MELETÎ – Depremin etkilediği Meletî kayısısını şimdi de eksilmeyen yağışlar vuruyor. Kayısının endüstriyel ürün olması gerektiğini söyleyen üreticiler, devletin zararı karşılamasını istiyor.
Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) verilerine göre, dünya kayısı üretim alanının yüzde 23,4’ü Türkiye’de. Türkiye, 95 bin ton kuru kayısı üretimi ile dünya kuru kayısı üretiminin yüzde 54’ünü karşılayarak birinci sırada yer alıyor. Meletî’deki yurttaşların temel geçim kaynağı olan kayısı ticareti de depremden ağır etkilendi. Malatya Ticaret Borsası’nın verdiği verilere göre kentte kayısı işi yapan 250 dükkan yıkılırken, bin ton kuru kayısı enkaz altında kaldı. Depremden dolayı kayısı ticareti uzun bir süre durdu. Yaraların sarılmaya başlanmasıyla beraber tekrar kayısı piyasası açılmaya başladı.
YAĞIŞLAR KAYISI VERİMİNİ BİTİRDİ
İki yıldır don nedeniyle düşük kayısı verimin alındığı ve bu yıl da depremin olumsuz etkilediği kayısı şimdide kötü hava koşullarından olumsuz etkileniyor. Merkez Yeşilyurt ilçesine bağlı kırsal Mahmutlar Mahallesi’nde çiftçilik yapan kayısı üreticisi Kemal Gedik, yaşadıkları sorunları anlattı.
3 kardeşiyle beraber kayısı üreticiliği yaptığını belirten Gedik, kayısı bahçesindeki ağaçların yaşlanmasından dolayı yaklaşık 10 bin ağacı kestiklerini ve yerlerine yeni ağaçlar ekerek gençleştirmeye çalıştıklarını söyledi. Şu an 50 dönümlük arazisinde 500 adet yetişkin ağacı bulunduğunu ifade eden Gedik, bu yılki en büyük sorunlarının kötü hava koşulları olduğunu belirtti. Normalde kayısı ağaçlarının bu mevsimde yeni çiçek açması gerektiğine değinen Gedik, havaların erken ısınmasından dolayı kayısıların çok erken çiçek açtığını kaydetti. Deprem sürecinde havaların biraz soğumasının da kayısıların erken açmasını engelleyemediğini anlatan Gedik, kentte uzun süredir devam eden yağışların çiçek açmış olan kayısı ağaçlarının ürünlerini büyük ölçüde yok ettiğini dile getirdi.
MONİLYA HASTALIĞI TEHLİKESİ
“Çiçeklenme dönemi kurak sürede ne kadar uzun olursa, meyveye dönüşmesi o kadar fazla olur” diyen Gedik, “Ama maalesef bu yıl çiçeklerin yüzde 15-20 açmasıyla birlikte yağışlar başladı. Bir haftadır hava yağışlı. Çiçek döneminde yağış yağdığı zaman polenler uçmaz ve tozlaşma yapmadığı için o çiçekler meyveye dönüşmez. En büyük endişemiz bunun meyveye dönüşmemesidir. Yağışlı hava sadece meyve tutmasını engellemiyor. Aynı zamanda monilya hastalığını da beraberinde getiriyor. Monilya hastalığı yağışla birlikte kayısının içten çürümesine neden olur, ağacı kurutur. Monilya hastalığını alan ağaç 5-6 yıl meyve vermez. Bu yıl ağaçlarımız monilya hastalığı riski altında. Havaların düzelmesiyle birlikte ilaçlama gerekiyor, fakat ne kadar etkili olur bilemiyoruz” dedi.
‘KAYISI, YENİDEN İNŞA İÇİN HALKIN UMUDU’
Şimdiye kadar Bordo bulamacı, Bakır ve Çiçek ilacı gibi 3 farklı ilaçlama yaptıklarını söyleyen Gedik, “Bu yıl mutlaka iki defa çiçek ilacı atılması gerekiyor. Bu da büyük bir ekonomik maliyet getiriyor. Zaten 2 yıldır ürün alamadık. Bu bölgede 2 yıldır biz yemek için bile kayısı yetiştiremedik. Bu yıl da öyle geçecek gibi görünüyor. Var olan zararı şu an göremiyoruz. İlerleyen süreçte eğer kayısı fidesi kürkten çıkarsa meyveye dönüşmüş demektir. Ama çıkacağını düşünmüyorum. Çünkü tozlaşma yapmadı. Bu döllenme sürecinde de arılar büyük bir destektir, fakat yağış olduğu için arılar da çıkamıyor” diye konuştu.
Malatya’nın dünya kayısı başkenti olduğunu hatırlatan Gedik, “Depremle birlikte çok büyük bir kayıp var. Depremden çok etkilendik ama tekrar inşa edeceğiz. Biz Malatya’yı terk etmeyiz. Yerle bir olsa biz Malatya halkı olarak burada doğduk, büyüdük ve burayı terk etmeyeceğiz. İnsanların tek bir umudu vardı. Kayısı tutar ve evlerini yeniden yapmayı planlıyordu. Fakat bu yağmurlarla birlikte bu umut da bitti. Özellikle Fırat havzası, Yeşilyurt, Baskil, Kale, Battalgazi, Yazıhan ve Akçadağ’ın bir kısmında kayısılar bitti” ifadelerini kullandı.
AKP’YE TEPKİ
Geçimini kayısı ekspertizliği yaparak sağlayan Emrah Ağçelik (42) ise, depremle birlikte kayısı piyasasının tamamen durduğunu söyledi. Kayısı ticaretinde en büyük handikaplarının kayısının endüstriyel bir ürün olmasına rağmen bunu hükümete kabul ettiremedikleri olduğunu anlatan Ağçelik, “AKP hükümetine bunu kabul ettiremedik. Bunun için kayısımız değerini bulmuyor. Depremden önce kayısı borsasının açıkladığı rakam 140-150 TL’dir ama çiftçiden alınan rakam ise 95-100 TL’dir. Depremden sonra ise borsa 150-160 TL veriyor ama çiftçiden 110-120 TL arasında alınıyor. Depremin kendisi büyük bir felaket. Bu felaketle bütün ticaretimiz durdu. Şu an ufak ufak bir hareketlenme başladı” şeklinde konuştu.
KAYISILAR ENKAZ ALTINDA KALDI
Enkaz altında bin ton kuru kayısı kaldığını hatırlatan Ağçelik, “Öncelikle hükümetin bunu karşılaması gerekiyor. Bunun yanında lisanslı depolara konulan kayısılar var. Depremle birlikte bu kayısılar kasalardan döküldü. Farklı kalitedekiler birbirine karışmış. Bu zararların karşılanması gerekiyor. Hükümetin buraya sorgusuz, sualsiz birinci derecede sigortanın verdiği hasarı vermesi gerekiyor. Bu ürünün parasını devletin vermesi gerekiyor ama hükümet elini taşın altına koymuyor” diye konuştu.
MA / Ömer Akın
Kaynak: Mezopotamya Ajansı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***