Artı Gerçek – Halkların Demokratik Partisi (HDP) Grup Başkanvekili Saruhan Oluç, Meclis’te basın toplantısı düzenledi. Oluç, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Bu millet 14 Mayıs’ta gereğini yapacaktır” açıklamasına, halkın 14 Mayıs’ta depremin siyasi sorumlularından hesap soracağını söyledi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın partisinin grup toplantısında seçim tarihini işaret ettiği 14 Mayıs’ta “Bu millet 14 Mayıs’ta gereğini yapacaktır” sözlerine Oluç’tan cevap geldi. HDP’li Oluç şöyle konuştu:
“Gerçekten bugün Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanının söylediği bir söze çok katılıyorum. ‘14 Mayıs’ta millet hesabı soracak’ dedi ya, gerçekten 14 Mayıs’ta seçim olduğunda millet bu hesabı kesecek. Deprem ve afet konusunda yapılmamış olanların, hazırlıksızlığın, bu kadar insanın hayatını kaybetmiş olmasının siyasi sorumlusundan, iktidar ittifakından, yani Cumhur İttifakı’ndan hesabı soracak. Tek söylediği doğru bugün maalesef buydu.”
HDP Grup Başkanvekili Hakkı Saruhan Oluç’un açıklaması şöyle:
‘YÜZYILIN DEĞİL 900 YILIN FELAKETİNİ YAŞATTILAR’
“AKP Genel Başkanı bugünkü grup toplantısında Türkiye Yüzyılı’ndan, yüzyılın felaketine geçmiş oldu. Gerçekten Türkiye’ye yüzyılın felaketini yaşatmış olan bir iktidarla karşı karşıyayız. Yüzyıl diyorum ama tarih kitaplarına baktığımız zaman, 909 yıl önce 1114 yılında Maraş’ta bir deprem yaşanmış ve tarih kitaplarına göre o depremde 40 bin civarında insan hayatını kaybetmiş. Yani 909 yıl önce Maraş’ta yaşanan felaketi bugün AKP Türkiye’ye ve topluma bir kez daha yaşattı. Hani yüzyılın felaketi diyorlar ya, yüzyılın değil 900 yılın felaketini yaşattılar. Böyle bir durumla karşı karşıyayız.
‘AFAD’A YÜZDE 0,25 BÜTÇE PAYI VEREN BİR İKTİDAR AFET HAZIRLIĞI YAPABİLİR Mİ?’
Bugün AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan dedi ki ‘Resmi verilere göre 45 binden fazla insanımızın hayatını kaybetmiş olmasına rağmen, afet riski yönetimi açısından Türkiye, son 20 yılında geçmişle kıyaslanamayacak kadar ilerleme kaydetmiştir.’ Bu mu ilerlemeniz? Son 20 yılda geçmişle kıyaslanamayacak ilerlemenin sonucunda 45 binden fazla insanın hayatını kaybetmesi mi ilerlemeniz? Ne ilerlemesinden bahsediyorsunuz böyle bir felaket yaşanmışken? Geç kaldınız, hazırlıksız yakalandınız, ortada bir ilerleme falan yok. Rakamlarla, bazı gerçeklere bakıp konuşalım. AFAD, sorumlu değil mi bu meseleden, afet yönetiminden? AFAD’ın bütçe payı ne kadar? 2023 bütçesinde AFAD’ın payı 0,25. Bu AFAD afet hazırlığı yapabilir mi? AFAD’a yüzde 0,25 bütçe payı veren iktidar afet hazırlığı yapabilir mi? Kaç personeli var bu AFAD’ın? Rivayet muhtelif 6-7 bin personel ile AFAD bir afet planı sürdürebilir mi?
