ANKARA – Türkiye’deki siyasi dengelerin son bir haftadaki değişimine dikkat çeken siyaset bilimci Eren Aksoyoğlu, bazı konularda AKP ve CHP’nin pozisyonlarının 1 hafta içinde tersine döndüğünü söyledi.
14 Mayıs’ta gerçekleştirilen Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ikinci tura kalması ile birlikte, siyasetten ekonomiye pek çok alanda belirsizlik sürüyor. AKP’nin siyasi sahneye ilk çıktığı 2002 yılında aldığı oy oranı yüzde 34,43’ken, bu oran 2007’de yüzde 46,58’e ardından 2011 yılında yapılan genel seçimlerde yüzde 49,83’e yükseldi. 2015 yılında, Kürt sorununa yönelik barışçıl çözüm yollarının terk edilmesi ve izlenen çözümsüzlük siyaseti ile birlikte AKP oy kaybetmeye başladı. 2015 yılında yapılan seçimlerde AKP’nin oy oranı geçmiş yıla göre yüzde 7,98 azalarak yüzde 40,87’ye indi. 2018 yılında ise bu oran yüzde 42,56 oldu. Bu oran 2023 yılında ise oy oranı yüzde 35,61 oldu. AKP, kaydettiği bu düşüşle, siyaset sahnesine çıktığı 2002’li yıllara geri döndü.
AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın oy oranları da yıllar içinde düştü. 2018 yılında yüzde 52,54 oranında oya sahip olan Erdoğan, 2023 seçimlerinde yüzde 49,52 oy aldı.
‘ERDOĞAN İKTİDARI UZUN SÜREDİR GERİLİYOR’
Siyaset bilimci Eren Aksoyoğlu, 14 Mayıs’ta yapılan Cumhurbaşkanlığı ve 28’inci Dönem Parlamento Seçimlerine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Erdoğan iktidarının uzun süredir gerilediğini dile getiren Aksoyoğlu, şunları kaydetti: “Bu gerilemenin muhteviyatına bakmak gerekiyor. Erdoğan’ın 21 yıl içerisinde yanlış yaptığını düşündüğü, buna ikna olduğu üç tane konu başlığı var mıdır, emin değilim. Çünkü düzeni değiştirmek için oldukça çetrefilli bir yol yürümüş oldu. Örneğin Türkiye’nin kuruluş değerleriyle kavga etmek, ulusal eğitim düzenini değiştirmek veya başkanlık sistemini getirmek gibi çok kritik hamleleri yapmasaydı, büyük ihtimalle sandıkta yıkılması mümkün olmayan bir liderlik inşa edebilirdi. Ancak bütün bunlara rağmen kendi projesinden hiçbir zaman tereddüt etmedi. Dolayısıyla Türkiye hızla geriledi. Bu anlamlarda bakıldığında iktidar projesinin gerilediğini söylemek pek mümkün değil. Ancak belki buna MHP’nin zaviyesinden bakmakta fayda var. Milletvekili seçim sonuçlarına baktığımızda MHP’nin beklediği tekkeden çorbayı içtiğini söyleyebiliriz. İki buçuk toplumlu mahallemizin bir toplumunun ayrılığı giderek artarken, ülkücülerin kritik bir aşamada olduğu görülüyor. Ancak orada da kent-kasaba ve seküler-mütedeyyin milliyetçilik geçişkenliklerinin hangi saiklere bağlı olacağını gözlemlemek gerekiyor. Çok partili ve iki mahalleye yayılmış ülkücülerin birleşmiş hali iki dönem sonrasına damga vurabilir. Bu büyük ihtimalle Erdoğan’dan sonra adım adım oluşacak bir süreç olur.”
‘ÖZDAĞ VE OĞAN MEVCUT DÜZENİ KORUYACAK’
Değişim dinamiğini bastıran Türk siyasi kültürü ve bunun üzerinden 21 yıldır sürdürülen düzenin seçimin esas kazananı olduğunu söyleyen Aksoyoğlu, “Bu iktidar ikinci turda yıkılsa bile tahakküm ettiği siyasi pratikler kısa sürede yıkılmayacak. Baş döndüren her gelişme, Erdoğan kaybetse bile siyasi kültürümüzün ortasına yerleştiğini düşünüyorum. İktidarla farkları olmakla birlikte Ümit Özdağ-Sinan Oğan hattında belirginleşen siyasi tempo AKP’nin orayı hızla yakalamasını getirebilir. Zira Özdağ-Oğan hattının esas meselesinin hem kamuoyu önünde ‘kazandıracak’ hem de perde arkasında mevcut düzenin pratiklerini önemli ölçüde koruyacak bir yerde durduklarını anlıyoruz. Hatta bir ölçüde iktidar tarafından 21 yıldır sürdürülen pratiklerin devamının talep edileceği açıkça görünüyor” ifadelerine yer verdi.
SİYASETİN SAĞA DOĞRU KAYAN ATMOSFERİ
Türkiye’nin sadece 1 hafta gibi kısa bir sürede siyasi dengesini kaybettiğini ifade eden Aksoyoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu düzenin sağa gittiğinin ve CHP’nin altındaki kadroların hızla savrulacağı yeni pratikleri de getirebilir. Erdoğan’ı yenmenin hayati bir konu olduğunu belirtmekle birlikte bunun başka argümanlarla yapılıp yapılamayacağı konusunda tereddütler taşıyorum. Türkiye uzunca bir süre AKP’nin ulusal temelli, CHP’nin özgürlükçü argümanları taşıdığı bir dönem yaşamıştı. 1 hafta içinde bu pozisyonların bazı konularda tersine döndüğünü görebiliriz. Kemal Kılıçdaroğlu’nun riske ettiği bu pozisyon değişikliğini mülteci karşıtlığı içine sınırlamak gibi bir çabası da var. Kulislere düşen bilgilere göre Sinan Oğan’a Göç Bakanlığı teklif edildiği, daha doğrusu bu konuda bir zemin yoklandığı belirtiliyor. Ancak ben cebinde yüzde 5 taşıyan bir politikacının bununla yetinebileceğini pek sanmıyorum. Dolayısıyla Özdağ-Oğan birlikteliğinin ‘hazır fırsatını bulmuşken’ sosyal demokrat partinin siyasi pozisyonunun çok geriletecek tavizler koparabileceğini düşünüyorum. Akşener bunu masaya tekrar otururken yapmıştı. Özdağ-Oğan’ın bunu yapmalarının önünde hiçbir engel bulunmuyor. Bu da bizi siyasetin sağa doğru kaydığı yeni bir atmosfere ister istemez götürüyor işte.”
MA / Yüsra Batıhan
Kaynak: Mezopotamya Ajansı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***