VOA Türkçe 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü yaklaşırken Türkiye’de basın özgürlüğünün durumunu bu alanda faaliyet gösteren uluslararası kuruluşların temsilcileriyle konuştu. Türkiye’de basın özgürlüğünün seçim öncesi daha da önem kazandığını belirten temsilciler seçimden sonra bu alanda nitelikli reform beklentilerini dile getirdi.
Merkezi New York’ta bulunan Gazetecileri Koruma Komitesi (CPJ) Türkiye Temsilcisi Özgür Öğret ve merkezi Almanya’da bulunan Avrupa Basın ve Medya Özgürlüğü Merkezi (ECPMF) Medya Özgürlüğü Acil Müdahale Koordinatörü Gürkan Özturan, Türkiye’deki medya özgürlüğünü VOA Türkçe’ye değerlendirdi.
Türkiye’de medya özgürlüğünün seyrinin çok kötü olduğunu belirten Özturan, “Son yıllarda gazetecilere yönelik baskılar, şiddet uygulamaları, hukuki engeller, mevzuatlardaki değişiklikler, çıkarılan kanunların orantısız uygulamaları, gazetecileri ve bağımsız medyayı olabildiğine büyük bir şiddet sarmalına ve hukuksuzluk ortamına sürükledi. Bu hukuksuzluklar yaşanırken aynı zamanda karşı karşıya kaldığımız büyük bir cezasızlık furyası ortaya çıktı” ifadelerini kullandı.
CPJ Türkiye temsilcisi Özgür Öğret Türkiye’deki basın özgürlüğüne ilişkin durumun, “Türkiye büyüklüğündeki ve öneminde bir ülkeye yakışmayacak kadar kötü durumda” olduğunu söyledi.
Türkiye’de basın özgürlüğünün çeşitli formlarda ihlal edildiğine dikkat çeken Öğret, “Çok sayıda kurumun internet yasağı talep etme yetkisinin olmasından tutun, sokakta muhabirlere güvenlik güçlerinin müdahalesine kadar her alanda basın özgürlüğüne farklı, değişik müdahaleler görebiliyorsunuz” dedi.
Avrupa Basın ve Medya Özgürlüğü Merkezi (ECPMF) Medya Özgürlüğü Acil Müdahale Koordinatörü Gürkan Özturan, medya kuruluşlarına yönelik baskıcı uygulamaların yeni olmadığını vurgularken, son bir yıl içinde yeni çıkarılan yasalar ve Radyo Televizyon Üst Kurulu’nun (RTÜK) kestiği cezalarla durumun daha da kötüleştiğini söyledi.
Özturan, “Geçtiğimiz yılki Dünya Basın Özgürlüğü gününden bu yana, özellikle Basın İlan Kurumu’nun bağımsız medyaya yönelik reklam kısıtlama uygulamaları, RTÜK’ün eleştirel medyaya kesmiş olduğu cezalar, Dezenformasyon Kanunu’nun çıkarılması ve bunun birçok yasada değişikliğe yol açarak gazeteciler üzerinde yeni bir baskı ortamı oluşturması, eylemlerde haber takibi esnasında gazetecilerin şiddete maruz bırakılması ve hatta çok şiddetli müdahalelerde gazetecilerin yaralanması gibi vakalarla karşılaştık” ifadeleriyle durumu özetledi.
Medya Özgürlüğü Acil Müdahale ekibi olarak geçen yıl boyunca Türkiye’de 192 medya özgürlüğü ihlalini kayda geçtiklerini söyleyen Özturan bu ihlallerden en az 393 gazeteci, kurum veya medya çalışanının etkilendiğini belirtti. Özturan’a göre bu ihlallerin 32’si ağır şiddetli saldırılar.
Türkiye’de basın özgürlüğü sorunlarında Terörle Mücadele Kanunu’nu özellikle işaret eden Öğret, “Terörle Mücadele Kanunu’nun amacı dışında gazetecileri bastırmak, sindirmek, hapsetmek ve susturmak için kullanılıyor olması, Türkiye’nin en önemli ve en temel basın özgürlüğü problemlerinden biri diyebiliriz” diye konuştu.
“Medyanın bu kadar büyük yüzdeyle iktidarın arkasında olduğu bir seçim yaşanmadı”
Türkiye’de çok yakın bir geçmişte kendi içinde problemli olsa da çok sesli bir medya olduğunu söyleyen Öğret, “Bu çok sesli medya aşama aşama farklı şekillerde gerek hükümet yanlısı iş insanları tarafından satın alınarak, gerek darbe girişimi sonrasında kanun hükmünde kararnamelerle gerekse mahkeme kararıyla kapatılarak birer birer eksildi” dedi.
Halen Türkiye’de hükümet güdümünde haber yapmayan medya kuruluşlarının olduğunu ve bunların çok kıymetli olduklarını belirten Öğret, Türkiye tarihinde tek parti döneminden bu yana medyanın bu kadar büyük bir yüzdeyle iktidarın arkasında olduğu bir seçimin yaşanmamış olduğunu vurguladı.
Öğret Türkiye’de basın özgürlüğünün her zaman önemli olduğunu; ancak ülkenin seçim sonrası en az beş yılının nasıl yaşanacağına karar verileceği için bu konunun 14 Mayıs seçimler öncesinde daha çok önem kazandığını söyledi.
Türkiye’de iktidar dışı seslerin sosyal medya ve internet sayesinde kendilerini duyurabildiklerini vurgulayan Öğret, “Bu seçim sonrasında, internet ve internet üzerinden servis sağlayan şirketlere dair yeni yürürlüğe giren kanunsal hükümlülüklerin yetkisiyle bu imkanların da kaybedilebileceğini ya da zayıflayabileceğini görüyoruz. Bu seçimler her bakımdan Türkiye için çok önemli” dedi.
“Medya özgürlüğü alanında nitelikli reform”
Avrupa Basın ve Medya Özgürlüğü Merkezi (ECPMF) Medya Özgürlüğü Acil Müdahale Koordinatörü Gürkan Özturan, 14 Mayıs seçimleri sonrasında medya özgürlüğü alanında çalışan hak savunucularının beklentilerini VOA Türkçe’ye anlattı.
Medya özgürlüğü alanında nitelikli reform görmek istediklerini belirten Özturan, “Toplumun haber alma ve ifade hürriyeti ile ilgili kanunlarda bu reformları gerçekleştirecek bir iktidarın aynı zamanda dezenformasyon yasasını derhal kaldırması, bağımsız medyaya yönelik sistematik baskının son bulması ve yargının tamamen bağımsız bir biçimde kararlar vererek özellikle de Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin kararlarını uygulaması ve medyaya yönelik ihlallerin artık bir nihayete ermesi” sözleriyle beklentilerini sıraladı.