‘AFET YÖNETİMİNDEN HABERİ OLMAYAN İNSANLARI AFAD YÖNETİMİNE GETİRİYORSUNUZ’
Ekipmanı yeterli mi, yeterli değil. Bakın ekipman listesine göreceksiniz. Elindeki vinçten ambulansa kadar gülünecek bir durumla karşı karşıyayız. Sadece bu mu peki? AFAD’ın yönetimi de liyakatsiz. Afet yönetiminden haberi olmayan, hayatında hiç böyle bir işle ilgilenmemiş insanları AFAD yönetimine getiriyorsunuz. Liyakatsizlik. Afet riski yönetimi açısından çok büyük başarılar elde ettiniz, öyle mi? Ayıptır ya, ayıptır! AFAD’ın bütçedeki payı yüzde 0,25 dedim ya, faiz giderlerinin payı ne biliyor musunuz? Yüzde 15’i bütçenin. Hazine garantili ödemelere ayrılan bütçe ne biliyor musunuz? AFAD bütçesinin 12 katı. Faiz giderleri 566 milyar TL, AFAD’ın bütçesi 8,5 milyar TL. Kur korumalı mevduata hazineden aktarılan miktar 100 milyar TL. AFAD bütçesinin 12 katı. Böyle mi hazırlandınız afet yönetimine? Yaşatmaya değil yaşayanlara baskı yapmaya, savaşa, silahlanmaya ve öldürmeye yönelik 55 kat güvenlik harcaması. Böyle mi kurtaracaksınız afet yaşamış insanları? Yani 20 yılda çok önemli mesafe kaydettik lafını bir daha kullanmayın. 45 binden fazla hayatını yitirmiş insana da saygısızlıktır, onların ailelerine de büyük saygısızlıktır. Bunu bir kez daha vurguluyoruz. Şimdi bugün diyor ki Adalet ve Kalkınma Genel Başkanı; ‘Depremleri engelleyebilmemiz mümkün değil.’ Kimse sizden depremleri engellemenizi beklemiyor. Böyle ucuz laflarla konuşup insanların aklıyla alay etmeye çalışıyorlar.
‘SİYASİ SORUMLULUK İMAR AFLARI NEDENİYLE DE İKTİDARINIZDADIR TAYYİP ERDOĞAN’
Diyor ki Erdoğan, depremde yıkık-ağır hasarlı 203 bin binada 583 bin bağımsız bölüm var. Bunların yüzde 98’i de 2000 öncesi yapılan binalardan oluşuyormuş. Hiç sıkılma yok! Ya siz 10 yılda 10 tane imar affı çıkardınız. Bunu kim çıkardı? Bu iktidar çıkardı. En son 2018’de imar affı çıkardınız. Peki, bu kadar bina yıkılmış, güya 2000 öncesi yapılan binalar bunlar, o zaman niye af çıkardınız da bütün bu binaları affettiniz? Bunun hesabı sorulmayacak mı? 3 milyon 252 bin bina, yapı faydalanmış 2018’de çıkarılan en son imar affından. Bunun 10 bin 629’u Adıyaman’da, yıkılan yerlerden bahsediyoruz. Hatay’da 56 bin 464 imar affından yararlanmış bina. Maraş’ta 39 bin imar affından yararlanmış bina, Malatya’da 22 bin, diğer illere gelmiyorum. Bu imar aflarını çıkaracaksınız, ondan sonra kalkıp Kahramanmaraş’ta 144 bin 556 vatandaşımızın imar affından faydalandığını açıklıyorum diyeceksiniz. Malatya’da 88 bin vatandaşımızın imar affından faydalandığını açıklıyorum diyeceksiniz, ondan sonra diyeceksiniz bu binalar 2000 öncesi yapılmış. Doğru değil. Yani siyasi sorumluluk imar afları nedeniyle de bu iktidardadır Tayyip Erdoğan. Bak bir kez daha söylüyoruz. İmar aflarını çıkararak bütün eski binalara ruhsat veren, aslında içine oturulmaması gereken binaları affeden sizin iktidarınızdır. Öyle boş konuşmayacaksınız.
‘SİYASİ SORUMLULUĞU OLAN SİYASİ İKTİDAR BAŞKA BİRİNDEN HESAP SORACAK. ÖYLE Mİ?’
