YORUM | HASAN CÜCÜK
Türkiye garip bir ülke. Dayak yemek için herkes sırasını bekliyor. Haksız dayak sonrası mağdur olan konuşuyor. Feveran ediyor. ‘Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın’ sözünü atasözü kabul eden bir toplumun, başkası için elini taşın altına koymasını beklemek abesle iştigal olur. Son canı yanan Fenerbahçe oldu. Kayserispor deplasmanına sarı-lacivertlilerin alınmamasıyla başlayan tartışma ülkede yılların devam eden hukuk garabetini bir kez daha gözler önüne serdi. Başkan Ali Koç, FB TV’de katıldığı Gündem Özel programında sıra dışı olduğu kadar, satır aralarında önemli mesajlar içeren açıklamalar yaptı. Yeri geldi yine bilindik ifadelere sarıldı. ‘FETÖ’ safsatasını bir saati bulan konuşmasında birkaç kez kullandı. Oysa Ali Koç da biliyor, bu kararı kimin verdiğini. Ancak yine de o adresi ısrarla es geçti. Provokasyona gelmeyin çağrısı kadar, hükümet–iktidar farkını net ortaya koyması dolaylı yoldan adrese göndermeydi.
Geçtiğimiz hafta sonu oynanan Fenerbahçe–Konyaspor maçında atılan ‘hükümet istifa’ sloganının yankı ve etkisi devam ediyor. Kayseri Valiliğinin bugün oynanacak Kayserispor–Fenerbahçe maçına ‘güvenlik gerekçesiyle’ misafir takım taraftarının alınmayacağını açıklaması tartışmaları daha da alevlendirdi. Fenerbahçe, yürütmeyi durdurmak için mahkemeye başvurdu. Mahkeme, valiliğin yasak kararı hakkında yürütmeyi durdurma verdi. Davalı taraf yani Kayseri Valiliği, karara iki itiraz dilekçesi verdi. Bir gün önce yürütmeyi durdurma kararı veren mahkeme, bu kez valiliğin itirazını kabul edip seyirci yasağına onay verdi. Bütün bunlar iki gün içinde oldu. Kayseri’deki mahkemenin verdiği karara itiraz bir üst mahkeme Ankara’da olduğu için, maçın oynanacağı saate kararın çıkması mümkün olmayınca, Fenerbahçe taraftarı takımını yalnız bırakmak zorunda kaldı.
Fenerbahçe Başkanı Ali Koç haklı olarak hukuksuzluğa isyan ediyor. Haklı mı? Sonuna kadar haklı. Ortada çok bariz bir haksızlık var. Kararın ‘üstten’ gelen emirle alındığını söylüyor. İl Güvenlik Kurulu’nun misafir takım taraftarına yasak getirmesi olağandışı değil. Ancak böyle bir karar alınacak ise, valilik iki kulübün temsilcileriyle toplantı yapıp, ortak karar almak zorunda. Ali Koç ne Fenerbahçe ne de Kayserispor’un böyle bir toplantıya davet edilmediğini söylüyor. Ali Koç yasak geleceği söylentileri üzerine Kayserispor Başkanı Ali Çamlı’yı aradığını ifade ediyor. Sonrasını Koç’tan dinleyelim; ‘’Başkanım dedim, böyle böyle bir şeyler varmış. Senin kulağına gelen bir şeyler var mı?’ ‘Var.’ ‘Yapma ya ne oldu.’ Tabii hepsini anlatmıyorum. Böyle böyleymiş bu kararın bana ne kadar yanlış olduğunu ifade etti. ‘Bize tebliğ edilen bir şey yok. Siz biliyor musunuz,’ dedim. ‘Dün gece bize bilgi geldi’ dedi.’’
