Cengiz Anıl BÖLÜKBAŞ
ANKARA – Türkiye 14 Mayıs seçimlerine kilitlendi. Ancak bu seçim süreci özellikle depremler nedeniyle önceki seçim dönemlerinden farklılık gösteriyor. Önceki seçimlerde olduğu gibi kalabalık ve coşkulu mitinglerin olmadığı seçim kampanyalarında sosyal medya, adayların seçmene ulaşması için daha önemli hale geldi. Ancak sosyal medya paylaşımlarının hem içeriği hem de etki alanı tartışılıyor. Son olarak Memleket Partisi Genel Başkanı Muharrem İnce’nin, seçim otobüsünde yaptığı dans figürlerinin sosyal medyada akım haline gelmesi ile seçim – sosyal medya bağlantısı tekrar konuşulmaya başlandı. Depremin üzerinden kısa süre geçmişken yapılan danslı paylaşımlar tepkiye yol açarken, sosyal medyanın seçmen üzerindeki etkisi de yeniden gündem oldu.
Peki, sosyal medyada bu şekilde viral olmanın (geniş etki yaratma, yayınlaşma) siyaseten bir karşılığı var mı? Kitlelerin siyasetçilerle böyle ilişkiler kurması ne anlama geliyor? Sosyal medyanın seçmen ve siyasetçi arasındaki ilişkiye nasıl etkileri var?
‘GELENEKSEL MECRALARA GÖRE AVANTAJLARA SAHİP’
Seçimler ve kitle iletişimini birbirinden ayrı düşünmenin zor olduğunu belirten Akademisyen Orhan Şener’e göre, ayrıca, sosyal medya siyasetçiler için TV, gazete ve radyo gibi geleneksel mecralara nazaran bazı avantajlara sahip:
“Öncelikle daha ucuz. Çok daha spesifik hedefleme yapabiliyorsunuz. Farklı kesimlere farklı mesajlar ya da benzer mesajları farklı formatlarda sunabiliyorsunuz. Bir kesime sunduğunuz içeriği diğeri görmek zorunda olmuyor. Etkileşimi, geri dönüşü ölçebiliyorsunuz.”
Sosyal medya paylaşımlarının karşılıklı etkileşime uygun bir alan yarattığına dikkat çeken Dijital İletişim Uzmanı Özgür Mehmet Kütküt de ‘vibe siyaseti’ (etkileşim siyaseti) olarak literatüre giren bu kavramla ilgili şunları söyledi:
“Siyasetin performatif tarafını daha da güçlendiren bir şey bu. Kürsü hakimiyeti olan, nüktedan siyasetçilerin meclis konuşmaları da sık izleniyor veya konuşmalarından bazı aforizmaları gündelik dile girebiliyor. Bunları da vibe siyasetine ekleyebiliriz sanırım”
HER YAŞ GRUBU İÇİN FARKLI PLATFORM
Sosyal medya paylaşımları ile ulaşılmak istenen kitle de paylaşımların yapıldığı platforma göre değişiklik gösterebiliyor. Siyasetçilerin bunu göz önüne alması gerektiğini belirten Orhan Şener, erişilmek istenen kitlenin yaş grubu başta olmak üzere özellikleri ile kullanılan platform arasındaki ilişkiye dikkat çekti:
“Sadece Twitter kullanırsanız çok dar, zaten politik olarak keskin görüşlere sahip bir kitleye ulaşırsınız. Yeni insanlara ulaşmanız veya birinin fikrini değiştirmeniz zor. Burayı daha çok gazetecilere duyuru gibi veya örgütlere seslenmek için kullanmalı. Asıl geniş kitlelere, 50 yaş ve üzeri yaş grubu için Facebook, 25-50 yaş arası için Instagram ve 16-24 yaş arası için de TikTok gibi mecralardan ulaşılabilir. Bu mecraların kendi dili, kültürü var. Bunun için iyi bir ekiple çalışmalı.”
‘ETKİLEŞİM İÇİN DUYGU UYANDIRMAK GEREKİR’
Kitlelere ulaşmanın pek çok yolu olduğunu ve sosyal medya da bunlardan sade birisi olduğunu hatırlatan Mehmet Kütküt’ün dikkat çektiği noktalardan biri de, içeriği beğenmekle, seçim mitingine gitmenin aynı şey olmaması:
“Hedef kitleniz nerede, hangi mecrada, nasıl içeriklere tepki veriyor bunu da gözetmeniz lazım. Herhangi bir içerik paylaşıldığında onu gören insanlar eğer etkileşim vermezse içerik daha az kişiye görünür. Etkileşim için duygu uyandırmak gerekir. Seçmenin karar vermesi için ise ikna olması gerekir. İkna süreci de sanılanın aksine genellikle daha duygusal bir süreçtir. Hazırlanan sosyal medya içerikleri ikna etmek için mi, yoksa mevcut seçmenin fikrini pekiştirmek için mi üretiliyor buna göre gücü de değişecektir. Elbette zaman zaman siyasi partiler kendi geleneksel tabanlarının fikrini pekiştirmek için içeriye yönelik mesajlar da verirler. Ama seçim sonucunu esas etkileyecek şey başkalarının ikna edilmesidir. Burada sosyal medya içerikleri kararsız seçmenin size bakmasını sağlayabilir, ama ikna etmek için tüm kampanya kurgunuzun buna göre oluşturulması gerekir.”
‘SÖYLEMSEL ALANI DİZAYN EDİYORLAR’
Son dönemlerde Türkiye’de yaygın olarak kullanılan sosyal mecralardan biri de Twitch. Twitch oyunların, özellikle de E-sporun canlı yayınlandığı bir mecra olmaktan çıkıp zaman içerisinde hemen her konuda yayın yapılabilen bir platforma dönüştü. Twitch gibi alanlarda dezonformasyon, ırkçılık, türcülük yapanlar olmasına rağmen gösterdiği önemli bir nokta olduğunu söyleyen Kütküt’e göre, özellikle gençler farklı bir hikaye duymak istiyor:
“Twitch yayıncılarının bazılarının da işte bu daha az nitelikli siyasetçilere bakıp ortaya çıktığını varsayabiliriz diye düşünüyorum. Sosyal medya bunun tekil isimler üzerinden olmasını mümkün kılıyor. Bu isimler bir etki alanı yaratıyor. Kendilerinin politik bir hacim yarattığından emin değilim. Tek işaretleriyle oy verdirecekleri grupları yok. Söylemsel alanı dizayn ettiklerini görüyorum. Çağlardır farklı şekilde ortaya çıkan düşmanlaştırıcı söylemlerin burada hızla ortaya çıktığını görebiliyoruz. Onların tahkim ettikleri alanı dolduran farklı siyasal özneler de ortaya çıkıyor. Bu seçim Türkiye’de bunun testi de olacak.”
Memleket Partisi ‘Muharrem İnce dansı’ paylaşmayı yasakladı
Kaynak: Artı Gerçek
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***