyhan tarafından kaleme alındı. Kapak dosyasında yurt dışında mesleklerini sürdüren gazetecilerin nasıl tehdit altında yaşadıkları da anlatıldı.
Almanca kapakta ise bir yılı dolduran Rusya savaşıyla birlikte medyanın üzerindeki baskı gündeme getirildi. Rusya’da savaşa ‘savaş’ demek yasak başlığı ile yayınlanan kapak dosyasını ise Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) Rusya, Doğu Avrupa ve Orta Asya basın sorumlusu gazeteci Birger Schütz yazdı. Rusya’da kullanılan yanlış kelimelerin cezasının 15 yıla varan hapis cezasına çarptırılmak olduğunun altını çizen ve yüzlerce gazetecinin sürgüne gönderildiğini kaydeden Schütz, Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısından sonra ülkedeki basın özgürlüğünün büyük ölçüde askıya alındığını da dile getiriyor.
‘Demir kadın’, ‘Devrimin annesi’ ve ‘Arap Baharı’nın kadını’ olarak tanınan Yemenli gazeteci, insan hakları aktivisti ve politikacı Tawakkol Karman ise Journalist Post’un İngilizce kapak dosyasında yer aldı. Genel Yayın Editörü Yüksel Durgut’un, 2011 yılında Yemen’deki demokrasi yanlısı protestoların yanı sıra Arap Baharı’nın da figürlerinden birisi olan Nobel Barış Ödülü sahibi Tawakkol Karman röportajında çok önemli mesajlar var. Arap dünyasında Nobel Barış Ödülü kazanan ilk ve Müslüman dünyasında da ikinci kadın olan Karman ile
Arap Baharı’ndaki rolünden günümüze insan hakları savunuculuğunu konuştuk.
Dünyanın en büyük gazetecilik derneklerinden birisi olan Alman Gazeteciler Cemiyeti’nin (DJV) Başkanı Prof. Dr. Frank Überall, demokrasi için tehlikenin ne olduğunu yazdı. Usta kalem Gülizar Baki, Türkiye’de nasıl itibar suikastına uğradıklarını ve nasıl ‘susturulduklarını’ akıcı bir hikayeyle kaleme aldı.
Gazeteci Barfeen Gül, Taliban sonrası Afganistan’da bir suçlu gibi evin bir köşesine nasıl hapsedildiğini, özgürlüğünü, umutlarıyla birlikte hayallerinin nasıl elinde alındığını dergimizin bu sayısında anlattı. Afganistan savaşında ve birçok çatışma ortamında 20 yıl gazeteci olarak çalışan Martin Gerner ise savaş muhabirliği ve çatışmalarda gazeteci olmak isteyen genç nesillere şu tavsiyelerde bulunuyor: “Kendinizi bir çatışma bölgesine, koşullara, insanlara ve güvenlik durumuna profesyonel olarak hazırlayın.”
İnsan hakları aktivisti Azadeh Dindar, dünyanın en kapalı kutusu olan İran’daki gazeteciliği ve yaşamı anlattı. İran’da en tehlikeli mesleğin gazetecilik olduğunu belirten Dindar, “İran’da gazeteci olmak idam ipini elinde tutmak demektir.” dedi. Belarus Gazeteciler Derneği’nde editör ve proje yöneticisi olarak çalışan gazeteci Volha Khvoin de Belarus’ta totaliterliği ve baskı girdabını konu alan makalesiyle okuyucularla buluşuyor.
Ülkesindeki basın özgürlüğüne yönelik en büyük tehditin López Obrador olduğunu söyleyen Meksikalı usta gazeteci Vania Pigeonutt’un “Meksika’da doğru haber yapmak intihar etmek gibi” adlı yazısı ilgiyle okunacak. Medya özgürlüğü mücadelesinde rehavete yer olmadığını kaydeden Güney Afrikalı gazeteci Ayanda Holo ise ‘gazetecilerin soyunun nasıl tükendiğini’ örnekleri ile anlatıyor.
Laila Müller’e, sessizlerin sesi olmaya çalıştığını anlatan Kongolu Ewing Amadi Salumu röportajı da Journalist Post’un son sayısında. Bazı gazeteciler sürgünde ve kendisinin de bu gruba dahil olduğunu dile getiren Ukraynalı gazeteci Iryna Synelnyk, doğru haberin, savaşta ekmek, su kadar değerli olduğunun altını çiziyor. Brezilyalı gazeteci Lucas Siqueira, Journalist Post dergisi için özel olarak bir haber takibi sırasında gözünü kaybeden fotoğrafçı Alex Silveira ile röportaj gerçekleştirdi.
Burundili gazeteci Bob Rugurika’nın Journalist Post için kaleme aldığı “Sürgünde bir anıt: Masum Muhozi” biyografi yazısı da genç gazetecilerin çok ilgisini çekecek. Uganda Sağlık Gazetecileri Birliği’nin kurucusu Esther Nakkazi de dergimiz için Uganda’da medya özgürlüğünün nasıl kısıtlandığını örnekleri ile yazdı. Kamboçya’da son özgür ses olarak adlandırılan Voice of Democracy’nin hükümet tarafından kapatılmasının ardından insan hakları örgütü LICADHO’nun sosyal yardım direktörü Naly Pilorge de ülkesinde yaşananları belirtti.
Yeni Zelanda’da yaşayan Avusturyalı gazeteci Doris Neubauer, Alman gazeteci Martin Heller ve Polonyalı gazeteci Yasir Yılmaz ise Z kuşağını yakından ilgilendiren online gazeteciliği ve TikTok gibi sosyal platformların haberciliğe etkilerini yazdılar.
Afganistan, İran, Almanya, Uganda, Burundi, Kampoçya, Yeni Zelanda, Belarus, Rusya, Ukrayna, Brezilya, Orta Asya, Meksika, Güney Afrika, Kongo, Polonya, Kosova ve Türkiye’den 23 gazeteci ve insan hakları savunucuların katkı sağladığı Journalist Post, 3 Mayıs “Dünya Basın Özgürlüğü Günü’nde okuyucuyla buluşuyor.
Dünya üzerinde gazetecilere karşı işlenen suçlara karşı Journalist Post dergimizin yeni sayısında gazetecilerin baskılara rağmen nasıl direndiklerini okuyacaksınız. Üç dilde yayınlanan Journalist Post’un 6. sayısında dünyanın pek çok ülkesinden gazeteciler medya özgürlüğü ve yaşadıkları sorunlar hakkında yazılar kaleme aldı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***