HABER MERKEZİ – AP Uluslararası Kürt Konferansı’nda PKK’nin eylemsizlik kararının değerlendirilmesi gerektiği belirtildi.
Avrupa Parlamentosu’nda (AP) 17’ncisi düzenlenen Uluslararası Kürt Konferansı’nın ikinci günün ilk oturumunda Kuzey ve Doğu Suriye’deki durum ile Türkiye’nin kimyasal silahlar ve dronlarla gerçekleştirdiği saldırılar ele alındı.
Konferansta “AB ve Kürtler” başlığı altında sunumlar yapıldı. Konferansın organizatörlerinden EUTCC Yönetim Kurulu üyesi Hollandalı akademisyen Joost Jongerden’in yönettiği oturumda Kürtlerin Avrupa’dan beklentilerini Kürdistan Ulusal Kongresi Dış İlişkiler Sözcüsü Nilüfer Koç değerlendirdi.
‘EYLEMLERİN DURDURULMASI TARİHİ FIRSAT’
Koç, “Türkiye vaatlerini yerine getirmiyor, AB’ye katılım kriterlerine uymuyor, NATO üyeliği kriterlerine uyumuyor” diyerek, Türkiye’nin Suriye ve Irak gibi iki egemen devletin kuzeyine saldırıda bulunduğunu kaydetti. Koç, “Türkiye’yi komşu ülkeler için sorun üreten bir ülke olarak görüyoruz. Uluslararası toplum da işgale gözlerini yumuyor” diye belirtti.
Seçimlere de değinen Koç, “Türkiye’nin kaderini belirleyecek olan seçimlerdir. Demokrasiye mi otokrasiye mi geçecek” şeklinde konuştu. Türkiye’nin hem NATO’da hem de AB’de yükümlülüklerini yerine getirmediğini dile getiren Koç, “Erdoğan’la mı devam edeceğiz, alternatifiyle mi? Türkiye’nin demokratikleşmesi için bu fırsatın kullanılması lazım. Bu çerçevede PKK’nin tüm askeri eylemlerini durdurması bence tarihi bir fırsat. Avrupa Parlamentosu anahtar rol oynayabilir” ifadelerini kullandı.
TECRİT HATIRLATILDI
PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecridi de hatırlatan Koç, “Kürt tarafı olarak İmralı’da iki yıldır ne olup bittiğini bilmiyoruz. Derhal bağımsız bir hekim heyeti gitmeli” dedi.
‘TERÖR LİSTESİ KADER BELİRLEYİCİ ÖNEMDE’
PKK’nin konulduğu “terör listelerini” Demokrasi ve Uluslararası Hukuk Derneği (MAF-DAD) adına Mahmut Şakar değerlendirdi. Şakar, “PKK’nin terör listesinde olması tüm Kurdistanlıların pozisyonunu ve kaderini belirleyecek stratejik bir önem kazanıyor” dedi. Listeden dolayI on binlerce kişinin mağdur olduğunu belirten Şakar, Kürtlere yönelik kriminalizasyon politikasının 1980’li yılların ortasında Olof Palme’nin öldürülmesi ile başladığını anlattı. Şakar, bu siyaseti daha sonra Almanya’nın devraldığını ve son derece yoğun baskı ve tutuklamalara yöneldiğini dile getirirken, 11 Eylül 2001 saldırısından sonra AB’nin de terör listesi oluşturduğunu hatırlattı.
PKK DAVASI
PKK’nin barış ve çözüm çağrıları, ateşkes kararlarına rağmen listeye ısrarla alınmasının “siyasal bir tercih” olduğu eleştirisinde bulunan Şakar, listelere karşı Avrupa Adalet Divanı’ndaki davalara da işaret etti. Avrupa Adalet Divanı’nın da bu mesele karşısında kendisini geriye çektiğini söyleyen Şakar, “Siyasi iradenin bu konuda belirleyici olduğu” mesajının verildiğini kaydetti.