Bugün Erdoğan, ‘Sorulması gereken hesapları adli, idari ve siyasi olarak sormak boynumuzun borcu’ dedi. Kimden soracaksınız? Kamusal yapı denetimini kaldıran ve özel firmalara veren kim? Bu siyasi iktidar. TMMOB yetkisini iptal edip özel yapı denetim firmalarına veren kim? Bu siyasi iktidar. Kimden soracaksınız bu hesabı? Öyle bir üçgen oluşturulmuş ki inanılır gibi değil. Yani şeytan düşünse bu kadarını bulamazdı. Nasıl bir üçgen bakalım; bir tarafta müteahhitler var, o müteahhitler yapı denetim firmaları kurmuşlar ve kendi yaptıkları projeleri kendi kurdukları yapı denetim firmalarına denetletiyorlar. Bu yetmiyor bu müteahhitler belediyelerde imar ve fen işlerine adamlarını yerleştirmişler, tabii AKP’li olanları. Yani belediyelerdeki bu kişiler yapı denetim firmaları ile müteahhitler bir üçgen oluşturmuş. Hesabı buraya soracaksınız, sadece o müteahhitlere değil. Onların kurduğu yapı denetim firmalarına soracaksınız. Sadece onlara da değil. O belediyelere yerleştirilmiş olan liyakatsiz ve bu yapı denetim firmaları ve müteahhitler ile birlikte çalışan AKP’li kadrolara soracaksınız. Var mı sizin böyle bir cesaretiniz, yok. İşte bütün bunların sorumlusu bu siyasi iktidar. Siyasi sorumluluğu olan siyasi iktidar başka birinden hesap soracak. Öyle mi? Kendi firmasını kurmuş olan müteahhit, yapı denetim firmasına hesap soruyor gibi. Aranızda bir fark yok. Şimdi bunları konuşuyoruz biz. Bunlar konuşulmadan, bunlar tartışılmadan, bu acayiplikler ortaya konulmadan neden 45 binden fazla insanın öldüğüne dair tuhaflıklar ortaya çıkarılamaz. Onun için söylediklerinizi samimi olarak dile getirin.
‘BİZ DE SİZİN SÖYLEDİĞİNİZ HER ŞEYİ NOT EDİYORUZ’
Bugün yine demişsiniz grup toplantınızda, ‘Eksikliklerimizi söylemek, helallik istemek zafiyet değil milletimize samimiyetin ifadesidir’ diye ama samimi değilsiniz. Hala grup toplantınızda sivil toplum kuruluşlarına, vakıflara, derneklere, siyasi partilere, yani muhalefetten olanlara hakaret yağdırmakta geri durmuyorsunuz. Ne samimiyetinden bahsediyorsunuz! Bir tek kişiyi bile kurtarmak için insanlar nasıl seferber oldular. Siz 72 saat boyunca deprem bölgesine gidemediniz. Ama sivil toplum kuruluşları, yurttaşlar, siyasi partiler gittiler ve orada kurtarma yapmaya çalıştılar. Bunu göz ardı edemezsiniz, bu hakaretlerinizi kimse kabul etmez. Bir kez daha söylemiş olalım size. O nedenle söylediklerinize dikkat edin. İki de bir söylüyorsunuz ya ‘Söylenen her şeyi şimdilik not ediyoruz’ diye, çok söyledi herkes, ben de söylemiş olayım. Biz de sizin söylediğiniz her şeyi not ediyoruz. Bu siyasi sorumluluğun kimin üstünde olduğuna dair not defterimiz çok kabarık.
