Ali Bilge
İktidar ortakları; depremi, öncesi ve sonrası ile konuşmaktan imtina ediyorlar. Depremi ve sonuçlarını ‘dinsel söylemle’ silmeye çalışıyorlar. Çok ciddi bir merkezi kampanya yürütüldüğü, güvenlik bürokrasisi, diyanet işleri başkanlığı ve bazı devlet organlarının, depremi akıllardan silmek için gayret sarf ettiği anlaşılıyor. İktidar medyasıyla ortaklaşa bir şekilde, hem depremin, hem de ekonomik gidişatın, seçmen üzerindeki etkisi kaldırılmaya, siyasi illüzyon tekniği uygulanmaya çalışılıyor.
Depremin yarattığı gerçeklikle birlikte, iktidarı kaybetme korkusunun da Beştepe’yi sarmış olduğu anlaşılıyor. Anlaşılan bu korku, ağır kokularda yayıyor. Korku ve koku eş zamanlı gelişiyor.
Ağır kokuların etrafı sardığı ortamda, Cumhurbaşkanlığı için hazırlanan, içinde oda kokusu, mum, kolonya ve parfümlerin yer aldığı özel setlerin satıldığını öğrendik. ‘Cumhurbaşkanlığı kokusu’ adıyla, Beştepe yerleşkesinde kullanılan koku setleri.
Birgün gazetesinde AKP Kadın Kolları Yöneticisi Elif Başgöze’nin, Cumhurbaşkanlığına özel parfüm seti satmış olduğu haberleşti. Şişelerin üzerinde Cumhurbaşkanlığı forsu ve Erdoğan’ın imzası da yer alıyor. Şirketin ayrıca Halkbank, PTT, Üsküdar Belediyesi, TBMM gibi kurumlara da özel setler hazırlanıp sattığı da, haberin içinde yer alıyor. Kan kokusu ve korkusu yaşayan Kızılay da, müşteriler içinde bulunuyor.
Özel parfüm ve koku setlerinin alınmasının bir ‘sebebi hikmeti’ olmalı! Ağır kokular sarmış bu kurumları, tüm bu parfüm setleri ağır kokuyu bertaraf etmek için olmalı! Bunun mümkün olacağını sanmıyorum, otokrasinin ağır kokusu sinmiş ülkeye bir kere.
GIDA GÜVENLİĞİ TEHKİLEDE
Otokrasinin ağır kokuları ve korkula ortalığa yayılırken, Türkiye’de yoksulluk ve açlık da hızla artıyor. Yıllar boyu Türkiye kendisini doyuran ülkeydi. “Hiç bulamazsan peynir ekmek ye, helva ekmek ye “ denirdi. AKP‘nin son yıllarında kendi zenginini yaratma ve abat etme politikalarıyla orta sınıf yoksulluğa , yoksullar açlığa geçti. 4 yıl öncesine kadar, 17 milyon kişi, yoksulluk sınırında yaşıyordu. Büyük bir olasılıkla, bu insanlar, bugün açlık sınırında bulunuyor.
Gerçek yoksulluk ve açlık rakamlarından mahrumuz. Otokratik iktidar veri ve bilgiyi gizliyor. Zaten hukuk devletinin olmadığı yerde, veri ve bilgi güvenliği de yoktur. Gerçek yoksulluk ve açlık yaşayan nüfusumuzu bilemiyoruz, tahmin ediyoruz. Deprem nedeniyle hem bölgede, hem de ülke genelinde yoksullaşmayı, açlığı yeniden incelememiz gerekiyor.
Uygulanan yanlış politikalar sonucu deprem öncesinde uçurumun eşiğinde olan Türkiye tarımı, 6 Şubat depremlerinden sonra uçurumdan yuvarlanmaya başladı. BM- FAO ; küresel gıda fiyatlarının, 12 aydır düştüğünü açıkladı. Dünyada son 1 yıldır tarımsal arz oldukça iyi, ithalat talebi düşük . Arz bolluğuna ve fiyatların düşmesine en büyük katkı, Karadeniz Tahıl Koridorunun açık olmasından geliyor.
Dünya Bankası’nın ‘gıda güvenliği’ raporuna göre Türkiye, dünyada gıda fiyatları düşerken, gıda fiyatları artan en yüksek 5.ülke oldu, 1.ülke Lübnan. Memlekette hiçbir şeyin güvenliği kalmadığı gibi ‘gıda güvenliği’ de kalmamış durumda. Deprem güvenliği, hukuk güvenliği , mal ve can güvenliği, temel hak ve özgürlükler güvenliği kalmadı, yok olan güvenlikleri saymakla bitmez, ürpertici ama gerçek , temel hiçbir alanda güvenliğin kalmadığı bir ülkede yaşıyoruz.
Konfüçyus “iktidarın saygı görmüyorsa, başka bir iktidar yoldadır” diyor. Yeni bir kervan yola düzülmektedir. Yeni bir oluşum, ama çok farklı kabulleri olan unsurlardan meydana gelen bir oluşum yola çıkmış durumda. Umarım değişimi ve güvenliği sağlarız. Ancak, öncelikle “hukuk, sıfır açlık ve beslenme” güvenliği.
Ali Bilge: İktisatçı -Gazeteci
Kaynak: Artı Gerçek
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***