İSTANBUL – Yeşil Sol Parti’nin Süryani adayı Edip Arslan, partisinin renkli listesine dikkat çekerek, halklara, “Yeşil Sol’da birleşip herkesin eşit olduğu yeni bir yaşam inşa edebiliriz” dedi.
Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi’nin (Yeşil Sol Parti) seçim çalışmaları devam diyor. Toplumda tüm ötekileştirilenlerin sesi olan Yeşil Sol Parti’nin aday listesinde Süryani, Ermeni ve Alevi gibi birçok farklı kesimin temsiliyeti bulunuyor. Bu farklı kimliklerden biri de İstanbul 3’üncü bölge Milletvekili adayı Edip Arslan. Süryani olan Arslan, 1965 yılında Mêrdîn’in Mîdyad (Midyat) ilçesine bağlı Aynvert (Gülgöze) köyünde dünyaya geldi.
Ermeni ve Süryanilerin katledildiği 1915 Sayfo olaylarından sonra da Süryanilere dönük baskıların bitmediğini belirten Arslan, Nesturi İsyanı’ndan sonra 86 bin Süryani’nin topraklarından kovulduğunu dile getirdi. Arslan, “Ardından İstanbul’da 6-7 Eylül olayları oldu. Aynısını Midyat’ta da yapmak istediler. Oradaki Kürt aşiret lideri, bunu kabul etmediği için bir kontrgerilla tarafından trafik kazasında katledildi. Midyat’ın o zaman yüzde 95’i Süryani idi. 1964-65-67’lerde, 74’te Kıbrıs olayları oldu. Bu süreçlerde de baskılar devam etti” diye belirtti.
YARAYA MERHEM SÜRÜLMELİ
Tüm bu olanlara karşı hiçbir zaman mücadeleden vazgeçmediklerinin altını çizen Arslan, bu mücadelenin duyurulması gerektiğini vurguladı. “Burada bir yara var. Bu yaraya merhem sürmeden iyileşmez” diyen Arslan, “70 yaşındaki insanlara tahammül edemediler. Bu tabi devletin suçu olduğu kadar yerel güçlerin de suçu. Çünkü ortaklaşa yaptılar. Artık bunları aşmamız lazım” dedi.
KÜRT HAREKETİ OLMASAYDI…
Aynı baskıların bütün coğrafyada yaşandığına dikkati çeken Arslan, Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Halklar ve İnançlar Meclisi’ne girdikten sonra Çerkez’in, Laz’ın, Gürcü’nün ve Pomak’ın da derdini öğrendiğini söyledi. Arslan, “Onlar belki bizim kadar kötü yaşamadılar. Ama onları asimile ettiler. Diyorlar ki, ‘50-60 sene önce halkımızın yüzde 90’ı anadilinde konuşabiliyordu. Şimdi yüzde 10’lara kaldık. Böyle devam ederse yakında anadilimizi kaybedeceğiz.’ Kürt hareketi olmasaydı Kürtlerin de, Pomak’lardan farkı olmazdı” ifadelerini kullandı.
‘BU COĞRAFYANIN İNSANLARIYIZ’
12 Eylül’den sonra farklı insanlarla tanışmaya başladığını ve ondan sonra bazı şeylerin farkına vardığını belirten Arslan, şöyle dedi: “Kürt hareketi de güzel mesajlar vermeye başladı. Ondan sonra siyasileşti. Mesela Leyla Zana’ların ilk Meclis’ten atılmaları insanın içine dokunuyordu. Senin verdiğin oyu yok sayıyorlar. ‘Demek ki, bu insanlarda bu eziyeti çekiyor’ diyordum. Haliyle irtibat kurduk ve Demokrasi Bloku’nun kuruluşundan beri varım. En son vekillik için müracaat ettim. Parti öyle uygun gördü. 3’üncü bölgede halkımız çoktur. Bahçelievler’de oturuyorum. Bağcılar, Güngören, Esenyurt, Küçükçekmece, Avcılar ve Silivri’deki oy potansiyeli ortadadır. Yeter ki halkımız kendi kimliğine sahip çıksın. Bu coğrafyanın insanlarıyız.”
Türkiye ve Kurdistan’daki farklı kimliklerin yeni yeni bilinmeye başlandığını belirten Arslan, “Onlar, ‘Fillah’ derlerdi. ‘Hayır ben fillah değilim’ diyorum. Fillah Arapça’dan gelen ‘Uşağım, kölem’ demektir. Kabul etmiyorum, ben Süryani’yim. Hiç unutmuyorum; bir sene 23 Aralık’ta Müslüman’ların bayramını kutladık. 25 Aralık’ta Noelimizi kutladık. Bir gün sonra Êzidîlerin köyüne gidip şeker toplayarak, onların bayramını kutladık. Çok güzel 3 bayramı arka arkaya kutladık” diye belirtti.
SAYFO KATLİAMI TANINMALI
Devamında Süryanilerin taleplerine değinen Arslan, “Süryanilerin talebi gayet açık. Köyümüze rahat bir şekilde dönebilmek. Bazı kişiler 40 senedir yurt dışında. Çoğu kaçarak gitti. Vatandaşlıktan atıldı. Hemen bir an önce vatandaşlığa alınmalarını, bürokraside zorlanmamalarını ve bu insanlara baskı yapılmamasını talep ediyoruz. Sayfo Katliamı’nı Avrupa Parlamentosu kabul etmiş etmemiş beni hiç ilgilendirmiyor. Çünkü olay burada oldu. Önemli olan yarın bana tekrar yapılmayacağının garantisinin verilmesi, özeleştirisi yapılması. Hrant Dink ne diyordu: ‘Her Ermeni aile bir belgedir.’ Her Süryani aile bir belgedir. Başımıza neler geldiğini az çok biliyoruz. Onun için önemli olan Sayfo’nun burada kabul edilmesi” dedi.
EKONOMİK KRİZ
Derinleşen ekonomik krize de değinen Arslan, “40 senedir pasajlarda çalışıyorum. Gerçekten büyük bir ekonomik krizle karşı karşıyayız. Bu bir realite. Eğer bunlar devam ederse inan ki, bugünleri de arayabiliriz. Yılbaşında et aldık 150 TL’ydi. Şu anda 350 TL. Arada 4 ay geçmedi. Bu kadar da olmaz. Gerçekten de insanımızın durumu berbat. Asgari ücret 8 bin 500TL, açlık sınırı 9 bin 500 TL. Gerçekten büyük bir yıkımla karşı karşıyayız. Onun için 14 Mayıs seçimleri çok önemli” ifadelerini kullandı.
HALKLARA ÇAĞRI
Her kimliğin kendi rengiyle Meclis’te var olması gerektiğini belirten Arslan, son olarak şunları ifade etti: “Bugün bir sürü Kürt vekil var sistemde. Ama Kürt kimliğiyle değil, sistemin partileriyle. Parlamentoya 150 vekille girersek gerçekten de güzel bir parlamento olur. Farklılıklarımızla yeni bir yaşam inşa edebiliriz. Yeşil Sol Parti başta Kürtler olmak üzere Ermenilerin, Süryanilerin Alevilerin, Pomakların, Çerkezlerin, Arnavutların partisidir. Hepimiz Yeşil Sol’da tekrar birleşip, bu zihniyeti yıkarak yeni bir yaşamı inşa edeceğiz.”
MA / Rukiye Adıgüzel
Kaynak: Mezopotamya Ajansı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***