Associated Press haber ajansının 14 Mayıs’ta yapılacak Cumhurbaşkanı ve 28. Dönem Milletvekili seçimleriyle ilgili haberine göre, siyasi kariyerinin başında yıkıcı 1999 depremi ve ekonomik darboğazın iktidara yükselttiği Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliği, 20 yıl sonra benzer şartlar nedeniyle risk altında.
Daha önce üç kez başbakanlık yapan kutuplaştırıcı ve popülist Erdoğan, 14 Mayıs seçimlerinde üçüncü kez cumhurbaşkanı seçilirse iktidarını üçüncü on yıla taşımış olacak. Erdoğan, şu anda Türkiye’nin en uzun süre görev başında kalmış lideri.
Erdoğan’ın 2001’de kurduğu AK Parti, ekonomik kriz sırasında ve İzmit depreminin sonrasında iktidara gelmişti. O dönemde AK Parti hükümetin 1999 depremlerinin yol açtığı felaket sonrasında iyi yönetim sergileyememesinin yarattığı kamuoyu öfkesini kendi lehine kullandı.
2003’te başbakan olan Erdoğan da o tarihten bu yana ülkenin iktidarını elinden bırakmadı.
“Erdoğan’ın orta sınıf muhafazakar seçmenler arasında cazibesi uzun soluklu”
Uzmanlar, Şubat’taki depremlere verilen yetersiz yanıt nedeniyle Erdoğan’a duyulan öfkeye rağmen Erdoğan’ın azımsanmaması gerektiği uyarısı yapıyor; Türkiye’deki eski laik ve Batı eğilimli elitler tarafından uzun yıllardır dışlandıklarını hisseden orta sınıf muhafazakar seçmenler arasındaki cazibesinin uzun soluklu olduğuna dikkat çekiyor.
Erdoğan’ın Batı’yla zıtlaşan tutumu, milliyetçi politikaları ve ülke içinde İslamcı profili öne çıkarması, birçok muhafazakar seçmenin desteğini kazandı.
İktidarının ilk on yılında çok sayıda insanı yoksulluktan kurtardığını, ekonomik büyüme patlaması yaptığını söyleyen bu seçmenler, geçmiş başarılarının Erdoğan’ın gelecekte de durumu iyileştirebilme becerisinin kanıtı olduğunu savunuyor.
Associated Press’e konuşan 38 yaşındaki İstanbullu esnaf Sabit Çelik, “Türkiye’de ekonomik kriz var, bunu inkar edemeyiz. Evet, bu ekonomik krizin bize etkisi büyük oldu. Ama yine de Erdoğan’dan başkasının bunu düzelteceğini düşünmüyorum. Kurtuluşumuz yine iktidar partisi sayesinde olacak” dedi.
Erdoğan’ı destekleyen bir başka İstanbullu seçmen, Mustafa Ağaoğlu da, “İğne bile üretemez halde bir ülkeyken geçen gün gökyüzünde insansız hava aracı uçtu. Şimdi savaş uçaklarımız, uçak gemilerimiz, yollarımız, köprülerimiz, şehir hastanelerimiz var” dedi.
Wall Street Journal: “Seçimlerin sonucunu depremzedeler belirleyebilir”
6 Şubat’ta meydana gelen depremlerin Türkiye’nin son yüzyılda karşılaştığı en ağır felaket olduğunu kaydeden Wall Street Journal gazetesi, son yılların en olağandışı seçimleri olarak nitelediği 14 Mayıs seçiminde depremlerin etkisinin önemli rol oynayacağını belirtti.
Habere göre bazı kentlerin tamamen boşalmasına neden olan ,milyonlarca insanın deprem bölgesinden kaçıp konteynerlere, çadırlara, otellere ve akrabalarının yanına sığınmasına yol açan depremler sonrasında yüzbinlerce seçmen, oy kullanmak için memleketlerine geri dönecek.
Gazete, sonucun çok az farkla belirleneceğini öngördüğü seçimlerde kitlesel travma yaşayan seçmenlerin kullanacağı oyların belirleyici rol oynayabileceğini kaydediyor.
Hükümetin muhalefet partilerinin depremzedeler için uzak noktalarda seçim sandıkları kurulması çağrılarını geri çevirdiğini yazan Wall Street Journal, Yüksek Seçim Kurulu’na göre deprem bölgesinde yaşayan 9 milyon seçmenin sadece 133 bininin seçmen kayıtlarını başka bölgelere aldırdığını hatırlatıyor.
Habere göre Türkiye’deki kayıtlı seçmenlerin yaklaşık yüzde 14’ü deprem bölgesinde yaşıyordu. Çok sayıda insanın başka illere taşındığı Hatay’da 1 milyondan fazla seçmen yaşıyor ve bu seçmenlerin ağırlıklı çoğunluğu, Erdoğan’ın rakiplerini destekliyordu.
Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer’in görüşlerine yer veren gazete, Seçer’in “Çok sayıda depremzede oy kullanamayacak çünkü ya yaşadıkları bölgelere geri dönme imkanına sahip değiller ya da yıkılmış memleketlerine geri dönmek için psikolojik olarak buna hazır değiller” şeklindeki sözlerini aktarıyor.
