DİYARBAKIR – Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yürüttüğü soruşturma kapsamında 21 ildeki operasyonlarda gözaltına alınan 128 kişi gruplar halinde savcılığa ve mahkemeye çıkarılmaya başlandı. İlk tutuklama kararı 4 gazeteci hakkında verildi.
Gözaltına alınanların getirildiği Diyarbakır Emniyeti’ndeki sorgu işlemleri bugün tamamlandı. Şüphelilerden aralarında 4 gazetecinin de bulunduğu 17 kişi savcılığı sevk edildi. Savcıya ifade veren 4 gazeteci tutuklama istemiyle mahkemeye sevk edildi.
Sulh Ceza Hakimliği’ne sevk edilen Mezopotamya Ajansı Editörü Abdurrahman Gök, Jinnews Muhabiri Beritan Canözer ile gazeteciler Mehmet Şah Oruç ve Remzi Akkaya “kuvvetli suç şüphesi” iddiasıyla tutuklandı.
Savcılık sorgusu tamamlandıktan sonra mahkemeye çıkarılan 8 kişinin daha tutuklanmasıyla tutuklu sayısı 19’a yükseldi. Şimdiye kadar 18 kişi ise serbest bırakıldı.
Gazeteci örgütlerinden tepki
Gazetecilerin tutuklanmasına gazeteci örgütleri tepki gösterdi. Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü (RSF) Türkiye temsilcisi ve Bianet medya özgürlüğü raportörü Erol Önderoğlu VOA Türkçe ’ye yaptığı açıklamada, operasyonun muhalefeti zora sokmak için yapıldığını savundu.
Önderoğlu, “Soruşturma ve operasyonun hem Kürt medyasını tasfiye etme hem de seçim öncesi muhalefet partilerini zora sokma gayesiyle yürütüldüğü açık ve bu durum artık kimseyi de şaşırtmıyor. Bu tutuklamalarla, öyle görünüyor ki, darbe girişimi sürecinde olduğu gibi dünyada en çok gazeteci tutuklayan ülkeler olarak yine nam salarız” diye konuştu.
Tutuklama kararını VOA Türkçe’ye değerlendiren Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği (MLSA) Eş Direktörü Veysel Ok ise operasyonun hem ifade özgürlüğü hem de seçim güvenliği açısından risk yarattığını söyledi.
Veysel Ok, “Sandık başında avukatlar görev yapacaklar. Gazeteciler oradaki olası hukuksuzlukları, yolsuzlukları, gaspları kamuoyuna bildiren insanlardır. Bu nedenle ciddi bir risk var” dedi.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun operasyonla ilgili video paylaşmasını da eleştiren Ok, “Operasyonun psikolojik, siyasi, toplumsal korku yaratma amacı taşıdığını gösteriyor. Hukuki olan bir operasyonda ülkenin İçişleri Bakanı bu şekilde video yayınlayamaz. Burada gazeteciliği, avukatlığı, hak savunuculuğunu terörle özdeşleştiren bir mantık söz konusu. Seçim arifesinde olması seçim endeksli olduğunu gösteriyor” şeklinde konuştu.
Soruşturmanın Ümit Akbıyık isimli tanığın ifadeleriyle başladığı öğrenildi. Şüpheli avukatlarından Gulan Çağın Kaleli, sadece tanık beyanının suçlama için yeterli olamayacağını savundu.
Tutuklanan Gök ve Canözer kim?
2017 yılında Diyarbakır’da nevruz kutlamalarının yapıldığı alana girmek isteyen Kemal Kurkut polisin açtığı ateşte hayatını kaybetmiş, Valilik Kurkut’un “Üzerimde bomba var” diyerek kaçtığı için canlı bomba sanılarak vurulduğunu duyurmuştu.
Ancak olayın ardından Diyarbakır’da bulunan Dihaber Ajansı’nın foto-muhabiri Abdurrahman Gök’ün çektiği fotoğraflar ortaya çıktı. Fotoğraflarda, Kurkut’a ateş edildiği anlar görülüyordu. Bu olaydan sonra Gök hakkında daha önce, “örgüt propagandası yapmak” iddiasıyla üç dava açıldı.
Beritan Canözer ise 16 Aralık 2015’te bir gösteriyi takip ettiği sırada ‘heyecanlı göründüğü için’ makul şüpheyle gözaltına alındı ve daha sonra sosyal medya hesaplarında yaptığı paylaşımlar ve tuttuğu haber notları gerekçe gösterilerek tutuklandı.
Canözer yaklaşık 100 gün sonra tahliye edildi. Canözer hakkında takip eden yıllarda ‘’terör örgütü üyesi olmak” ve “terör propagandası yapmak” iddialarıyla çok sayıda dava açıldı.
Barolardan tepki
Operasyonda gözaltına alınanlar arasında 25 avukat da bulunuyor. 10 avukat savcılığa çıkarılırken, 15’i hala gözaltında.
Operasyonun ardından Diyarbakır’a gelen Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Erinç Sağkan ve baro başkanları adliye önünde toplandı. Burada bir basın açıklaması yapan baro başkanları operasyon sırasındaki uygulamalara tepki gösterdi.
Diyarbakır Baro Başkanı Nahit Eren, operasyonun kaygı uyandırdığını söyledi. Kamuoyunun adil ve demokratik bir seçim süreci istediğini hatırlatan Eren, “Gözaltındaki meslektaşlarımıza hukuksuz uygulamalar olduğu bilgisi paylaşıldı. Türkiye seçim sürecinde. Kamuoyunda bu operasyon ciddi kaygılar uyandırdı” diye konuştu.
TBB Başkanı Erinç Sağkan ise soruşturma aşamasında hukuksuzluklar olduğunu savundu. “Keyfi uygulamaların Türkiye’ye tazminat cezası olarak döneceği” uyarısı yapan Sağkan, “Kısıtlama kararı ya da avukata erişimin engellenmesi gibi kararlar Ceza Muhakemesi Kanunu uyarınca alınabilecek kararlardır. Ancak bu kararların Ceza Muhakemeleri Kanunu’nda düzenlenmesi bunların sınırsız ve keyfi şekilde uygulanabileceği anlamını taşımaz” dedi.
Bu tedbirlere neden başvurulduğunun hukuken gösterilmesi gerektiğini belirten Sağkan, “Bu aşamadan sonra burada yapılan hukuksuzluğun telafi edemezsiniz. Bu yargılamalar hak ihlalleriyle tazminat dosyaları olarak geri döner” ifadelerini kullandı.
STK’lardan “Demokratik ve adil seçim süreci” çağrısı
Diyarbakır’da bulunan 100’e yakın sivil toplum kuruluşu ortak bir açıklama yaparak, operasyonun seçime kısa süre kala yapılmasının seçim güvenliği açısında endişe yarattığına dikkat çekti.
Açıklamada, her kesimin seçim kampanyaları döneminde insan haklarına ve temel özgürlüklere saygılı olması gerektiğine dikkat çekildi.
Seçim sürecinin güvenilirliğini ve kamuoyunun sürece duyduğu güveni artırmak için, adaylar dahil olmak üzere, devlet görevlilerinin makamlarını seçimle ilgili avantaj sağlamak amacıyla kullanmamaları gerektiği ifade edildi.
Açıklamada, “Demokratik ve adil seçimler için sorumluları görevlerini yapmaya davet ediyor ve hepimizin ayrımcılığa uğramadan, seçme ve seçilme hakkını daha etkin ve daha eşit kullanabileceği demokratik seçimler için gerekli önlemlerin alınması gerektiğini bir kez daha vurguluyoruz” denildi.