Esra ÇİFTÇİ
İSTANBUL – Maraş merkezli depremlerin ardından milyonlarca kişi yaşadıkları çadır başta olmak üzere pek çok eksiklikle mücadele edip, hayatta kalmaya çalışıyor. Ancak depremzedeler arasında tüm bu güçlüklere ek olarak ayrımcılığa maruz kalanlar da var. Deprem bölgelerine gidip Suriyelilerin yaşadıkları sorunları yerinde inceleyen Sığınmacı Haklar Platformu’ndan Yıldız Önen ve kendisi de Suriyeli olan Mülteci Hakları aktivisti Taha Elgazi depremzede mültecilerin yaşadığı sorunları Artı Gerçek’e anlattı.
Türkiye’deki 4 milyona yakın Suriyelinin yaklaşık yarısının deprem bölgesinde yaşadığını belirten Önen, özellikle kadınların büyük güçlüklerle karşı karşıya kaldıklarını söyledi:
‘KADINLAR BEŞ DAKİKA OTURAMIYORLAR’
“Biz de şahit olduk, kadınlar beş dakika oturamıyorlar. Bir çocuk ağlıyor, öbür çocuk kayboluyor. Enkaza gitmesin diye öbür çocuğun peşinden koşturuyor. Örneğin 60 yaşındaki Suriyeli bir kadının çamaşırlarını asmak için yıkılmak üzere olan bir binaya ip çektiğini gördüm.”
“Öyle öyküler var ki. Mesela 18 yaşında genç bir Suriyeli kadınla konuştuk. Türkçe bilmiyordu. Bu genç kadın Suriye’den evlendirilmek için getirilmiş. Kocasının ilk karısı ölmüş. Ölen kadından 5 yaşında bir çocuk var. Koca depremde ölünce 18 yaşındaki Suriyeli genç kadın ve 5 yaşındaki çocuk bir başına kalmış. Suriye’deki depremde de ailesinden 14 kişiyi kaybetmiş.”
‘TÜRKÇE KONUŞMUYOR DİYE PAMUK ŞEKERİ VERİLMEDİ’
Yıldız Önen deprem bölgesinde tanık olduğu ayrımcılığı şöyle anlattı:
“Biz oradayken bir siyasi parti il teşkilatı, çocuklar için pamuk şekeri getirmiş. İki Suriyeli kadınla sohbet ederken, dokuz aylık hamile olan bir kadın yanında üç yaşında olan bir çocukla beraber yanımıza geldi. Pamuk şeker sırasına girmişler. “Türkçe konuşanlara verdiler bize vermediler” diye anlatırken gözlerinden yaş geldi. Sonra yaşı daha büyük olan Suriyeli bir çocuk, o üç yaşındaki çocuğu aldı ve pamuk şekeriyle beraber geldi. Çünkü Türkçe biliyordu.”
‘SURİYELİ MÜLTECİLER YEMEK SIRASINA GİRERKEN BİLE KORKUYORLAR’
Mülteci Hakları Aktivisti Taha Elgazi, 6 Şubat’tan bugüne Suriyeli sığınmacı depremzedelerin maruz kaldıkları ayrımcılık ve kaygı nedeniyle en temel ihtiyaçlarını dahi karşılayamadıklarını söyledi:
“Herhangi bir kampta yemek sırasında dururken bile korku yaşıyorlar. “Biri resmimizi çeker, bize bir laf söyler. Suriyeliler Türklerin elinden çorbalarını alıyor. Suriyeliler her şeyi elimizden aldılar” derler kaygısı çok hâkim. Sığınmacı depremzedelerle görüştüğümüzde kendi ihtiyaçlarını kendilerinin gördüğünü söylüyorlar. Çoğu yardım dağıtım noktalarına gitmiyorlar. Hafta da bir veya iki kere gidiyorlar. Depremzede Suriyeliler çocuklarının bezlerini bile iki kere kullanıyor. Deprem oldu kayıplar da çok ama bu insanların geleceği de karanlık, ne yapacaklarını bilmiyorlar.”
‘SEÇİM ÖNCESİ KORKULARIMIZ VAR’
Deprem sonrasında bilgi alınamayan çok fazla sığınmacı olduğunu da belirten Elgazi, birçoğunun enkazın altında kaldığını, bir kısmının hastanelere sevk edilmesine rağmen nerede olduklarının bilinmediğini söyledi:
“Geçici koruma statüsü altında kayıtlı olan Suriyelilerin nispeten hakları tanınıyor ama kayıtsız Suriyeli vatandaşlar da var, içlerinde hayatını kaybedenler de var. Kimsesizler mezarlıklarına gömüldüler ve haklarının tanınması artık çok zor. Seçim öncesi korkularımız var. Mülteciler deprem öncesinde zaten ezilmiş, unutulmuş bir toplumdu, deprem sonrası daha da unutulan bir toplum oldu. Hükümet artık sığınmacılara önem vermiyor. Deprem gününden itibaren ben şahsi olarak önümüzdeki bu 6 ayı çok zor görüyorum. Hükümetin mültecilerden elini çekmesi büyük ihtimal bir boşluk yaratacak. Bu boşluğu ise, faşist, ayrımcı, ırkçılık yapan siyasetler kullanacak. Sığınmacı depremzedeler de çareyi, Avrupa ülkelerine ye da Suriye’ye geri dönmekte arayacaklar.”
‘DIŞARIDAN GELEN BAZI EKİPLER AYRIMCILIK UYGULUYOR’
Taha Elgazi, Göç Başkanlığının mülteci depremzedelere verdiği 60 günlük yol izni belgesinin de ayrımcılık korkusu medeniyle Suriyelilerin sorunlarına çare olmaktan uzak olduğunu belirtti:
“Diyelim 60 gün başka bir ile gitti, döndüklerinde kalacak evleri yok. Deprem bölgelerinde hala birtakım Suriyeliler parklarda kalıyor. Ayrımcılık konusunda ise Türkiyeli depremzedelerle bir sorun yaşamıyorlar. Bazı çadırlarda Türk ve Suriyeli aileler birlikte yaşıyor. Dertlerini, işlerini, ekmeklerini paylaşıyor, birbirlerinin yaralarını sarmaya çalışıyorlar. Sorun dışarıdan gelen bazı ekiplerin gönüllü unsurları arasında ayrımcılık uygulaması.”
Depremzede Suriyelilerin gözaltı görüntüleri ‘Vur’ şarkısıyla paylaşıldı: Türkiye’den ayrılıyorlar
Altı polisten iki Suriyeli gence kumpas: Arabalarına uyuşturucu koydular, paralarını aldılar
Suriyeli ailelerin çadırları asker ve polis tarafından söküldü
Depremlerin ardından 42 bin Suriyeli dönüş yaptı
Savaş ve deprem mağduru Suriyeli kadınlar, çocuklarıyla barınabilecekleri çadır istiyor
BBC’nin Bab el Hawa izlenimleri: Çok sayıda Suriyeli geri dönüyor
Kaynak: Artı Gerçek
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***