İSTANBUL – Seçimlere dair konuşan yazar Ayşe Düzkan, Cumhuriyet tarihinin en sağcı ve faşist bileşiminin oluştuğunu ve kadınların siyasetin odağında olacağını vurgulayarak, özeleştiri ile yenilenme fırsatının kaçırılmaması gerektiğini söyledi.
Cumhurbaşkanlığı 2’nci tur seçimleri için Kurdistan ve Türkiye’de sabah saat 08.00’de başlayan oy verme işlemi saat 17.00 itibariyle sona erdi. Kesin olmayan seçim sonuçlarıyla beraber Cumhur İttifakı adayı Recep Tayyip Erdoğan’ın seçimi önde götürdü.
Erdoğan’ın yeniden kazanmasının Türkiye’deki mevcut tabloyu nasıl etkileyeceğine dair değerlendirmelerde bulunan Yazar Ayşe Düzkan, seçimin sonuçlarının kendilerini solda tanımlayan bütün parti ve örgütler için bir özeleştiri, değerlendirme ve yenilenme mecburiyetini gerektirdiğini belirterek, “Her mecburiyet aynı zamanda bir fırsattır” –dedi.
MUHALEFET ELEŞTİRİSİ
Yüksek seçim Kurulu (YSK )kesin sonuçları açıklanmamış olsa Erdoğan’ın önde olduğunu belirten Düzkan, “Bundan farklı bir sonuç beklemiyordum. Daha vahimi, Meclis’te, belki de cumhuriyet tarihinin en sağcı, en faşizan bileşiminin oluşmuş olmasıdır. Yetkileri ve işlevi çok sınırlı olan Meclis’in bu bileşimi en Cumhurbaşkanlığı seçimi kadar vahim. Bu bileşimde, CHP’nin bir parti olarak seçim stratejisinin büyük katkısı olduğunu düşünüyorum. Demokrasiye en fazla ihtiyacı olan Kürt halkının, sosyalistlerin, feministlerin, hatta anarşistlerin oyunu elde bir gören bu strateji, seçmeni bile bulunmayan sağcıların muhalefet listelerinden Meclis’e girmesine sebep oldu” şeklinde konuştu.
YEŞİL SOL PARTİ SİYASETİ
Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi (Yeşil Sol Parti)’nin seçim sonuçlarını etkilediğini aktaran Düzkan, “İlk turda aday çıkartmaması gibi bence hata olan hamlelerinin etkisini de anmak gerek. Kılıçdaroğlu’nun, özellikle yoksullukla ilgili sonuçları olacak gerçek vaatlerle yol almaya çalışmasını olumlu buluyorum. Ancak iktidar bloğuna oy veren seçmenin, kamunun kaynaklarıyla ekonomik olarak rahatlatılıyor olması, onların bu vaatleri dikkate almadığını, kendilerine verilen desteği kaybetmekten çekindiklerini düşünüyorum. Bunlar tabii ilk gözlemler” diye konuştu.
‘KADINLAR SİYASETİN ODAĞINDA OLACAK’
Seçim sonuçlarının kadın mücadelesine nasıl yansıyacağına da dikkat çeken Düzkan, “Özellikle, kadın düşmanlığını açıkça dile getiren Hüdapar’ın Meclis’teki varlığı, siyasetle ilgilenmeyen birçok kadını da endişeye sevk ediyor. Bu endişeyi, bir politik hareketin içinde biçimlendirmek gerekiyor. Daha geniş tabloda, kadınların durumuna daha fazla cevap olabilen, şeytanlaştırılan LGBTİ+’ların politik hareketiyle ilkeli bir beraberlik kurabilen kadın kurtuluş hareketi, bundan sonra da muhalefetin önemli bir bileşeni olacak diye düşünüyorum. Çünkü genel anlamda cinsiyetle ilintili meseleler siyasetin odağında olacak” ifadelerine yer verdi.
‘YENİ BİR MÜCADELE HATTI GEREKİYOR’
İktidar elindeki araçlarla ülkenin ideolojik iklimini belirlediğini kaydeden Düzkan, “Devlet ve hükümet politikaları bir yana, toplum da gün be gün kadın düşmanı ve LGBTİ+ düşmanı bir hal alıyor. Bunu da değiştirecek bir mücadele hattına ihtiyacımız var. Dezenformasyona karşı ideolojik mücadele araçları, özgürlükçülüğün gerekçelendirilmesi, eşitsizliği ortadan kaldıracak adımların tahayyülü ve hayata geçirilmesi gerekiyor” diye belirtti.
‘BU DİLE PRİM VERİLDİKÇE SAĞCILIK YÜKSELİYOR’
Türkiye’de milliyetçiliğin seçim öncesi bir yönetme halini aldığını aktaran Düzkan, “Yönetme araçlarından biri, özellikle seçimlerde yükseltiliyor. Yoksulluğa, yoksunluğa, geleceksizliğe mahkum edilen emekçi kitleler, üstün bir milletin, üstün bir ümmetin mensubu oldukları fikriyle teselli ediliyor. Bu dile prim verildikçe sağcılık güçleniyor. Maalesef bunun gerçekleştiğine tanık olduk. Son olarak, bu seçimin sonuçları kendilerini solda tanımlayan bütün parti ve örgütler için bir özeleştiri, değerlendirme ve yenilenme mecburiyetini gerektiriyor ve her mecburiyet aynı zamanda bir fırsattır. Fırsatı kaçırmayacağımızı umuyorum” dedi.
Kaynak: Mezopotamya Ajansı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***