‘OHAL İLE PLANSIZ YAPILAŞMANIN ÖNÜNÜ AÇTINIZ’
Bugün diyorsunuz ki güvenlik konusunda ilk günlerdeki birkaç hadise dışında kayda değer bir hadise yaşanmadı. O zaman neden OHAL’i ilan ettiniz. Biz OHAL’e gerek yok, afet bölgesi ilanı yeterlidir dediğimizde neden dinlemediniz. Kaldırın o zaman OHAL’i güvenlik sorunu yoksa. Ama siz OHAL’i başka bir şey için ilan ettiniz. Bugün bir kez daha ortaya çıktı. Niye ilan ettiniz? Çevre Bakanlığına OHAL sayesinde çok büyük yetkiler verdiniz. Bak ben birkaç tanesini sayayım size. Plan gerekmeksizin yapılaşma yapabilecek ve yerel yönetimleri devre dışı bırakma imkanını sağlayacak adımları ve imkanları verdiniz Çevre Bakanlığına. Ormana ve mera alanlarına inşaat yapılmasının önünü açtınız. İskân alanlarında plan ve imar uygulamaları olmaksızın harekete geçilebilecek ve itiraz edilemeyecek. Bunu sağladınız. Taşınmaz mülkiyetini kısmen ya da tamamen başka bir alana aktarmanın imkanını sağladınız. Acele kamulaşmanın önünü açtınız. Askı ve itiraz süreçlerini devre dışı bırakma süreçlerini devre dışı bıraktınız. Taşınmazları başka yere aktarma imkânı sağladınız. İşte siz bunları sağladınız OHAL yönetimi ile ve Çevre Bakanlığına da bu yetkileri toptan vermiş oldunuz. Yoksa meselenin güvenlik meselesi olmadığını biz çok iyi biliyoruz.
‘14 MAYIS İÇİN GÖSTERİ YAPACAKSINIZ, TOPLU TEMEL ATMA TÖRENLERİ DÜZENLEYECEKSİNİZ’
Çevre Bakanı çıkıp ikide bir diyor temelleri atacağız. Bütün jeologlar bas bas bağırıyor. Artçı depremlerin sürdüğü yerde temel atılmaz, beton çatlar ve bunun yarattığı büyük sorunlar vardır diye. Siz o temelleri niye atacaksınız biliyoruz. Seçimler olacak ya 14 Mayıs’ta. 14 Mayıs için gösteri yapacaksınız, toplu temel atma törenleri düzenleyeceksiniz. Yahu artçı depremlerin sürdüğü, hala zangır zangır sallanan bir bölgede hangi betonu dökeceksiniz, hangi temeli atacaksınız. Ama jeologları dinlemiyorsunuz. Daha önce jeologların verdiği onlarca rapor var bunları dinlemediğiniz ortaya çıktı. Bunu da not edelim. O jeologların raporlarının hepsi notlara girdi.
‘AFET BAKANLIĞININ KURULMASI GEREKİYOR’
Bugün diyor ki AKP Genel Başkanı, ‘Devletin bekasıyla birlikte milletin bekasını düşünen yeni bir stratejik akıl oluşturacağız.’ Neymiş peki bu Ulusal Risk Kalkanı Modeli? Ortada bir model vardı, çöktü. Türkiye Afet Müdahale Planı çöktü. Sizin bir tane planınız vardı ve çöktü. Şimdi bir tane model oluşturacağız diyorsunuz, o da çökecek. Yapılması gereken birinci iş nedir biliyor musunuz? Fay hatları üzerinde imar yasağını getiren kanunu çıkarmaktır. Bu kanun teklifini verdik, çıkarmayacağınızı biliyoruz. Örnekleri var Avrupa ve Amerika’da, bu kanunları çıkarmadan sizin yapacağınız modellerin hepsi çökmeye mahkumdur. Siz Çevre Bakanlığına bu yetkileri veriyorsunuz ama mesele böyle çözülmez. AFAD İçişleri Bakanlığı’na bağlı. Bütçesi, personeli ve ekipmanı doğru dürüst yok. Olması gereken şudur. Türkiye’de ‘Afet Bakanlığı’nın kurulması gerekiyor. Çünkü Türkiye bir deprem ülkesi. Kaçıncı defadır depremde çok sayıda can kaybı oluyor. Bir afet ülkesi aynı zamanda. Merkezi bütçeden güçlü payı olan, yerel yönetimlerle birlikte çalışan, yerel ayakları olan bir ‘Afet Bakanlığı’nın kurulması gerekiyor. Öyle uyduruk modeller icat ederek değil, yetkili bir bakanlıkla bu meselenin üstüne gidilmesi gerekiyor. İçişleri Bakanlığı ‘AFAD’da az personel var, AFAD’a personel alınmalıdır’ diye bir gün Meclis’e geldi mi? Gelmedi. Ne için geliyor; bekçi lazım, bekçilere kadro lazım, polis lazım, özel harekatçı lazım, özel harekatçılara kadro lazım. Bunun için geliyor. AFAD için bir kez geldiğini görmedik. Çünkü dert değil. Öyle bir anlayışları yok, öyle liyakatli bir AFAD yönetimi de yok ortada.