Depremlerin hükümetin kilit sistemlerinde çöküşe neden olduğunu, sivillerin elleriyle ve küreklerle enkaz altında arama yaptığını, yardım ve kurtarma ekiplerinin bölgeye geç müdahale etmesinin depremzedelerde derin bir terk edilmişlik hissi uyandırdığını yazan gazete, Yeşil Sol Parti’den Mersin Milletvekili adayı Perihan Koca’yla konuşmuş.
Koca, “Depremlerden sonra Türk toplumunda yeni bir doku ortaya çıktı. Karanlık bir taraf var. Siyasi ve sosyal enkaz var. Egemen hissiyat, öfke ve insanların devlete olan güveninin kaybolması” dedi.
Deprem felaketlerinden sonra kamuoyu yoklamalarında Erdoğan’a verilen destekte bir miktar düşüş gözlense de Millet İttifakı Kemal Kılıçdaroğlu’yla Erdoğan arasındaki yarışın son haftalarda başa baş gittiğini kaydeden Wall Street Journal, Antakyalı yüzme öğretmeni 38 yaşındaki CHP seçmeni Gökben Çevikol’un görüşlerini aktarıyor.
Şu anda Mersin’de bir yurtta başka depremzedelerle beraber yaşayan Çevikol, seçim günü Kemal Kılıçdaroğlu’na oy atmak için memleketi Antakya’ya gideceğini söylüyor.
Aynı yurtta yaşayan bir başka CHP seçmeni de Samandağlı bir kadın da memleketinde oy kullanacağını aktarıyor.
Mersin’de bir depoda yaşayan Elbistanlı 43 yaşındaki Fadime Maden de muhalefeti destekliyor, ancak Maden, oy kullanmak için Elbistan’a gitmek istemesine rağmen otobüs ya da tren biletini karşılamaya yetecek ekonomik gücü olmadığını söylüyor.
Washington Post: “Seçmenler Erdoğan’da uzaklaşmaya hazır mı?”
Washington Post gazetesi, Türkiye’de 14 Mayıs’ta yapılacak seçimlerin tüm dünyada yakından izlendiğini, sonuçların Türkiye’nin Avrupa’yla, Ortadoğu’yla ve Amerika’yla bağlarıyla Suriye ve Ukrayna’daki çatışmalar üzerinde etkili olacağını yazıyor.
Wall Street Journal gibi Washington Post da seçmenlerle yapılan söyleşileri aktarıyor. Özgürlüklerin ve demokrasinin kısıtlanmasından, mülteci akınından, yüksek enflasyondan ve kadına yönelik şiddet eylemlerinin artmasından şikayet eden seçmenler Erdoğan’ın mağlup olması gerektiğini söylüyor.
Daha önceki seçimlerde Erdoğan’ı destekleyen ancak bu seçimlerde Muharrem İnce’yi tercih edeceğini söyleyen 44 yaşındaki Duygu Çelik, sekiz ay öncesine kadar ev kadını olduğunu, ancak yüksek enflasyon nedeniyle ek gelir elde etmek için temizlikçi olarak çalışmaya başladığını söylüyor.
Oğlunun yurtdışında bir değişim programına katılmaya hak kazandığını, ancak ekonomik güçlerinin yetersizliği nedeniyle yurtdışına gidemeyeceğini söyleyen Çelik, en büyük pişmanlığının, 2017 referandumunda parlamenter sistemin değiştirilmesi yönünde oy kullanması olduğunu kaydediyor ve “Tek kişi koca ülkeyi yönetmemeli” diyor.
68 yaşındaki Hatice Özaydın ise pahalılıktan şikayet ediyor; ancak ekonomik darboğazın ve yüksek enflasyonun nedenini bilmediğini söylüyor.
Muhalefetin PKK’yla bağlantılı olduğunu iddia eden Özaydın, “Ekonomi kötü olsa da bir kez daha Erdoğan’a oy vereceğim” diyor.
28 yaşındaki Nuri Bora Demir ise sadece son birkaç yılda yaşam standartlarındaki olumsuz değişimi düşündüğünü, kendisi gibilerinin tatil planları yaparken şimdi hiçbir şey alacak ekonomik gücü kalmadığını söylüyor.
Kendi yaş grubundakilerin fırsatlardan yoksun olduğunu aktaran Demir, seçimlerinse ekonomiyi düzeltmeye yetmeyebileceği görüşünde. Genç seçmen, “Kendi yaş grubuma baktığımda bizim için bir aday görmüyorum. Hepsi yaşlı” diyor.
39 yaşında dört kız çocuğu babası bir seçmense ekonomik durumdan doları Erdoğan’ı eleştirse de krizin en kötü günlerinin geçtiği konusunda umutlu ve “Son kez de olsa Erdoğan’ın bir kere daha kazanmasını istiyorum, en azından ülkenin istikrarını geri getirmek için” şeklinde konuşuyor.