Dinçer GÖKÇE
İSTANBUL – Burdur Bucak ve İzmir Tire’de görev yaptıktan sora Mayıs 2021’de Ağrı’ya başsavcı olarak atanan Mehdi Can’ın (38) ailesinden iki kişinin geçirdiği Gülen Cemaati’ne üye olmak iddiasıyla açılan soruşturma ve kovuşturması önemli bilgiler içeriyor. Baba M. N. Can (60) ile tıp doktoru oğlu Mehmet Fatih Can’a (29) ilişkin iki dosya da 15 Temmuz darbe girişimi sonrası açıldı.
52 KİŞİNİN İSMİNİ VERDİ
Artı Gerçek’in elde ettiği belgelere göre Mehmet Fatih Can, 29 Eylül 2017’de Diyarbakır’da gözaltına alındı. Dört günlük gözaltı sonrası serbest kalan Can, etkin pişmanlıktan yararlanmak istediğini söyledi. Can, emniyet ve savcılık ifadesinde ayrıntılı bilgi verdi. Orta okul ve üniversiteyi kapsayan dönemde, ilişkide olduğu 52 kişinin ismini veren Can, bu kişilerin birçoğunu ise fotoğraflarında teşhis etti.
‘POLİS ADAYLARINDAN SORUMLU OLDUĞUNU’ SÖYLEDİ
Can, cemaat ile ilk temasının ortaokul 2’nci sınıf öğrencisi iken başladığını anlattı. Anılan dönemde 12-13 yaşında olduğu anlaşılan Can, cemaatle ilişkisinin lise, dershane ve üniversite sürecinden kesintisiz bir biçimde devam ettiğini söyledi. Kayseri’de üniversite öğrencisi olarak bulunduğu süreçte 4 yıl süresince Polis Meslek Yüksek Okulu’nda okuyan polis adaylarından sorumlu olduğunu anlatan Can “4 yıl boyunca toplamda 100 civarında öğrenciden sorumlu oldum. Bu 100 kişiden 20-30 kişinin yüzünü dahi görmedim. Geri kalan 50-55 kişi ile de çarşıda denk gelince görüşürdüm” dedi.
BYLOCK’U 2013’TE İNDİRDİ
Hangi dönem kiminle temasta olduğunu, kendisi ile kimlerin ilgilendiğini ve üniversite kaydı için beraberinde gelen kişinin ismini veren Can, Cemaat yargılamalarında temel delillerden biri olarak kabul edilen Bylock uygulamasını da 2013 yılında cep telefonuna indirdiğini söyledi. Bylock’u kullandığı GSM hattının babasına ait olduğunu belirten Can, anılan uygulamayı Google Play Store’da indirmesini, soy ismini bilmediği ‘Fikri’ isimli kişi olduğunu anlattı.
‘YAZILANLARI KİMSE OKUMAZ’
Can, bu kişinin kendisine “Bu program WhatsApp’tan daha güvenli. Yazılanları kimse bulmaz. Bundan sonra bu programı kullanacağız” dediğini ifade etti. Uygulamayı indirdikten sonra Fikri ve Gültekin A.’nın hesaplarını eklediğini aktaran Can, “Ancak programı indirdikten 3-4 gün sonra, şarjı çok erken bitirdiği için sildim” diye konuştu. Can, Kayseri’de öğrenci olarak bulunduğu süreçte cemaate ait ev ve yurtlarda kaldığını kabul etti.
YASAKLI İKİ KİTAPTA DİKKAT ÇEKEN İSİM
Ev aramasında, tasfiye halindeki Bank Asya’ya ait bir kartı bulunan Can’ın evinde bulunan çok sayıda kitaba da el konuldu. Anılan kitapların bir bölümünün Said-i Nursi ve Fethullah Gülen’e ait olduğu bilgisi dava dosyasına yer aldı. Dosyaya göre, hakkında toplatma kararı bulunan, İsmail Şerifoğlu’nun “Bediüzzaman’ın Urfa Günleri” adlı kitabının 2’nci sayfasında, el yazısı ile “Mehdi Can 03.07.2005” ifadesi yer aldı. Yine, hakkında toplatma kararı bulunan, Prof. Dr. Davut Aydüz’ün “Cevşen-i Kebir ve Tercemesi” isimli kitabın iç sayfasında el yazısı ile “Rıfat Abinin Mehdi Abiye Hediyesidir” ifadesinin imzalı bir biçimde yer aldığı anlaşıldı.
Yürütülen soruşturma sonrası Mehmet Fatih Can hakkında ‘silahlı terör örgütüne üye olma’ suçlaması ile dava açıldı. Diyarbakır 9. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davada savunması alınan Can şunları söyledi:
“Söz konusu örgüt içerisinde bir dönem bulundum. Ancak ben bu örgüt içerisinde bulunurken terör örgütü olduğunu düşünmemiştim. Herhangi bir suça iştirak etmedim. Etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanmak istiyorum. Örgüte katılımım, kimlerle kaldığım, Bylock’u ne zaman ve kimin talimatıyla kurduğuma dair ayrıntılı beyanda bulundum. Bu beyanlarım doğrudur. Teşhisleri de yaptım. Herhangi bir baskı altında kalmadan teşhislerimi yaptım. Bu yapının içerisinde kaldığım için de pişmanım.”
MAHKEME: İFADELERİ TUTARLI
Mahkeme, Mehmet Fatih Can’a ilişkin kararında, soruşturma ve kovuşturma sürecinde verdiği ifadelerin tutarlı olduğuna hükmetti. Heyet, duruşma savcısının verdiği mütalaa doğrultusunda kararını açıkladı. Can’a, ‘Silahlı terör örgüt üyeliğinden’ 7 yıl 6 ay hapis cezası verildi. Ancak, etkin pişmanlık hükümleri uygulanarak verilen cezada indirime gidildi. Can’ın cezası 1 yıl 6 ay 22 güne indirildi. Verilen ceza 2 yılın altında olduğu için de hükmün açıklanması geri bırakıldı.
17-25 ARALIK SONRASI İLİŞKİSİNİ KESMEDİ
Mahkemenin, Can’a ilişkin 16 Nisan 2018 tarihli 28 sayfalık gerekçeli kararında, verilen cezanın iki temel dayanağı yer aldı. Bunlardan ilki Can’ın Bylock kullanması, ikincisi ise 17-25 Aralık sonrasında da cemaatle ilişkisini kesmemesi oldu. Bu durum gerekçeli kararda şöyle yer aldı:
“17-25 Aralık 2013 döneminden sonra da 2015 yılına kadar örgüte ait ev ve yurtlarda kalmaya devam ettiği…”
BABASINA TAKİPSİZLİK KARARI VERİLDİ
Ağrı Cumhuriyet Başsavcısı Mehdi Can’ın ailesi ile ilgili ikinci kritik gelişmenin ise 2019 yılında yaşandı anlaşıldı. Belgelere göre, M. N. Can (60) anılan yıl Diyarbakır İl Emniyet Müdürlüğü Kom Şube Müdürlüğü ekiplerince gözaltına alındı. Baba Can’ın gözaltına alınmasının gerekçesini, adına kayıtlı GSM hattında Bylock bulunması yer aldı. Baba Can verdiği ifadede “Bu hattı oğlum Mehmet Fatih Can kullanıyordu” dedi. Alınan HTS analiz raporu babaCan’ın anlatımlarını doğruladı. Yürütülen soruşturma sonrası Bylock yüklenen hattı babaCan’ın kullanmadığına işaret edilerek 13 Haziran 2019’de takipsizlik kararı verildi.
Kaynak: Artı Gerçek
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***