‘AFET YENİDEN İMAR FONU ARPALIK OLMAYA NAMZETTİR’
Bugün AKP Genel Başkanı, bir şey daha söyledi. ‘Afet Yeniden İmar Fonu yaratacağız’ dedi. Bunu hep sorduk, sormaya da devam ediyoruz. Deprem vergileri toplandı, AKP hükümetleri döneminde yaklaşık 38,5 milyar dolar deprem vergisi toplandı. Nereye harcandı bu vergiler? Kimse bilmiyor. Defalarca soruldu, cevap var mı? Yok. Deprem hazırlığı dışında her yere harcandığını biliyoruz. Ama deprem hazırlığına harcanmamış, bu belli. Şimdi bir tane de fon oluşturacakmışsınız. Ne güvencesi var, bu fonu kim denetleyecek? Bu fon nasıl oluşacak? Bu fonun harcamaları, yaptığı işler şeffaf mı olacak? Bu soruların hiçbirinin cevabı yok. Türkiye’de devlet kadroları her iktidar döneminde arpalık olarak kullanıldı. Ama AKP döneminde arpalık haline getirilen devlet kadrolarının haddi hesabı yok. Bu fon da böyle bir şey olmaya namzet işte!
‘KIZILAY, HOLDİNG GİBİ ÇALIŞMIŞ, BAŞKANI ŞAİBELİ BİR İNSAN’
Şimdi sözde bir atraksiyon yapıldı televizyonlarda, 116 milyar TL bağış toplandı. Nereye geldi bu bağışlar, nereye yattı, hangi hesaplara yattı, nasıl kullanılıyor bu para? Buna ilişkin bir şeffaflık var mı? Buna ilişkin hesap verme niyeti var mı? Yok. O zaman bu Afet Yeniden İmar Fonu’nun da bir ciddiyeti olmaz. Ekonomistim diyerek ekonomiyi batırdınız, Türkiye Varlık Fonu’nun başına geçtiniz, her kuruma yandaşlarınızı doldurdunuz. Bilenin değil, itaat edenin önünü açtınız. Nepotizmin en güçlü uygulamalarını gerçekleştirdiniz, yani kayırmacılığın. Ortada ne rasyonel bir bürokrasi kaldı ne liyakat kaldı. İşte bu Kızılay rezaletinden görüyoruz. Kızılay, holding gibi çalışmış maşallah. Deprem olmuş, çadır satıyor. Sen holding patronu musun? İnsanlar çadır diye bas bas bağırıyor, soğukta insanlar üşüyor, donuyor, tepelerinde naylonlardan bir şeyler yapıp yaşamaya çalışıyorlar. Kızılay maşallah çadırları satıyor. Kim onay verdi bu çadırların satılmasına, kim onay verdi? Bu onay veren bir hesap verecek mi? Sadece Kızılay Başkanından bahsetmiyorum, o zaten şaibeli bir insan. Kızılay ile ilgili yaptıkları bir değil iki değil, geçmiş yıllarda da tartıştık. Şaibeli bir insan. Şaibeli olduğu için orada tutuyorlar zaten. İnsan yüzüne bakabilecek bir hali yok. Peki, onun da tepesinde ondan sorumlu olan kim, hangi siyasi? Ondan da hesap soracak mısınız Sayın Erdoğan, yani kendinizden hesap soracak mısınız? O yüzden bu tür laflarla ortaya çıkmış olan felaketi örtmeniz mümkün değil.
