14 Mayıs seçimlerine 18 gün kaldı. İngiliz The Economist dergisi, seçime yönelik analiz yayınladı. Söz konusu analizde Tayyip Erdoğan’ın seçimi kazanacağının değerlendirildiği belirtildi. Bu durumda enflasyonun yüksek seyretmeye devam edeceği, Türkiye’nin yatırımcılar için cazibesinin sınırlı kalacağı ve Avrupa ve ABD’den uzaklaşacağı kaydedildi. Aynı analizde Erdoğan’ın kaybetme riskinin yüksek olduğu ifade edildi.
The Economist’te yer alan analizden bazı bölümler şöyle:
Türkiye 14 Mayıs’ta cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimlerini gerçekleştirecek. Bu seçimler, ülkenin giderek otoriterleşen yoluna devam edip etmeyeceğini ya da rotasını önemli ölçüde değiştirip değiştirmeyeceğini belirleyecek.
Şu anda görevdeki Recep Tayyip Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığı seçimlerini az bir farkla ya da sonuca itiraz ederek kazanmasını bekliyoruz. Ancak, Adalet ve Kalkınma Partisi’nin (AKP) parlamentodaki çoğunluğunu kaybedeceğini tahmin ediyoruz.
Beklediğimiz gibi Sayın Erdoğan iktidarda kalmayı başarırsa, enflasyon yüksek kalmaya devam edecek ve ülkenin yatırımcılar için cazibesi sınırlı kalacaktır. Ülke Avrupa ve ABD’den uzaklaşmaya devam edecektir.
YENİLGİYE UĞRAMA RİSKİ YÜKSEK
Ancak ana muhalefetin lideri Kemal Kılıçdaroğlu, kamuoyu yoklamalarında önde gidiyor ve Erdoğan’ın yirmi yılı aşkın iktidarının ardından yenilgiye uğrama riski yüksek.
Muhalefetin kazanması Türkiye için büyük değişiklikler anlamına gelecektir. Muhalefet partileri Erdoğan’ın otokratik cumhurbaşkanlığı hükümet sistemini değiştirecek, ekonomik ortodoksluğa geri dönecek ve Türkiye’nin NATO gibi Batılı kurumlarla bağlarını yeniden inşa etmeye çalışacaktır. Ancak, seçimlerde başarılı olsalar bile, Türkiye için yeni vizyonlarını uygulamak kolay olmayacaktır.
Ekonominin vahim durumu ve Şubat depremlerinin yarattığı hasar, Erdoğan’ın yeniden seçilme ihtimalini zayıflattı. Erdoğan yönetimi, 2021 sonundan bu yana düşük faiz oranlarına odaklanan alışılmışın dışında bir ekonomi politikası izleyerek, liranın ABD doları ve avro karşısında değer kaybetmesine izin vererek ekonomiyi canlandırmayı, ihracatı daha rekabetçi hale getirmeyi ve iç tüketimi desteklemeyi umuyor.
YENİ EKONOMİ MODELİ TÜRK LİRASINI ÇÖKERTTİ
Türkiye’nin bağımsız olmayan merkez bankası, yükselen enflasyona rağmen ana politika faizini defalarca düşürerek Türk lirasının 2021’in sonlarında ve 2022’nin başlarında çökmesine neden oldu. Bunun sonucunda cari açık büyüdü; yıllık enflasyon %40’ın üzerinde seyrediyor ve ekonomik büyüme hızı sürdürülemez hale geldi. Önümüzdeki cumhurbaşkanlığı seçimi, Türkiye ekonomisinin önümüzdeki birkaç yıl boyunca kaderini belirleyecek.
Sayın Erdoğan’ın karşısında ideolojik olarak farklı olsa da birleşik bir muhalefet koalisyonu (Millet İttifakı) var. Bu grup 2019 yerel seçimlerinde Erdoğan’ın AKP’li belediye başkan adaylarını başkent Ankara, İstanbul ve Türkiye’nin diğer şehirlerinde yenilgiye uğrattığı başarılı işbirliğini tekrarlamayı umuyor.
