İki hafta önceki “Strasbourg’da 50 yıldır aynı manevralar…” başlıklı yazımda 26 ülkeden 450 milyonluk bir nüfusu temsil eden Brüksel’deki Avrupa Parlamentosu‘nun duvarlarının haftalardır örneği görülmemiş yolsuzluk skandallarıyla sarsıldığından söz etmiştim.
Üzerinden bir hafta geçmedi ki, Avrupa Parlamentosu 26 Ocak’ta Türkiye ile ilgili bir komediye sahne oldu.
Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, Avrupa Parlamentosu (AP) Dış İlişkiler Komitesi tarafından düzenlenen “Küresel Belirsizlik Döneminde, Yeni Olanaklar ve Çözümler: Türkiye Ekonomi Modeli“ konulu bir panele konuşmacı olarak katılmıştı. O da, tıpkı efendisi Erdoğan gibi, AKP-MHP diktasının insan hakları ihlalleri ve komşu ülkelere tehditler sürüp giderken Türkiye’nin AB’ye asla üye olamayacağını gayet iyi bildiği halde, üyelik istemini yıllardır “ne şiş yansın, ne kebap…” kurnazlığıyla askıda tutan AB üyelerine hadlerini bildirmişti.
Komedinin skandal boyutundaki zirvesi, Nureddin Nebati‘nin böbürlenme ve meydan okumaları değil, Türk devletinin bu üst düzey temsilcisinin Avrupa Parlamentosu’nda, tüm Avrupa demokrasilerini sarsan yolsuzluk skandalının “zanlı”larından Polonya milletvekili Ryszard Czarnecki tarafından ağırlanmasıydı.
Nebati, Twitter’dan yaptığı açıklamada, bu ağırlanışından “AB-Türkiye Dostluk Grubu Başkanı Sayın Ryszard Czarnecki ile Türkiye-AB ilişkilerini ve önümüzdeki dönemde olumlu gündem oluşturulmasına yönelik istişarelerde bulunduk“ diye iftiharla söz ediyordu.
Oysa bu ziyaretten iki gün önce, 24 Ocak 2023’te CNN şu haberi veriyordu:
“Basın tarafından Qatargate olarak da adlandırılan Avrupa Parlamentosu’ndaki yolsuzluk ve kara para aklama skandalı ile ilgili soruşturma devam ederken, Belçikalı savcıların, söz konusu soruşturma kapsamında kontrol ettiği 60 kişilik listede, Polonya’da iktidarda olan Hukuk ve Adalet Partisi’nden (PİS)’den Ryszard Czarnecki ve Tomasz Poreba adlı iki milletvekilinin de yer aldığı açıklandı. Czarnecki‘nin Katar’ın başkenti Doha’da düzenlenen Doha Forum’una bir kaç kere katıldığı, kendisinin bugüne kadar hangi amaçlarla kaç kere Katar’a gittiğine ilişkin soruları ise yanıtsız bıraktığı bildiriliyor.”
Aynı gün, Polonya’dan Rzeczpospolita gazetesi de şu bilgiyi veriyordu:
“Belçika savcılığı Avrupa Parlamentosu’ndaki yolsuzluk ve AP üyeleri ile Katar arasındaki bağlantılar konusunda geniş kapsamlı bir soruşturma yürütüyor. Müfettişler tarafından kontrol edilen yaklaşık 60 kişi arasında Polonya’dan iki AP üyesi, Tomasz Poręba ve Ryszard Czarnecki de bulunuyor.”
Avrupa Birliği-Türkiye Dostluk Grubu Başkanı Ryszard Czarnecki‘nin adı, daha 2017 yılında bir başka skandala karışmış, sözde seyahat masrafları ve hayali asistan işe alımları da dahil olmak üzere çeşitli uydurma masraflar için AB fonlarını zimmete geçirmekle suçlanmış, Avrupa Dolandırıcılıkla Mücadele Ofisi (OLAF) tarafından hakkında bir soruşturma başlatılmıştı.
Geçtiğimiz Eylül ayında İtalya’da aşırı sağcı İtalya’nın Kardeşleri partisinin oyların %26’sını alarak iktidara geçmesi ve Giorgia Meloni’nin başbakan olması üzerine Ryszard Czarnecki, kendisini Meloni’nin “vaftiz babası” olarak tanımlamıştı, çünkü Eylül 2020’de Avrupa Parlamentosu’nda Meloni’yi Avrupa Muhafazakârları ve Reformistleri (ECR)’nin parlamento grubu başkanlığına kendisi önermiş ve seçilmesini sağlamıştı.