‘ZULMÜN MASKESİ HALİNE GETİRİLDİ’
Türkiye’nin Kürtlere karşı işlediği her şeyi “terör listesiyle” meşrulaştırdığını belirten Şakar, “Terör söylemi, tüm zulmün, şiddetin, katliamların bir maskesi haline gelmiş durumda. Efrîn’den Türkiye’ye tek çakıl taşı atılmadı ama bugün cihadistlere teslim edildi” dedi. Hukuksal mücadeleyi verdiklerini ancak bu meselenin siyasi ve stratejik olduğunu dile getiren Şakar, şöyle devam etti: “Avrupa Konseyi, bizim kendi kaderini tayin hakkına ilişkin yaptığımız başvuruya yanıtta, ‘Türkiye’de Kürtlerin kendi kaderini tayin hakkı olduğuna dair bir konsensüsümüz yoktur’. Avrupa Birliği’nin Kürtlere yaklaşımı bu. Türkiye’nin insafına bırakılmış 40 milyon insandan bahsediyoruz. Uluslararası hukuka göre bizi ‘halk’ olarak kabul etmiyorlar.”
PARİS KATLİAMI
CDK-F Dış İlişkiler Sözcüsü Berivan Fırat da 23 Aralık 2022’de Paris’teki Ahmet Kaya Kürt Kültür Merkezi’ne düzenlenen silahlı saldırıyı değerlendirdi. Fırat “PKK’nin kesinlikle terör listesinden çıkarılması gerekiyor” dedi. Paris’teki katliamı hatırlatan Fırat, bu katliamın “ırkçı saik”le gerçekleştiği iddiasının gerçeği yansıtmadığını söyledi. Fırat, Paris’te 2013 yılında üç Kürt kadın devrimcinin katledilmesini de hatırlatarak, “Türk istihbarat teşkilatı tarafından işlendiği ortaya çıkmasına rağmen davada ilerleme sağlanmadı” dedi. Aralık 2022’teki katliama ilişkin ise “çok soru olduğunu ancak hiçbir cevabın verilmediğini” belirten Fırat, katliamın gerçekleştiği koşulları anlattı. Fırat, “Fransız resmi makamlar, saldırganın patolojik bir ırkçı olduğunu anlatmaya çalışıyor. Yani ırkçı ama onun durumunda bir hastalık gibiymiş” dedi. Fırat, “Bu açıkça siyasi bir eylemdir, terörist bir eylemdir. AB, Türkiye’ye ve katillerinin tam bir cezasızlık içerisinde hareket etmesine artık dur demesi gerekiyor” şeklinde konuştu.
‘ÇİFTE STANDART VAR’
“Avrupa ve Kürt sorunu: Çelişkiler ve seçenekler” başlığı altında bir sunum yapan Danimarkalı Yeşiller’den AP üyesi Nikolaj Villumsen da “Putin Ukrayna’yı işgal ettiğinde hemen uluslararası hukukum ihlalini kınadık ama Erdoğan ve Kürtler söz konusu olduğunda AB maalesef susmayı tercih ediyor.” Kimyasal silahların kullanılmasına da değinen Villumsen, “Bu kesinlikle soruşturmaya konu olmalı. Ancak Avrupa Birliği politikası, Kürt konusu söz konusu olduğunda gerçekten endişe verici oluyor” diye konuştu. Avrupa Birliği’ne bu konularda yaptıkları çağrılara da yanıt alamadıklarını dile getiren Villumsen, “Gerçekten de çifte standart var. İkiyüzlülük söz konusu. İnandırıcılığımız açısından büyük bir sorun oluşturmaktadır” diye belirtti.
Seçimlere de işaret eden Villumsen, “Türkiye’deki demokratik muhalefeti kesinlikle desteklememiz gerekiyor. Erdoğan’a baskının artırılması gerekiyor” diyerek Villumsen, PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın da serbest bırakılması gerektiğinin altını çizdi.
Kaynak: Mezopotamya Ajansı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***