14 Mayıs’ta yapılacak seçimlere iki ay kala ittifaklar ve Cumhurbaşkanı adayları ile ilgili çalışmalar hız kazanırken, Memleket Partisi ile ATA İttifakı adaylarının oy oranları ve seçime çok adayla gidilmesinin birinci turda sonuç alınmasına engel olup olmayacağı tartışılıyor.
2018 Cumhurbaşkanlığı seçiminde Recep Tayyip Erdoğan’a karşı yarışan Muharrem İnce Memleket Partisi’nden, eski MHP’li siyasetçi Sinan Oğan ise içinde Zafer Partisi’nin de bulunduğu ATA İttifakı’ndan aday olarak gösterildi. Memleket Partisi ve ATA İttifakı’nın Meclis’te grubu bulunmadığı için, İnce ve Oğan’ın resmen aday olabilmesi için 100 bin imza toplaması gerekiyor.
Muharrem İnce ve Sinan Oğan’ın oy oranları ile ilgili farklı kamuoyu araştırmalarının yaptığı anketlerde alınan bazı sonuçlar basına yansırken, bu sonuçların kalıcı olup olmadığına ilişkin süreklilik arz eden bir veri bulunmuyor.
Kamuoyu Araştırmacısı İbrahim Uslu DW Türkçe’ye değerlendirmesinde son dönemde iki adayın oylarında belli oranda bir yükseliş eğilimi olduğunu doğruluyor. Uslu, ancak bunun kalıcı olup olmadığı ile ilgili soru işaretleri bulunduğunu ve sağlıklı bir sonuç için biraz beklenmesi gerektiğini vurguluyor.
İki adayın oyları kalıcı mı?
Kamuoyu şirketlerinin çeşitli anketlerine ve tahminlere göre ATA İttifakı’nın büyük bileşeni Zafer Partisi’nin ilk kurulduğu sıralarda yarattığı etkinin zaman içinde azalmasına benzer şekilde iki adayın oylarının seçime kadar değişebileceği yönünde görüşler bulunuyor.
Bu görüşü savunan bazı siyasetçiler tam seçim öncesinde seçmenlerin genel davranışının daha mantıklı tercih yapmaya evrileceği öngörüsünde bulunurken, seçime kadar tespit edilen oy oranlarının kalıcı olmayabileceği ve seçmenin oyunu “kazanacak adaydan” yana kullanmak isteyebileceğine dikkat çekiyor.
Siyaset Bilimci Dr. Nurettin Kalkan Türk siyasi hayatına bakıldığında “üçüncü yol arayışlarının” genellikle hüsranla neticelendiğine işaret ederek, İnce ve Oğan’ın aktörler arasındaki hiyerarşiyi değiştirebilecek, yani birinci ve ikinci adayın yerini alabilecek kadar güçlü olacaklarını öngörmüyor.
“Aktörlerin yerini alamazlar ama onların yer değiştirmelerine sebep olabilirler” tespitinde de bulunan Kalkan, ancak bu noktada özellikle İnce’ye oy veren seçmenlerin profilinin tam olarak bilinmediğini söyleyerek, bu faktörün önemini şöyle anlatıyor:
“Şöyle bir yorum var; İnce özellikle CHP’nin ulusalcı kesiminden, kıyı şeridinden, Trakya veya İzmir’den oy alabilir. Ancak tam olarak bilmediğimiz konu İnce’ye oy verecek olan ya da vermeyi düşünen seçmen grubunda Erdoğan karşıtlığı mı daha baskın yoksa Kılıçdaroğlu karşıtlığı mı?”
Kalkan, İnce’ye oy vermeyi planlayan seçmende eğer Erdoğan karşıtlığı daha baskın ise seçim ikinci tura kalsa bile bu durumun Millet İttifakı’nın adayı Kemal Kılıçdaroğlu’nun işine yarayacağını belirterek, “Ama ‘asla Kılıçdaroğlu’na oy vermem’ diyorlarsa bu da tabii ki Erdoğan’ın işine gelir” diyor.
ORC Araştırma’nın Genel Müdürü Mehmet Pösteki ise sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda “Kim aday olursa olsun Kemal Kılıçdaroğlu ilk turda kazanacaktır. Zira muhalefet seçmeni Erdoğan’a kaybettirme misyonunda birleşmiş durumda. Seçime yaklaşıldıkça ilk turda kazanma ihtimalini gören muhalif seçmenlerin tümü, oy tercihini Kılıçdaroğlu’ndan yana kullanacaktır” ifadelerini kullanmıştı.
Kamuoyu Araştırmacısı Uslu’ya göre daha önceki seçimlerde Cem Uzan’ın Genç Partisi’ne oy veren kesimler benzeri ve özellikle gençlerden oluşan bir kitlenin varlığına dikkat çekerek, bu seçmenlerin 3-4 ay önce Zafer Partisi’ne, şimdi ise tepki olarak Muharrem İnce’ye yöneldiğini belirtiyor.