22 Nisan 2022 tarihli Daily Sabah‘ta Türk savaş sanayiini öven uzun bir yazısı yer alan Ryszard Czarnecki şöyle diyordu: “Ankara’nın stratejik politikaları sayesinde ve özellikle insansız hava araçlarının savaş alanındaki başarısından sonra, Türk savunma sanayi küresel sektörde önemli bir yol kat etti. Resmi açıklamalara göre, Türk savunma sanayii ürünlerine yönelik talep artıyor. Devrim niteliğindeki bir gelişim, Türk yapımı insansız savaş hava araçlarının (SİHA) artan potansiyelidir. SİHA’lar son derece yetenekli bir performans sergiliyor… Konvansiyonel savaşta SİHA’ların kullanımını öngören özel bir SİHA doktrininin benimsenmesi, Türkiye’nin Libya, Suriye ve Azerbaycan’daki karmaşık jeopolitik aşamalarda önemli askeri başarılar elde etmesini sağladı. Bu önemli etki ve müttefiklerinin askeri performansını artırmaya yönelik katkıları, Ankara’nın uluslararası nüfuz kazanmasını sağlamıştır.”
Ryszard Czarnecki bu görüşlerini 9-10 Aralık 2022 tarihlerinde de İstanbul’da TRT World Forum 2022‘nin “Rusya-Ukrayna Savaşı’ndan alınacak dersler” konulu bir oturumuna da katılarak tekrarlamıştı.
TÜRK DEVLETİ TEŞKİLATI’NIN DA DESTEKÇİSİ
Ryszard Czarnecki, tıpkı Macaristan başbakanı Victor Orban gibi, Türk Devletleri Teşkilatı (TDT)‘nin de hararetli destekçilerindendir.
6 Eylül 2022’de, Avrupa Parlamentosu’nda Ryszard Czarnecki’nin ev sahipliğinde “Türk Dünyası Kültür Başkentleri, 2022 Bursa” adlı fotoğraf sergisi açılmıştı.
Ryszard Czarnecki 11 Ocak 2023’te, beraberinde bir heyet olduğu halde, İstanbul’da Türk Devletleri Teşkilatı (TDT) Genel Sekreteri Büyükelçi Kubanıçbek Ömüraliyev’i ziyaret ederek görevinde başarılar dilemiş, Avrupa Birliği‘nden destek sağlama sözü vermişti.
Czarnecki aynı gün, Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi’ni (TMOK) de ziyaret ederek ona da Avrupa’dan destek sağlama vaadinde bulunmuştu.
İyi de, Ryszard Czarnecki‘nin başkanı olduğu AB-Türkiye Dostluk Grubu neyin nesidir?
Aslında, Türkiye-Avrupa Birliği ortaklığının demokratik denetimini sağlamak üzere bundan tam 58 yıl önce, 1965’te TBMM ile Avrupa Parlamentosu üyelerinden oluşan bir Karma Parlamento Komisyonu kurulmuştu.
İki parlamentodan da 25’er milletvekilinin katılımıyla oluşan bu komisyonun, Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne taahhütlerini bir türlü yerine getirmemesinden dolayı, son zamanlarda pek adı geçmezken, sırf “dostlar alışverişte görsün” hesabındaki Ankara’nın girişimi üzerine 10 Haziran 2020’de TBMM’de yapılan bir toplantıyla Avrupa Birliği-Türkiye Dostluk Grubu kuruldu.
AKP, MHP ve İYİP milletvekillerinin yer aldığı toplantıya Avrupa Parlamentosu’ndan Polonya’lı Ryszard Czarnecki ile Romanya‘lı Traian Basescu telekonferans yoluyla katılmışlardı.
Ardından bir basın duyurusuyla başkanlığını Ryszard Czarnecki’nin (Polonya, Muhafazakâr-ECR) üstlendiği dostluk grubunda şu milletvekillerinin de yer aldığı açıklanmıştı:
Traian Basescu (Romanya, Hristiyan Demokrat-EPP), Engin Eroğlu (Almanya, Liberal), Fulvio Martusciello (İtalya, Hristiyan Demokrat-EPP), İlhan Küçük (Bulgaristan, Liberal), Hatice Alieva Veli (Bulgaristan, Liberal), Marton Gyöngyösi (Macaristan, Bağımsız), Andrey Kovatchev (Bulgaristan, Hristiyan Demokrat-EPP), İpek Tekdemir (AB-Türkiye Dostluk Grubu Genel Sekreteri- Siyasi Danışman).
Ryszard Czarnecki grubun başkanı olarak Türkçe teşekkürle başladığı konuşmasında AP’nin Polonyalı bir üyesi olarak Türkiye ile ülkesinin Osmanlı döneminden bu yana tarihi bir ilişkisi bulunduğunun özellikle altını çizmiş, bu yeni grubun Türkiye’nin AB’ye üyelik sürecine büyük katkı sağlayacağını müjdelemişti.