KEMAL KILIÇDAROĞLU ÖNDE GÖRÜNÜYOR
Çoğunluğu Kürt olan Halkların Demokratik Partisi (HDP) muhalefet ittifakının bir üyesi değil. Ancak son cumhurbaşkanlığı seçimlerinde %8’den fazla oy aldı ve şu anda %10 civarında bir oy oranına sahip. HDP, cumhurbaşkanı adayı çıkarmayarak muhalefetin ortak adayı Sayın Kılıçdaroğlu’nu dolaylı olarak destekliyor. Ekonominin zor durumda olduğu bir dönemde, cumhurbaşkanlığı seçimi için yapılan kamuoyu yoklamaları Sayın Kılıçdaroğlu’nu birkaç puan farkla önde gösteriyor.
Seçim sıkı bir mücadeleye sahne olacak. Sayın Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığı seçimini kazanarak ya da sonuca itiraz ederek 20 yıllık iktidarını uzatmasını bekliyoruz. Yüzde
Kararsız seçmenlerin oranı hala yüksek (%13’ün üzerinde) ve Sayın Erdoğan iktidar avantajından, kişisel konumundan, çekirdek muhafazakar desteğinden, kamu kaynakları ve kamu kurumları üzerindeki kapsamlı kontrolünden ve medya ile seçim yetkilileri üzerindeki etkisinden faydalanacak.
Erdoğan ayrıca desteğini arttırmak için “seçim ekonomisi” taktiklerine başvuruyor; maaş ve emekli maaşlarında büyük artışlardan düşük faizli kredilere ve emeklilik yaşının düşürülmesine kadar bir dizi avantajın yanı sıra devlete ödenmemiş vergi, ceza ve diğer borçların kapsamlı bir şekilde yeniden yapılandırılacağını duyuruyor.
Seçim sonuçlarının Türkiye’nin siyasi görünümü üzerinde büyük etkileri olacaktır. Erdoğan’ın iktidarının devamı, parlamento çoğunluğu olmasa bile, gücü elinde tutmaya devam edecektir. Cumhur İttifakı’nı desteklemeleri için muhafazakar partilerden milletvekillerini yanına çekecektir. Ayrıca Türkiye’nin parlamenter sistemi 2018’de icracı bir başkanlık sistemiyle değiştirildiğinden, Sayın Erdoğan’ın kabine kurmak için parlamentonun onayına ihtiyacı olmayacak veya politika yapımında yasama organının güçlü denetimiyle karşılaşmayacaktır.
BAŞKANLIK SİSTEMİ LAĞVEDİLECEK
Buna karşılık, muhalefetin zafer kazanması halinde, Erdoğan’ın otokratik başkanlık sistemi lağvedilecek ve parlamentonun yasama ve bütçe yetkileri iade edilecektir. Başbakanlık makamı yeniden ihdas edilecek, hükümet ve bakanları parlamentoya karşı sorumlu olacak ve böylece iktidar üzerindeki denge ve denetleme mekanizmaları güçlendirilecektir. Muhalefet koalisyonu temel hak ve özgürlükleri, hukukun üstünlüğünü ve yargı bağımsızlığını desteklemeyi planlamakta ve yolsuzlukla mücadele planlarını vurgulamaktadır.
(…)
Ekonomi cephesinde, Sayın Erdoğan’ın iktidarda kalmayı başarması halinde, ortodoks ekonomi politikalarına geri dönüş pek olası olmayacak ve ülkenin yatırımcılar için cazibesi sınırlı kalacaktır.
Buna karşılık, yeni bir yönetim altında ülkenin yatırımcılar için cazibesi büyük ölçüde artacaktır (tartışmalı olsa da, düşük bir temelden). Muhalefet bağımsızlığı yeniden tesis etmek istiyor.
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***