Daha ortada karar yokken, Kayserispor başkanına karar ulaşıyor. Daha garibi, yasakta hiçbir dahli olmayan Kayserispor’un ilerleyen saatlerde ‘Fenerbahçe taraftarının gelmemesini biz istedik’ mealinde bir açıklama yapması oldu. Koç yine Çamlı’yı arıyor. Karşısında kendi ifadesiyle ‘ezilen, kem küm’ ediyor. Ali Koç aralarındaki geçen konuşmayı açıklıyor, ‘‘Sen bana böyle böyle dedin mi? ‘Bire bir dedim.’ ‘E böyle bir açıklama yapmışsınız.’ ‘Ya sorma.’ Adamcağız anlatamıyor da. Belli ki bir şey var. Kayserispor’un tek başvurusu ile böyle bir karar alınmaz, zaten. ‘Başkan mesajlar gelmiş, ne istihbaratı aldın?’ ‘Sorma diyor, anla diyor.’”
Ali Koç’un bir saati bulan açıklamalarının tamamını buraya almam mümkün değil. Olayın Kayserispor’u aşan, üstlerden gelen bir karar olduğunu net ifade edip şu cümleyi kullanması ise ayıp değil mi? ‘’ Çok dramatik bir şey söyleyeceğim. Bu belki de Cumhurbaşkanımıza yapılmış bir kötülüktür.’’ Yapma Ali Başkan. Ta Fas’tan Habertürk TV’de geçen bir altyazı için ‘Alo Fatih’ diyen biri, Konyaspor maçında atılan ‘hükümet istifa’ tezahüratını yok mu sayacak? Toplumun her kesimini baskı altında tutup, ‘Silivri soğuktur’ cümlesini hafızalara kazıyan bir rejim, statları boş mu bırakacak? Hele geminin iyice su aldığı günlerde? Bunu en iyi senin bilmen gerekirken, adresi doğru yazdığın mektubu farklı yere bırakıyorsun.
Şu cümlelerini takdir etmedim değil, ‘’Bize yurttaşlık dersinde devlet nedir, hükümet nedir diye öğretmediler mi? Futbol kulüplerinde yöneticiler nedir? Yolcu. Dönemlerimiz vardır, gideriz. Kim hancı? Taraftar. Hükümetlerde de siyasette de böyledir. Hükümetler gelir, hükümetler gider, kalıcı olan devlettir. Bana göre söylem olarak ‘yönetim istifa’ ile ‘hükümet istifa’ arasında hiçbir fark yok.’’
Perinçek’in ifadesiyle ‘altın çağını yaşayan’ bir hukukumuz var. Ne anayasa ne de kanunlar uygulanıyor, kararlar verilirken. Bir kişinin gönlü için kanunlar paspas ediliyor. Saray’ın iradesini bilmeyen hakimlere zaten karar iletiliyor, bilenler ise ‘en uygun’ kararı veriyor. Ağzınıza sakız ettiğiniz ‘FETÖ’ safsatasından yargılanan yüz binlerce kişinin davalarına bir baksanız nasıl bir hukuk katliamı yaşandığını görürdünüz. Kararı değiştirmeye ‘gücümüz maalesef yetmedi’ dediniz. Diyen Türkiye’nin en zengin ailelerinden birine mensup, en büyük kulüplerinin birinde başkanlık yapan Ali Koç. Sizin gücünüz bile hukuksuzluğa engel olamıyor. Bir de bu zulüm paletleri altında ezilen masumları düşünün, empati yapın.
Uzun konuşmanızın sonunda, ‘’Her şeyi bilen gören yukarıda yüce bir güç, Allah var. Bu işin buraya kadar gelmesine dahil, müdahalesi olan herkesi Allah’ın takdirine havale ediyoruz. Siz ne demek istediğimi benden daha iyi bilirsiniz. Ahirette de hesap gününde de hakkımızı helal etmiyoruz.’’ dediniz. Çaresiz kalınca biz de Allah’a havale ediyoruz. Elbette ahirette hakkımız baki ama hiç olmazsa bu tarafta kötülükle mücadele için el ele verelim. Hukuksuzluk kime yapılırsa karşısında duralım. Yoksa sırası gelen dayak yemeye devam eder. Sayın Ali Koç yazının başlığıyla bitireyim; ‘Welcome to the club’ (Kulübe hoş geldiniz).
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***