ANKARA – Yasaklara rağmen Kürtlerin Newroz’dan vazgeçmediğini ifade eden Tarihçi Dr. Sedat Ulugana, Newroz’un Kürt hareketiyle birlikte anlam kazandığını belirtti.
Bin yıllar öncesine dayanan efsanelerle her halkın farklı anlamlar yüklediği Newroz, günümüzde İran, Irak, Afganistan, Belucistan, Arnavutluk, Azerbaycan, Bosna-Hersek, Gürcistan, Kazakistan, Kırgızistan, Kosova, Makedonya, Özbekistan, Suriye, Tacikistan, Türkiye, Türkmenistan, Tataristan, Gagavuzya, Yakutistan’da kutlanıyor. Milattan Önce (MÖ) 612 yılında Demirci Kawa’nın zalim Asur Kralı Dehak’a karşı direnişi örgütlediği 21 Mart Newroz günü, Kürtler için ise Kürt hareketiyle birlikte 51 yıldır yeniden doğuş ve özgürlük bayramı olarak kutlanıyor.
Newroz’un en çok Kürtler tarafından sahiplendiğini belirten Tarihçi Dr. Sedat Ulugana, yasaklara rağmen hiçbir zaman kutlamaktan vazgeçmediklerini anlattı. Mezopotamya Ajansı’na (MA) değerlendirmelerde bulunan Ulugana, Newroz’un Kürtler için önemine değindi.
Newroz’un tüm Aryan halklara özgü bir gün olduğunu ifade eden Ulugana, “Turani halklara da bir şekilde sirayet etmiş, onlar da Newror’u kutlarlar. Aynı şekilde Dede Korkut eserinde de Newroz’a denk geliyoruz. Ama ondan önce Aryan yani Kürt, Fars, Ermeni, Peştu ve Hint kaynaklarında Newroz mitolojisine denk geliyoruz. Newroz’un daha çok Kürtlerle bilinir hale gelmesi ise Kawa ile birlikte olmuştur” dedi.
ARAP TARİHÇİLERİN ANLATIMIYLA KAWA
Demirci Kawa’nın mitolojik bir kahraman olmadığını tarihte yaşayan, yer alan bir halk önderi olduğunu söyleyen Ulugana, şu bilgileri paylaştı: “Kawa’nın Dehak’a karşı halk mücadelesini başlattığı dönemden sonra Med İmparatorluğu’nun yıkılmasıyla birlikte Pers İmparatorluğu dönemi başlar. Bu dönüşümde saray darbesi söz konusudur. Aryan yönetimi Med hanedanlığından Pers hanedanlığına geçer. Perslerden sonraki Aryan imparatorluğu ise Sasani’dir. Arap tarihçiler, 500-600’lu yıllarda Sasani İmparatorluğu’nda Kawa’nın demirci önlüğünün bir bayrak olarak kullanıldığını söyler. Hatta Kawa’nın önlüğünün değerli taş ve mücevherlerle bezendiği ve Sasani askerlerine moral verilmesi için her savaşta bunun bir sancak olarak taşındığı belirtilir. Arap tarihçilerin aktarımına göre, son savaşta Sasani ordusu yenilince Kawa’nın önlüğü de ele geçiriliyor, üzerindeki değerli taşlar alınır ve önlük yakılır. Bizim bu tarihi anlatımdan anladığımız, Kawa hakikaten Aryan’da bir halk önderi ve tarihe de mal olmuş.”
‘KÜRTLER YASAĞA RAĞMEN NEWROZ’DAN VAZGEÇMİYOR’
Kawa önderliğinde zalim Dehak’a karşı başlatılan mücadelenin Newroz’un miladı olduğunu vurgulayan Ulugana, tarih boyunca Aryan halklar tarafından ama en fazla Kürtler tarafından sahip çıkıldığını belirtti. Newroz’un bir dönem Arap yöneticileri tarafından “günah” diye addedildiğini ve yasaklandığını aktaran Ulugana, “İslam dışı bir öğretinin sembolü olarak görülmüş ve yasaklanmıştır. Buna rağmen Kürtler, Newroz’u kutlamaktan vazgeçmiyorlar. 1700’lu yıllarda yaşamış olan büyük Kürt filozof ve şair Ehmedê Xanî, Mem û Zin’in de ilk kez birbirlerini Newroz gününde gördüğünden bahseder. Newroz, Turani halklarda da kutlanmış ama Osmanlı’yla birlikte günah olarak atfedilmiş” diye ifade etti.
