Geçtiğimiz ay Batman’da bir cinayet işlendi. Eşiyle boşanma aşamasında olan Ömer Faruk Arslan, kızını görmek için İstanbul’dan Batman’a geldi. Akrabaların araya girmesiyle, yedi yaşındaki Adara babasına teslim edildi.
Ertesi gün, Adara’nın halasının kömürlüğünde cansız bedenine ulaşıldı. Adara, babası tarafından boğularak öldürülmüştü. Gözaltına alınan baba ifadesinde; “Eşine acı çektirmek için kızını boğarak öldürdüğünü” itiraf etti. Arslan’ın yüzündeki çiziklerinde Adara’nın kendisine direnirken oluştuğu tespit edildi.
2022 yılında 39 çocuk erkekler tarafından öldürüldü. Çocuğunu öldürmeye kadar varan şiddet… Ne oluyorda erkekler çoğunlukla, ayrıldığı ya da ayrılma sürecinde olduğu partnerine şiddet uyguluyor?
Fromm’a göre “Eğer insan yalnızca sahip olduğu şeylerden ibaretse, onları yitirdiğinde, kendini de yitirecek, kim olduğunu bilemeyecektir. Böylece yaşamı yanlış kurmanın sonucunda ortaya yenilmiş, moralsiz, yıkık ve acınacak bir insan çıkar.” “Sahip olma” üzerinden varoluşu böyle açıklıyor Fromm.
Kadın kendisini, sahip olunacak bir nesne olarak ortaya koymadığında ise erkek bunu benliğine yapılan bir saldırı olarak algılayıp şiddetle tepki veriyor. Kendi çocuğunu öldürmeye kadar varan şiddet.
2022’de kadın ve çocuğa uygulanan erkek şiddetinin sonuçlarına göre; *
Kadın Cinayeti 327
Şüpheli Kadın Cinayeti 245
Çocuk Cinayeti 39
LGBTİ+’lara yönelik yaralama ve cinayet 18
Şiddet-Yaralama 793
Tecavüz-Cinsel Saldırı 32
Çocuk İstismarı 238
Seks İşçiliğine Zorlama 442
ŞİDDET SARMALI
Türkiye’de kadınlar, her an şiddete maruz kalabilecek olmanın endişesiyle yaşıyorlar. Ayrılma sürecinin şiddetle sonuçlanmasının diğer önemli nedeni de erkeğin, çocukluk döneminde kendisine bakım verenle (anneyle) kuramadığı sağlıklı bağlanma. Sağlıklı bağlanmayı öğrenemeyen erkek sağlıklı ayrılamıyor.
Şiddetin bu düzeyde yaygın olmasının en önemli sebebi içinde bulunulan toplumsal yapı. Bizim toplumumuzda kadın sahip olunan bir nesnedir. İstenildiği gibi alınıp vazgeçilebilir, gerektiğinde yok edilebilir.
“Kadınlar sizin ekeneğinizdir; ekeneğinize nasıl isterseniz öyle yaklaşın. Kendiniz için de önceden hazırlık yapın. Allah’tan sakının ve bilin ki O’na kavuşacaksınız. Müminleri müjdele.”(Bakara Suresi 223)
Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu’nun verilerine göre, kadına yönelik şiddet eylemleri en çok Müslüman ülkelerde yaşanıyor.
Yarın 8 Mart. Türkiye’de kadına yönelik şiddet sayıları, kadın mücadelesi giderek güçlense de düşmüyor. Her gün bir kadın öldürülüyor. Kadının yanında, kadının akrabaları, kadınla erkeğin müşterek çocukları… Şiddetin sonucunda arkada kalan yetim çocuklar… Şiddet sarmalı, bir nevi erkeği de mağdur eden ve bütün toplumu etkileyen ağır sonuçlara neden oluyor.
İmkansız mı bu şiddet sarmalından kurtulmak? Değil! İmkansız olduğunu düşünenlere söylenecek tek söz var, kadınlar artık ölümüne de olsa sahip olunan bir nesne gibi yaşamak istemiyor.
Mücadele yaşatır! Dayanışmayla…
*Veriler bianet.org’tan alınmıştır.
Meliha Yıldız: 1975’te, cinsel istismar da dâhil birçok ihmal ve olumsuzluğun yaşandığı bir evde doğdu. Kırk dört yaşına geldiğinde, bir video-röportajla yaşadığı cinsel istismarı anlattı, bu onun için mağdurluktan aktivistliğe giden yolculuğun başlangıcı oldu. Türkiye’de, aile içi cinsel istismarın “mağdur” tarafından anlatıldığı ilk kitap olan Kutsal Tecrit’i 2021 yılında yazdı. Çocuğun cinsel istismarıyla ilgili yaptığı çalışmaları https://melihayildiz.org/ sitesinde paylaşmaya devam ediyor.
Kaynak: Artı Gerçek
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***