Siyasette hızlı günler devam ediyor, Cumhur İttifakı genişliyor.
14 Mayıs’ta, Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Fatih Erbakan, Recep Tayyip Erdoğan için Milli Görüş tabanından oy isteyecek. Merhum Necmettin Erbakan’ın, 2010 yılında, Alman Die Welt gazetesine verdiği demeçte “Tayyip gitmiş dış mihrakların baltasına, Sevr baltasına sap olmuş. Erdoğan siyonizmin kasiyeri oldu. O benim öğrencimdi. Ona yapması gerekenleri söyledim, ama dediklerimi yapmadı. Şimdi amacımız onu devirmek” dediği “Tayyip” için mitingler düzenleyecek.
Fakat çok önemli bir şartı var.
Cumhur İttifakı’na katılmak için “6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun’un kaldırılması” talebinde çok ısrarcı. Yani İstanbul Sözleşmesi kaldırılmış olsa bile kadın cinayetlerinin, işkencenin, kötü muamelenin, tacizin, tecavüzün, çocuk yaşta evliliğin durdurulması için elimizde kalan son yasadan şikayetçiymiş arkadaşlar. Devletin kadınları ve çocukları erkek şiddetinden korumasına karşı çıkıyorlar yani. Pazarlıklar sürüyor.
Hüda Par da eğlenceye katıldı.
90’lı yılların en büyük cinayet şebekesi olan devlet aparatı Hizbullah Terör Örgütü’nün bagajını heybesinde taşıyan Hüda-Par da artık Cumhur İttifakı’nda.
Doğu Perinçek’i bile isyan ettiren bu gelişme için MHP hala sessiz. Perinçek’in Aydınlık gazetesinde 13 Mart günü yayınlanan bir haberde Hizbullah’ı hatırlatma gereği duyulmuş.
“Hizbullah denilince akla Aydınlıkçıların haftalık haber dergisi 2000’e Doğru’nun Diyarbakır Temsilcisi Halit Güngen gelir. Halit Güngen, 1991-2000 yılları arasında Güneydoğu halkının üzerine bir karabasan gibi çöken Kontrgerillanın kurduğu Hizbullah’ın gerçek yüzünü gün ışığına çıkardı. 21 yaşındaki Güngen, dağ taş demeden Güneydoğu illerini gezerek halka yapılan baskıları ve bunun gerisindeki güçlerin izini sürdü. Bunu da derginin 16 Şubat 1992 tarihli sayısında “Hizbullah, Diyarbakır Çevik Kuvvet Merkezinde eğitiliyor!” başlığıyla kapaktan duyurdu. Haber büyük ses getirdi. Güneydoğu’daki faili meçhul cinayetlerin de faillerinin izini bulmuştu. Haberinden iki gün sonra 18 Şubat günü bürosunda uğradığı silahlı saldırı sonucu katledildi. Tetiği ise 4 Ocak 2010 günü 17 kişiyle birlikte tahliye edilen Hizbullahçı Cemal Tutar’ın çektiği iddia edildi.”
Meslektaşım Remzi Budanincir, Artı Gerçek’te bugün derlediği haberinde hafızamızı tazeliyor.
“1992’ye gelindiğinde örgüt Batman sokaklarında Halkın Emek Partisi (HEP) üyelerine yönelik saldırılarını artırdı. “PKK destekçisi” olarak tanımladığı isimleri kaçırmaya başladı. Örgüt sadece siyasi kişilikleri değil, görüş olarak kendisine uzak olan iş insanları, gazetecileri, imamları da hedef aldı. Enseye kurşun, satırla öldürme yanı sıra, kaçırdığı kişileri işkence ile öldürme de kullandığı yöntemler arasındaydı. Domuz bağı ile öldürme en bilinen yöntemlerden.
HEP Mardin Milletvekili Mehmet Sincar’ın 4 Eylül 1993’de Batman’da öldürüldü. Devlet ve Hizbullah ilişkilerinden bahseden haftalık Gerçek dergisinin Diyarbakır temsilcisi Namık Tarancı’da 20 Kasım 1992’de iş yerine giderken vurularak öldürüldü. Özgür Gündem muhabirleri Hafız Akdemir, Yahya Orhan ve Çetin Ababay ile Yeni Ülke muhabiri Cengiz Altun Hizbullah tarafından öldürüldü. Hizbullah’ın 1995’e kadar olan sürede aralarında HADEP, HEP ve DEP üyeleri, gazeteciler ve imamlar olan 500’e yakın insanı katlettiği ifade ediliyor.”