AB-TÜRKİYE DOSTLUK GRUBU’NUN DİĞER ZANLILARI
Sadece Ryszard Czarnecki değil, AB-Türkiye Dostluk Grubu’nun Avrupalı diğer üyeleri de, Avrupa Parlamentosu duvarlarını sarsan skandalların konusu olmuşlardır.
Örneğin, Grup üyelerinden Avrupa Parlamentosu üyesi Traian Basescu‘nun, Çavuşesku yönetimi döneminde gizli polis teşkilatı Securitate ile işbirliği yaptığı 20 Eylül 2019’da Bükreş Temyiz Mahkemesi tarafından hükme bağlanmış, Romanya Yargıtay ve Adalet Yüksek Mahkemesi (ICCJ) de hükmü 24 Mart 2022’de onaylamıştı.
Bu hükme göre Avrupa Parlamentosu üyeliğinden istifa etmesi gereken Traian Basescu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) nezdinde itirazda bulunduğundan hükmün uygulanabilmesi için bu mahkemenin kararı bekleniyor.
Grup üyelerinden İtalyan Milletvekili Fulvio Martusciello da, Kazakistan’a yaptığı bir seyahate ilişkin yolsuzluk iddiaları nedeniyle Avrupa Parlamentosu’nun seçim izleme birimi olan Demokrasi Destek ve Seçim Koordinasyon Grubu (DEG) tarafından Haziran 2021’de, yedi AP üyesiyle birlikte kara listeye alınmış, bundan böyle AP’nin resmi gezilerine katılması da yasaklanmıştı.
Grup üyelerinden Macar milletvekili Marton Gyöngyösi ise, 26 Kasım 2012 tarihinde parlamentoda yaptığı konuşmada, “Ulusal güvenlik için belirli bir tehdit oluşturan hükümet veya parlamentodaki Yahudi kökenli üyelerin sayısını değerlendirmenin tam zamanıdır” dediği, ardından da İsraillilerin Macaristan Parlamentosu’na girişininin yasaklanmasını istediği için 2 Aralık 2012 tarihinde Budapeşte’deki Kossut Meydanı’nda toplanan binlerce kişi tarafından protesto edilmiş, bunun üzerine özür dilemek zoruna kalmıştı.
Marton Gyöngyösi halen sadece Avrupa Birliği-Türkiye Dostluk Grubu‘nun üyesi değil, 2007’de kurulmuş olan Macaristan-Azerbaycan Parlamentoları Dostluk Grubu‘nun da başkanıdır.
Evet, tüm demokratik kuruluşları ve şahsiyetleri karşısına alan Tayyip Erdoğan yönetimi, Avrupa Birliği ile dostluk ilişkilerini artık Avrupa’nın adları skandallara karışmış zanlı parlamenterleriyle yürütme aczi içinde debelenmektedir.
14 Mayıs 2023 seçimleri, bu rezalete de son verecek bir dönüm noktası olmalıdır.
Doğan Özgüden: 1952’den itibaren İzmir’de Ege Güneşi, Sabah Postası, Milliyet, Öncü gazetelerinde çalıştı, 60’larda İstanbul’da Gece Postası ve Akşam Gazetesi genel yayın yönetmenliği yaptı. 1967’den itibaren eşi İnci Tuğsavul, Yaşar Kemal ve Fethi Naci ile birlikte sosyalist Ant Dergisi’ni yayınladı. Gazeteciler Sendikası, Gazeteciler Cemiyeti, Basın Şeref Divanı ve Türkiye İşçi Partisi yönetimlerinde bulundu. 12 Mart 1971 darbesinden sonra Türkiye’den ayrılarak yurt dışında Demokratik Direniş Örgütü, İnfo-Türk Haber Ajansı ve Güneş Atölyeleri, 12 Eylül 1980 darbesinden sonra Demokrasi İçin Birlik örgütü kurucuları arasında yer aldı. Evren Cuntası tarafından 1982’de eşiyle birlikte Türk vatandaşlığından çıkartıldı. 12 Mart rejimine karşı Türkiye Dosyası, 12 Eylül rejimine karşı Kara Kitap adlı İngilizce, Türkiye’deki ve sürgündeki yaşamını ve mücadelelerini anlatan iki ciltlik “Vatansız” Gazeteci ve beş ciltlik Sürgün Yazıları adlı Türkçe ve Fransızca kitapları bulunuyor. Kurulduğu tarihten beri Artı Gerçek’e yazıyor. (https://www.info-turk.be/ozguden-tugsavul-T.htm)
Kaynak: Artı Gerçek
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***