Berrak GÜNGÖR
– Suriye’de 2011 yılında patlak veren iç savaş, Şam’ın ve dünyanın geleceğini değiştirdi. Savaşın patlak vermesinden bir yıl sonra 2012’de Arap Birliği üyeliği askıya alınan Şam yönetimi, diplomasi arenasında tecrit edildi. Aradan geçen 11 yılda Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ın tarih sayfalarına yazılacağı hatta sonunun Libya’nın devrik lideri Muammer Kaddafi gibi olacağı beklense de, Ortadoğu’da kadranının tam tersini gösterdiğine tanık oluyoruz.
ABD’nin bölgede kaybolan etkisi, onun yerini doldurmaya başlayan Çin, Rusya’nın yeni hamleleri derken Ankara-Şam normalleşmesinin konuşulduğu bu günlerde gündeme, Suudi Arabistan’ın değişen İran ve Suriye tavrı ile Yemen uzlaşısı geldi. Çatışmaların coğrafyası Ortadoğu’da atmosfer barışa doğru yol alırken Suriye için de dengeler yeniden kuruluyor.
Annesi Enise Mahluf’un dahi “Sonu Kaddafi gibi olacak” dediği Esad geçtiğimiz yıl ABD merkezli Newsweek’e “He’s back” (O geri döndü) başlığıyla kapak olmuştu. Aradan geçen yıllarda ilişkileri normalleşme yoluna soktuğu 10’a yakın ülkeyle yeniden Arap Birliği sandalyelerine dönmeyi bekleyen bir Şam yönetimi görüyoruz. Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) üyeleri de, Suudi Arabistan’ın Cidde kentinde geçtiğimiz hafta Suriye konulu toplantıda bir araya geldi.
Şam’ın Arap Birliği’ne dönüşünün ele alındığı toplantının çıktılarının yanı sıra Türkiye’deki seçim sürecinin yansımalarını, Suriyeli gazeteci Sarkis Kassargian ile konuştuk.
ŞAM’DA KILIÇDAROĞLU BEKLENTİSİ
Şam yönetiminin seçimlere giden Türkiye’de yönetimsel bir değişiklik beklediğini ifade eden Kassargian’a göre Esad, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın istediği “normalleşme” fotoğrafını vermeyi bu sebeple bekletiyor. Kassargian, İran ve Rusya baskısına rağmen normalleşme sürecini ağırdan alan Şam’da, Kılıçdaroğlu’nun yönetime gelmesinin beklendiğini de ifade etti. Suriyeli gazeteci diplomatik adımların bu sebeple topyekûn atılmadığını da ekledi:
“Kılıçdaroğlu daha inanılır bir karakter olarak görülüyor. Kılıçdaroğlu’nu yakından bildiklerinden değil ama Erdoğan’ı, çok iyi bildikleri için. Hiç güven yok Erdoğan’a. Cumhurbaşkanı Esad da bunu daha önce dile getirdi; ‘Hiç güvenmiyorum’ dedi. ‘Elini de sıkmak istemiyorum ama halkımın çıkarları öyle gerektiriyorsa yapacağım’ dedi. Türkiye’de muhalefetin gelmesiyle yeni bir dönem, yeni bir kişi olacak ve biraz daha kurumsal bir siyaset yürütülme inancı aşılanacak. Bir de her ne kadar Millet İttifakı Batı eksenli olsa da Doğu’dan yüzünü çevirmeyecek. Çevirmez de. Millet İttifakı’nın AKP eleştirisi de Türkiye’nin diplomatik yalnızlığıydı. Bu sebeple kendisi, o hataya düşmeyecektir.”
‘ŞAM SEÇİM ÖNCESİ SDG’YE OPERASYON BEKLİYOR’
Kassargian, Türkiye’nin Suriye Demokratik Güçleri’ne yönelik askeri tırmanışını ve Ankara’nın El Nusra’yı görmezden geldiği yönünde Suriye medyasında yer alan haberleri de değerlendirerek, “Genel olarak seçimlerde askeri operasyon konuşulmuştur. Bu Arap medyasında da Batı medyasında da öyle. Operasyon olasılığı beklenen bir şey” dedi.
Suriyeli gazeteci sözlerine şöyle devam etti: “Seçim ya da iç siyaseti yönlendirmeye yönelik, çok somut bir şekilde destekçilerini arkasına alma hedefiyle askeri operasyon gelebilir. Bu operasyonun zamanlamasını tahmin edebiliyoruz. Seçimlerden önce olabilir. Ancak çapını ve yerini tahmin edemeyiz. Söz konusu operasyonlar Ankara’nın ya da Erdoğan’ın kararıyla olmuyor. Koordineli bir şekilde Rusya, İran ve Amerika’nın da etkisi var. Bu etkilerden dolayı, Suriye medyasında bahsedilen olası operasyonun çapını tahmin etmek zor. Şam’dan görünen o ki Moskova ve Tahran’ın bu konuda ciddi kaygıları ve vetosu var. Mutlaka olacak diyemesem de, bir operasyon beklentisi var.”