‘ÖZGÜRLÜĞÜNDEN TAVİZ VERMEYEN BİR HALK
Kürtlerin coğrafik olarak dağlık bir alanda yaşadıklarını, dış etkenlere kapalı olduklarını ve kültürlerinden, dillerinden taviz vermediklerini belirten Ulugana, tarih boyunca Büyük Arap İmparatorluğu, Selçuklular, Osmanlılar ve batıdan gelen imparatorlukların hiçbirine biat etmediğini vurguladı. Ulugana, şöyle devam etti: “Özgürlüklerinden de taviz vermediklerini görüyoruz. Resmi tarih anlayışı dağlı kavimleri görmez. Daha çok egemenin tarihini yazarlar. Ama Kürtlerin tarih boyunca coğrafyalarına egemenleri sokmadıklarını, özgürlüklerinde de taviz vermediklerini görüyoruz. Bu kadar özgürlüğü ve hakları için katı olan halk, geleneklerinden de zerre kadar taviz vermemiş. Aryan halklardan dönüşmeyen bir Kürt toplumu var. Bir Kürt ailesinin binli yıllardaki yaşam tarzı, 1800’lerde hala aynıdır. Bu kültüre bağlı olma durumu Newroz gibi günlerin korunmasına neden olmuştur. Örneğin İskender’in tek yenilgisi Zagros’tadır. Sonraki yıllarda da Moğollar yine Zagros dağlarına dokunamıyorlar. Böyle bir halktan bahsediyoruz.”
‘ANLAM KAZANMASI MAZLUM DOĞAN’LA OLDU’
Newroz’un tamamen sembolleşmesinin Diyarbakır Cezaevi’yle birlikte olduğunun altını çizen Ulugana, “Kurdistan halkı Newroz’u biliyordu ama piknik havasında kutlanması söz konusuyken Mazlum Doğan’ın bedenini ateşe vermesiyle birlikte daha da sembolleşti. Mazlum Doğan’a ikinci Kawa denilir. Newroz, ondan sonra anlam bulur. Sonraki süreçlere baktığımızda bunun tamamen kitleselleşmesi ve Kürtlerin daha çok sahip çıkmasıyla birlikte diğer halklar da sahiplendi. Bu anlamda Türkiye devletinin Newroz’a sahip çıkma durumu da doğal bir süreç değil. Newroz’u Kürdün elinden almaya dönük bir politik hamle olarak düşünüldü. Ama yapamadılar” diye belirtti. Diyarbakır Cezaevi’nin Kürt tarihinde ikince defa Demirci Kawa’nın ocağı görevini gördüğünü ifade eden Ulugana, “Orada dövülen demir de karşı çıkılan zalim de başkadır. Med imparatorluğu döneminde zalim Dehak iken, 12 Eylül döneminde Dehak’ın yerini cunta almıştır” şeklinde konuştu.
1980 SONRASI NEWROZ
Kürt hareketiyle birlikte Newroz’un nasıl kutlandığına da değinen Ulugana, çocukluğundan verdiği örneklerle şöyle anlattı: “Özellikle ilk zamanlar köylerde kutlanırdı. Köylerdeki Newroz duygusunu, coşkusunu, lastiklerin yakılmasını hiçbir zaman unutmadım. Büyükler Newroz’u baharı gelişi olarak biliyorlardı ama kutlamıyorlardı, piknik havasında geçerdi. Kürt hareketiyle birlikte Newroz kamusal belleğe tekrar çıkınca yaşlıların ‘evet biz biliyoruz Newroz’u da gençler nereden biliyor’ dediklerini hatırlıyorum. 1938’den sonra parçalanan Kürtlük, 1984’e kadar farklı yollarla yok edilmek istendi. Ama 1984’ten sonra tekrar ayyuka çıkan bir hafıza ve bu hafıza sadece savaş hareketi değil aynı zamanda toprağa gömülmüş kültürü de tekrar gün yüzüne çıkarıp yaşattırıyor. Bununla birlikte sembolleşiyor ve Newroz’un hareketin kendisiyle özdeşleştiğini görüyorsunuz. Örneğin 1980 öncesi Kurdistan’da şahıs ismi olarak Newroz’a denk gelmek çok çok zorken, ondan sonra binlerce kişiye verilen Newroz ismine denk geliyoruz. Bu da anlattığımın tezahürü olarak karşımıza çıkıyor.”
Kürtler için tüm Newrozların değişmeyen şiarının özgürlük olduğunu vurgulayan Ulugana, “Bu sene de öyle olacak. Bu Newroz’un da artık bu şiara vesile olmasını diliyorum” dedi.
MA / Zemo Ağgöz
Kaynak: Mezopotamya Ajansı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***