MEREŞ – Bazarcix’taki çadır kentlerde barınan depremzedeler, zorlu kış şartlarını atlattıklarını ancak yaz mevsiminin daha da zor geçeceğini belirterek, konteyner talep etti.
Mereş Bazarcix’ta kurulan çadır kentlerde yaşayan depremzedeler, kurulan tuvaletlerin uzaklığından, hijyen problemleri ve kötü hava koşullarından kaynaklı yaşadıkları mağduriyetler yaşıyor. Konteynır talepleri karşılanmayan depremzedeler, artması beklenen hava sıcaklıklarından kaynaklı bulaşıcı hastalıklara yakalanmaktan korkuyor.
‘DEVLETTEN GELEN YARDIMLAR YETERSİZ’
Fatih ve Cengiz Topel mahallelerinde kurulan çadır kentlerde kalan depremzedelerden biri olan Mustafa Horoz, tüm varlıklarını evlerine harcadıklarını ve evleri yıkılınca çaresiz kaldıklarını aktardı. Depremden 3-4 gün sonra kendilerine çadır verildiğini belirten Horoz, “İlk 2-3 gün bizim yurtsever insanlarımız el uzattı. Doğunun duyarlı insanı geldi. Dışarıdaki yurtsever insanlarımız desteğini hiç kesmedi. 3’üncü günden sonra devlet sahaya indi, çadırlar kurdu. Fakat devletin yardımını çok geç gördük. Hatta şu an gelen yardımlar da çok yetersiz” diye konuştu.
‘DEVLET HALKA KARIŞMASAYDI…’
Halkların Demokratik Partisi (HDP) öncülüğünde Bazarcix’a bağlı Hasankoca Köyü’nde depremzedelerin ihtiyaçlarını karşılamak için kurulan kriz koordinasyonuna atanan kayyımı hatırlatan Horoz, “Koordinasyonda HDP sorumluları, yetkilileri vardı. O yönden devlet bunu çekemedi. Çekemeyince de kayyım atadı. Devlet koordinasyona kayyım atayınca 2’nci bir mağduriyet yaşandı. Bizi baş başa bıraksaydı, Hasankoca’ya gelen malzemeler tüm Pazarcık’a yetiyordu. Orada yardımlar daha koordineli yürütülüyordu. Bizim gönüllü insanlarımız engelleniyordu. O konuda devlet keşke biz halka karışmasaydı. Biz birbirimize yetiyorduk. O konuda mağduruz ve mağduriyetimiz hala devam ediyor” ifadelerini kullandı.
KONTEYNER TALEBİ
Depremin 56’ncı gününe rağmen hala banyo, tuvalet ve su sıkıntısı çektiklerini söyleyen Horoz, “Yemek konusunda da sıkıntı var. Halk kendi kaderine terk edilmiş gibi. Durum kötü yani. Gerçekten deprem anında insanlar çok mağdur oldu. Artık bunun sonu nereye gider, bilmiyorum” diye konuştu. Devletin bulundukları Aşağı Bazarcix’a değil de yukarı Bazarcix’a konteyner kent yaptığını ve aşağıdakileri de yukarıya yönlendirdiğini aktaran Horoz, konteyner kentlerinde yetersiz olduğunu belirterek, “Hasankocalar ile Memişkahya köyleri arasındaki alanda devletin henüz konteyner konusunda her hangi bir çalışması yok. Bu da büyük bir mağduriyet. Aşağı Bazarcix için de konteynır kent talep ediyoruz. Çünkü biz bu bölgede yaşıyoruz ve iş alanımız bu bölgede” diye belirtti.
KONTEYNER VERİLMEDİ
Kendilerine konteyner verilmediğini belirten Remziye Zorba ise, kaymakamlığa giderek konteyner talebinde bulunduğunu fakat kendisine, “Adresiniz bir olduğu için kaynanana çıkar, sana çıkmaz” denildiğini aktardı. Horoz, “Zor günler yaşadık. Tuvalet sorunları oluyor. Tuvaletler biraz uzak. Şartlar gerçekten çok zor. Konteynıra geçersek güzel olur. Konteyner küçük. Nasıl kaynanamla bir oturayım? Bu yaşantı çok zor. Dayanılacak gibi değil. Bundan sonra da yaz gelecek. Uyuz bulaşır, hastalıklar ortaya çıkar. Çadırda nasıl dayanacağız bilmiyorum” ifadelerini kullandı.
YAZ ZOR OLACAK
Yardımların önceki kadar gelmediğini ve yavaş yavaş kesildiğini belirten Zorba, kışın kötü hava koşullarını bir şekilde atlattıklarını, fakat yaz mevsiminin kendileri için çok zor olacağını söyledi. “Herkes gidecek, konteynırı olmayan ne yapacak? Tekrar hayata terk edilmiş mi olacak?” diye soran Zorba, “Ben konteynır talep ediyorum. Çok zor, yaşayan bilir. Nasıl olacak bilmiyorum? 60 gündür psikolojim bozuk, kendime gelemedim” şeklinde konuştu.
‘DEVLET BENİ BİLMİYOR MU?’
Mustafa Kasarca ise, kendilerine bir hafta sonra verilen çadırda soğuk havadan kaynaklı çok zorlandıklarını ifade ederek, “Susuz, aç ve odunsuz kaldık. Çok ızdırap çektik. Bugün 54 gündür çadırlarda kalıyoruz ve hala çok zorluk yaşıyoruz. Mağduriyetimiz çok. Türkiye’ye çok para geldi ama bize veren yok. Benim evimin 4-5 sütünü kırılmış. Eğer devlet evi yıkmazsa tamir edeceğiz. En azından 500 bin TL para gider. Ben bu parayı nereden getireyim?” diye sordu. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın depremzedelere vereceğinden söz ettiği 10 bin TL’yi kendisinin alamadığını belirten Kasarca, 2 defa Kaymakamlığa gittiğini ve “Neden herkese çıktı, bana çıkmadı?” diye sorduğunu fakat bir sonuç alamadığını aktardı. Kasarca, “Ben devletten ne talep edeceğim? Benim kütüğüm belli Pazarcık’ta. Devlet beni bilmiyor mu? Nüfusta yok mu ismimiz? Birkaç gün sonra bizim kağıtlarımız gelecek, oy kullanacağız. Onu biliyorlar da bunu bilmiyorlar mı?” diyerek tepki gösterdi.
‘HİÇ YARDIM ALMADIK’
Depremin ilk 6 günü eşiyle birlikte karın altında kaldıklarını ve kimsenin yardıma gelmediğini belirten Hatice Balçin ise, şunları kaydetti: “6 gün boyunca karla, yağmurun altındaydık. Ne devlet ne AFAD ne yardım. Hiç kimse gelmedi yanımıza. Hiç bir şeyimiz yok. Hiç yardım almadık. Bizim eve sağlam, kolonlarında ‘Bir şey yok’ diyorlar. Ama duvarlar harap olmuş. Eşyalarımız duruyor. Çıkaracak paramız yok. 5-10 kişi geliyorlar, 20 bin TL alıyorlar. Biz nereden getirelim? Ben konteyner talep ediyorum. Eşim hasta, ben hastayım. Belimde, omuzlarımda platin var.”
MA / Rukiye Adıgüzel
Kaynak: Mezopotamya Ajansı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***