AMEDSPOR MAÇINDA OLANLAR RASTLANTI DEĞİL
Bursaspor-Amedspor maçında açılan Beyaz Toros afişleri rastlantı değilmiş. Hüda Par’ın Cumhur İttifakı’na dahliyle 90’ların kanlı çetelerinin parmak izleri yeni mecliste vekil koltuklarında oturuyor olacak.
Hüda Par’ın kadına şiddet konusunda AKP ile sürdürdüğü pazarlıkların içeriğini ise henüz bilmiyoruz. Ortak bir noktada uzlaştıklarında memleketçe sonuçtan haberdar oluruz sanırım.
Cumhur İttifakı karanlığa doğru yürümekte hiçbir sorun görmüyor. Hüda Par’ın ittifaka katılmasıyla dönüp AKP’ye “Terörle aranıza mesafe koyun” demek için çok geç elbet. IŞİD ile çalışmış bir iktidardan etik bir siyaset bekleyen kaldı mı? Erdoğan için hava hoş, koltuğunu korumak için gezegeni yakar gerekirse.
“Terörle araya mesafe koyma” komutu muhalefetin derdidir. Erdoğan’ın muhalefetin birleşmesine mani olmak için icat ettiği en güçlü aparattır. Seçimlerde Kemal Kılıçdaroğlu’nun %60-65 oy oranı ile kazanabilmesinin önündeki en büyük engeldir. Meral Akşener’in basiretsizliği üzerine inşa edilmiş bir oyundur, plandır, hamledir. Muhalefetin yumuşak karnıdır.
Şimdilerde Erdoğan Yeniden Refah ile Hüda Par ile memleketteki milyonlarca kadın ve çocuğun geleceğini pazarlık ededursun.
Hüda Par’a kaç vekil, kaç kamu kuruluşu vereceğini, hangi yetkilerle ve kaç kişilik kadroyu devlete yönetici diye atayacağını hesaplasın.
Bizler muhalefetin cesaretini takip edelim.
Erdoğan’ın çerçevesini çizdiği resme göre son durumumuz çok net.
Kemal Kılıçdaroğlu Mithat Hoca ile Meral Akşener Başak Demirtaş ile görüşse kıyamet kopacak öyle değil mi?
Muhalefet PKK’li sayılacak, milli hassasiyetlerimiz yerle bir olacak öyle değil mi?
Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ serbest kalırsa memleket elden gidecek, analar ağlayacak öyle değil mi?
Hüda Par’lıdan vekil olur, emniyet müdürü olur, kaymakam olur, vali olur, hatta bakan olur ama Dr. Adnan Selçuk Mızraklı’dan Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı çıkmaz öyle değil mi?
HDP’nin fikri de cismi de lazım değil bize öyle değil mi?
Ne diyelim, Allah muhalefete akıl fikir versin.
Versin ki mesela kadın cinayetleri, çocukların korunması, toplumsal barış gibi konuları mecliste Hüda Par Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu ile değil Gültan Kışanak ile konuşmak, tartışmak nasip olsun.
HDP’yi mum ile ararsınız yeminle…
Hayko Bağdat: 1976 yılında Rum bir anne ve Ermeni bir babanın dördüncü çocuğu olarak İstanbul’da doğdu. 1994’de İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü‘ne başladı. Babasının beklenmedik vefatı sebebiyle eğitimini tamamlayamadı. 2002’de Yaşam Radyo’da Türkiye’de ilk azınlık sorunlarını gündeme taşıyan “Sözde Kalanlar” programı ile gazeteciliğe başlayan Bağdat, Türkiye’nin önemli basın organlarından gazetecilik, köşe yazarlığı ve yorumculuk yaptı. 2007’de katledilen Hrant Dink’in ardından kurulan ve adalet arayışını sürdüren “Hrant’ın Arkadaşları” ekibinin kurucuları arasında yer alan Bağdat’ın “Türkiye’de Ermeni ve öteki olmayı” anlatan ilk kitabı ‘Salyangoz’ 2014’te, ikinci kitabı ‘Gollik’ 2015 yılında, üçüncü kitabı ‘Kurtuluş Ҫok Bozuldu’ ise 2016 yılında okurlarıyla buluştu. Kitabından esinlenerek kurguladığı tek kişilik gösterisi Salyangoz, 2016’da seyirci ile buluştu. 2017’de Almanya’ya taşınan Bağdat, Berlin’de gazeteciliğe ve üretmeye devam ediyor.
Kaynak: Artı Gerçek
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***