Uslu bu grup seçmenin daha çok “tepkisel” oy kullandığına işaret ederek, bugünkü tercihi İnce olan bir seçmenin zaman içinde anlık olaylara bağlı olarak oyunun rengini değiştirebileceğini belirtiyor.
Sofrada İnce’ye yer var mı?
Bu arada Muharrem İnce’nin son anda yarıştan çekilip çekilmeyeceği ya da CHP’nin büyüteceğini belirttiği “Halil İbrahim Sofrası’nda” bundan sonra İnce’ye de yer olup olmadığı şu an için belirsiz.
DW Türkçe’nin edindiği bilgiye göre şu an için ufukta bir Kılıçdaroğlu-İnce görüşmesi görünmüyor.
Millet İttifakı üyelerine göre ise hükümete yakın medyanın veya AKP’nin İnce’nin adaylığı için verdiği örtülü ya da açık desteğin arkasında “CHP seçmenlerini bölerek bir bölümünü İnce etrafında toplamak, sağ seçmenin de Erdoğan’a yönelmesini sağlama” amacı yatıyor.
Bu kapsamda kampanyaların başlamasıyla hükümete yakın medyada bu iki adaya geniş yer verilerek, Millet İttifakı tabanından oy alınmaya çalışılacağı hesaplanıyor.
İnce ise hafta sonunda yaptığı açıklamada Türkiye’nin aleyhine hiçbir şey yapmayacağını belirterek “Merak etmeyin ama telaş da yapmaya, baskı kurmaya gerek yok” ifadelerini kullanmıştı.
Buna karşılık İnce’nin ittifaka dışardan destek olması için görüşülmesini gerektiğini düşünenler olduğu gibi buna gerek olmayacağını savunanlar da var.
Boykotçular için üçüncü yol mu?
Bu çerçevede özellikle İnce’ye oy verenlerle ilgili öngörülen bir tespit bu seçmenlerin farklı nedenlerle tepkisel olarak oy kullanmak istediği, büyük bölümünün öfkeli gençlerden oluştuğu ve bu nedenle İnce’nin varlığının aslında sandığa gitmeyebilecek bu kesimin kazanılması açısından önemli olduğu yönünde.
Siyaset Bilimci Kalkan, iki kutuplu kampanyalarda muhakkak ikisinden de memnun olmayan ve kendisini kategori dışı gören bir kitle olacağını ve bu seçmenlerin sandığa gitmek istemeyebileceğini belirterek, “Bu kesim eğer sandığa gitmeyecek ve boykot edecek kitle ise İnce’nin ve Oğan’ın adaylıkları yaygın kanaatin aksine muhalefetin lehine de olabilir” diyor.
Bu noktada seçime katılım oranının yüksek olmasının muhalefetin avantajına olacağı değerlendiriliyor.
Diğer taraftan başka ülkelerde de örnekleri görülen “sistem karşıtlığı” kendisini bu iki adayda da oya dönüştürebilir.
İki adayın da kampanya yapmaları durumunda seçmenleri ile aralarında bir “duygudaşlık” kurulacağını belirten Kalkan, bu nedenle belki “sistem karşıtı” olduğu için sandığa gitmek istemeyecek olan bir kitlenin oluşan bağ nedeniyle bu iki adaya oy vermesinin eskisinden daha kolay olabileceğine dikkat çekiyor.
İlk tur riske girer mi?
İnce ve Oğan’ın adaylıklarının seçimin birinci turda bitmesini riske atıp atmayacağı da bir başka tartışma konusu.
Kalkan, matematiksel olarak sadece iki adayla girilen bir seçimin ilk turda bitmesinin kesin olacağını, İnce ve Oğan gibi diğer adayların alacağı oyların seçimin ikinci tura kalma ihtimalini güçlendireceğini söylüyor. Ancak Kalkan’a göre seçim mutlaka ikinci tura kalacak diye bir durum olmayabilir ve bunu 2018 seçimini hatırlatarak şöyle açıklıyor:
“2018’de altı aday vardı. Fakat seçim ilk turda nihayete erdi ve Erdoğan kazandı. Adayın çokluğu her zaman seçim ikinci tura kalacak anlamına gelmez. Sadece ihtimali güçlendirir.”
Millet İttifakı bu seçimler için baştan beri yapılan çalışmalarda kendi içinde çoklu aday olmaması gerektiğini söyleyerek, ortak aday çıkarma konusunda ısrar etmişti.
KAYNAK: DEUTSCHE WELLE TÜRKÇE – GÜLSEN SOLAKER
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***