‘ARAP BİRLİĞİ’NE BU YILKİ DAVET PROTOKOL SEVİYESİNDE KALABİLİR’
Kassargian, Cidde’deki KİK toplantısı sonrasında, gelecek ay Suudi Arabistan’da toplanacak olan Arap Birliği’nde Şam’ı görüp göremeyeceğimize dair analizlerini de aktardı. Suriyeli gazeteci, Körfez ülkelerinin büyük bir kısmının, yani altı ülkeden dördünün Suriye’nin birliğe geri dönmesini istediğini, bununla birlikte yine de veto eden ülkelerin “talebinin de karşılıksız kalmamış” gibi görünmesi adına, Şam’a bu yıl için “protokol gereği” davet gönderilebileceğinin altını çizdi.
Esad’a göre önemli olanın “Arap Birliği’ne dönmekten çok ikili ilişkileri düzene sokmak olduğunu” ifade eden Kassargian şunları söyledi: “KİK toplantısında net bir çıktının elde edilmemesinden dolayı 19 Mayıs’ta Suudi Arabistan’da gerçekleşecek olan Arap Birliği toplantısında Şam’ın sandalyelerinin dolu olacağını düşünmüyorum. Suriye’ye protokol icabı bir davet gönderilebilir ancak Şam da buna büyük ihtimalle ‘evet’ demez diye düşünüyorum. Böylelikle, hem Suudi Arabistan’ın hem de Katar’ın isteği olurken hem de protokol olsa da bir davet iletilmiş olacak.”
‘ARAP BİRLİĞİ’NDE UZLAŞI YETERLİ, KATAR İSTESE DE İSTEMESE DE…’
Arap Birliği’nin işlev bakımından NATO gibi olmadığını söyleyen Suriyeli gazeteci, onay mekanizmasının oybirliği değil uzlaşma metoduyla çalıştığını vurguluyor ve Katar istese de istemese de, Suriye’nin kısa zamanda dönebileceğini ifade ediyor.
Şam’ın KİK’ten büyük bir şey beklemediğini ve toplantı çıktılarının da Esad yönetimini bu bağlamda yanıltmadığını söyleyen Kassargian, “Şam, Suriye’nin Arap Birliği’ne dönüşü temalı bu toplantıdan büyük bir şey beklemiyordu; çıkmadı da. Çünkü bu konudaki fikir ayrılığı devam ediyor. Bu sebeple Suriye’nin Arap Birliği’ne dönüşü bana sorarsanız bayramdan sonraki Sisi ve Esad görüşmesine bağlı. Ama şunu kesin olarak söyleyebiliriz ki, Suriye’nin dönüşü konusundaki en büyük veto Katar’dan. Katar’ın veto gerekçesi, ‘Suriye’yi biz ihraç ettik. Ve ihraç sebeplerimiz hala geçerli’ demesi” diyor ve Katar’ın Körfez’de “en fazla Türkiye diliyle konuşan” ülke olduğunu da ekliyor.
‘ANKARA’NIN MEVCUT ATMOSFERE UYMAKTAN BAŞKA ŞANSI YOK’
Kassargian, 2008’DEN itibaren KİK’in “stratejik diyalog ortağı” olarak konumlanan Ankara’ya ise Şam konulu toplantı için herhangi bir fikir danışılmadığını ifade ederek, bölgedeki normalleşme gündeminde Ankara’nın artık mevcut atmosfere uymak dışında elinden pek de bir şey gelmediğinin altını çiziyor.
‘SURİYE GÜÇLENECEK’
Suriye’nin Arap Birliği’ne dönmesinin Esad’ın hanesine artı olarak yazılacak taraflarını sorduğumuz Kassargian, “Suriye Arap Birliği’ne dönerse tabii ki daha da güçlenmiş olacak. Rusya ve İran’ın bir de Arap ülkelerinin çoğunluğunun yanında olduğu bir Suriye’yi düşünün. Bunlardan biri dahi yanında yokken Suriye ile başa çıkılmadıysa bundan sonra başa çıkmak daha da zor olacak” dedi.
ABD’den Türkiye sınırında IŞİD baskını: Şafak vaktinde helikopterler indi
Suriye basınından iddia: Türkiye, El Nusra’nın genişlemesine göz yumuyor
Pentagon: Süleymaniye’deki saldırı ABD güçlerine 100 metre mesafede oldu
Suriye ve Tunus 11 yıl aradan sonra diplomatik ilişkilere geri dönüyor
Çavuşoğlu: Suriye ile dışişleri bakanları toplantısı mayısta yapılabilir
Kaynak:
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***