İZMİR – Depremin yıkım yarattığı şehirlerde çocukların birçok tehlikeyle baş başa bırakıldığını kaydeden TÖP Çocuk Hakları Meclisi, “Devletin koruma yükümlülüğü olan çocuklar nasıl oluyor da başka kurumlara verilebiliyor” diye sordu.
Toplumsal Özgürlük Partisi (TÖP) Çocuk Hakları Meclisi, Mereş merkezli depremler sonrasında kaybolan çocuklara ilişkin İzmir’in Karşıyaka Çarşı girişinde basın açıklaması yaptı. “Çocukların takipçisiyiz” pankartı açılan açıklamada “Tarikat yurtlarına kaç depremzede çocuk verdiniz”, “Kayıp çocuklara ne oldu” ve “Depremde de çocuk hakları” dövizleri taşındı. Açıklamada sık sık “Tarikatı değil çocukları koruyun”, “Depremde kaybolan çocukları bulun” ve “Çocukları yalnız bırakmayacağız” sloganları atıldı.
Açıklamayı yapan TÖP Çocuk Hakları Meclisi üyesi Sedanur Uğur, depremden etkilenen illerde on binlerce çocuğun hayatını kaybettiğini on binlercesinin ise yaralandığını hatırlattı. Uğur, “Yüzlerce çocuk hakkında yakınları arama ilanı vermiş durumda. Binlerce çocuğun kimliği belirsiz şekilde defnedildiği tahmin ediliyor. En az 20 çocuğun tarikat yurtlarına verildiğini bizzat bakanlık teyit etti! Yüz binlerce çocuk başka şehirlere yerleşti. Yüzbinlerce çocuk derme çatma çadırlarda, temiz su ve elektrikten temel gıdaya pek çok şeyin olmadığı yerlerde. Çocuklar arkadaşlarını, ailelerini, öğretmenlerini, yakınlarını kaybettiler” dedi.
ÇOCUKLAR İÇİN TEHLİKE
Çocukların pek çok ihlal ve ihmale maruz bırakıldığın vurgulayan Uğur, “En temel hak ve ihtiyaçlarına erişemezken aynı zamanda bilgi alma, güvende olma, duygularını paylaşma, oyun oynama gibi ihtiyaç duydukları durumlara da erişemiyorlar. Psikososyal destek mekanizmaları yetersiz ve dağınık; var olanlar bir kere gelip gitmek dışında bir şeye yaramıyor. Oysa çocukların şu an ihtiyacı olan sürdürülebilir, devamlı yan yana gelişler ve oyun. Bu alanlar aynı zamanda çocukların istismara da açık oldukları alanlar. Nitekim Maraş’tan Adıyaman’a kadar pek çok yerde enkazdan çıkarılan, sahra hastanelerinde olan çocukların özellikle de kolluk güçleri tarafından istismar edildiği haberi duyulmaya başlandı bile. Dağınık çadır yerleşimlerinden tutalım kapalı çadır kentlere kadar olan alanların çocuklar için tehlikesi giderek artıyor” diye belirtti.
ÇOCUKLARA İLİŞKİN SORULAR
Kaç çocuğun tarikat yurtlarına verildiğini soran Uğur, devletin koruma yükümlülüğü olan çocukların nasıl oluyor da başka kurumlara verilebildiğine dikkati çekti. Uğur, şöyle devam etti: “Hastanelerde refakatsiz kalan ve ampütasyon gibi zorlu süreçleri tek başlarına geçirmek zorunda bırakılan çocukların yakınları ile buluşturulmaları noktasında çalışma yürütülüyor mu? Bu süreçte ailelerin masrafları karşılanıyor, düzenli bilgi akışı sağlanıyor mu? Yoksa aileler, çocukların yakınları başından beri olduğu gibi o savcılıktan bu hastaneye süründürülmeye devam mı ediliyor” sorularını sıraladı.
‘VAZGEÇMEYECEĞİZ’
Depremzede kaç çocuğun eğitimden koptuğunu da soran Uğur, “Bakanlık ne zaman bu verileri açıklayıp çocukların hızla, güvenli, bilimsel ve anadilinde bir eğitime/rutine dönmesini sağlamayı düşünüyor? Yoksa pandemideki gibi eğitim hakkı ailelerin inisiyatifine mi bırakılacak? Tüm bu soruların ardına düşeceğiz. Tek tek her çocuğun takipçisi olacağız. Bu soruların yanıtlarını almadan, çocukların tüm haklarını korunup uygulanana ve tüm kayıp çocuklar bulunana ya da durumlarının bilgisi yakınlarına verilene kadar sormaktan vazgeçmeyeceğiz” ifadelerini kullandı.
Kaynak: Mezopotamya Ajansı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***