‘MECLİS’TE AFET YÖNETİMİYLE İLGİLİ BİR İHTİSAS KOMİSYONUNA İHTİYAÇ VAR’
Şimdi Meclis’te yarın tartışılacak deprem komisyonu kurulması konusu. Daha yeni bir deprem komisyonu çalıştı, kuruldu. Kurulana kadar çok çaba sarf ettik. O kadar çok deprem komisyonu kurulmalıdır dedik ki sonunda AKP’liler tamam dediler. 500 sayfalık bir rapor yayınladı. 270 civarında önerisi var. Eksikleri saptadı deprem komisyonu. Bir tanesi bu önerilerden uygulanmadı. Uygulanması için adım atılmadı. Şimdi yarın bir daha deprem komisyonu kurulsun diye tartışılacak. Kurulsun da o raporlar değerlendirilmediği ve gerekenler yapılmadığı sürece ne olacak? Komisyonlar kurulabilir, uzmanlar gelir çeşitli fikirler söylerler. Meclis çatısı altında her türlü kalıcı ihtisas komisyonu var. En son hep birlikte dijital mecralarla ilgili komisyon kuruldu. Afet yönetimiyle ilgili bir ihtisas komisyonuna da ihtiyaç var. Geçici deprem komisyonu değil. Acil Durumlar ve Afet Komisyonuna ihtiyaç var. Kalıcı ihtisas komisyonuna, sürekli çalışacak yani yürütme düzeyinde Afet Bakanlığına ihtiyaç var. Meclis düzeyinde Acil Durumlar ve Afet İhtisas Komisyonuna ihtiyaç var. Böyle geçici iş yapıyormuş gibi gösteren deprem komisyonlarına değil. Deprem komisyonları kurulabilir zaman zaman. Bu komisyonlar AFAD’ı, Kızılay’ı, belediyeleri, yapı denetim firmalarını, müteahhitleri ve bunların yaptıkları her şeyi değerlendirmelidir. Ama ihtisas komisyonuna ihtiyaç var meseleleri sürekli takip etmek için.
‘14 MAYIS’TA SEÇİM OLDUĞUNDA MİLLET BU HESABI KESECEK, CUMHUR İTTİFAKI’NDAN HESABI SORACAK’
Bir kez daha şunu söylüyorum; fay hatları ve aktif fay zonları üzerine inşaat yapılması ile ilgili kanun bir an önce çıkarılmalıdır. Bu çıkarılmadan, 45 binden fazla insanın hayatını kaybettiği deprem bölgesinde inşaat yapmak demek bir şovdur. Bu kanunu çıkaracaksınız ki aktif fay zonları üzerinde inşaat yapılamayacak ve yeniden o bölgeler inşa edilirken güçlü bir kamu ve proje denetimiyle, zemin etütleriyle bu yapılacak. Ama bu iktidarın öyle bir zamanı da kalmadı. Gerçekten bugün Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanının söylediği bir söze çok katılıyorum. ‘14 Mayıs’ta millet hesabı soracak’ dedi ya, gerçekten 14 Mayıs’ta seçim olduğunda millet bu hesabı kesecek. Deprem ve afet konusunda yapılmamış olanların, hazırlıksızlığın, bu kadar insanın hayatını kaybetmiş olmasının siyasi sorumlusundan, iktidar ittifakından, yani Cumhur İttifakı’ndan hesabı soracak. Tek söylediği doğru bugün maalesef buydu.” (ANKA)
Kaynak: Artı Gerçek
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***