Sağlam, akla ve bilime uygun binalar yapılmış olsaydı ölmeyecek olan binlerce insan öldü.
İnsanlar moloz yığınlarının arasından sevdiklerinin bedenlerini çıkarttılar, neredeyse bölgedeki herkes bir yakınını kaybetti…
Milyonlarca insan evsiz, yurtsuz kaldı.
Bu insanlar, parayı insandan daha çok seven bir yönetim anlayışının kurbanı oldular.
xxx
Ölüm üreten sistem ise kendi ikbali peşinde…
İhtiyaç duyulmadığı halde deprem bölgesinde OHAL ilan edildi…
Bu insafsızlığı unutturarak mevcut iktidarı nasıl sürdürürüz hesapları yapıldığı konuşuluyor…
Siyasal iktidarın hiç olmaz ise ilk ağızda bölgedeki OHAL’den hareket ederek seçimleri bir yıl daha uzatma peşinde olduğu söylenmekte…
Acı ve öfke dolu insanların elinden bir de seçme hakkını almak istiyorlarmış gibi görünüyor.
xxx
Bütün bu yaşananların temelinde hukuk devletini tamamen tepelemenin getirdiği denetimsizlik ve keyfilik yatıyor…
OHAL ise biraz daha baskı ve biraz daha hukuksuzluk demek…
Adalet Bakanı’nın bölgedeki OHAL düzenindeki uygulamaları anlatmasını dinlerken, söylediklerinden biri beni Silivri Cezaevi’nde yattığım günlere götürdü.
Biz de OHAL döneminde yatmıştık…
O nedenle bu rejimde OHAL denince ne kastedildiğini çok daha iyi anlıyoruz…
xxx
OHAL açıklamasında beni Silivri’ye götüren o cümle şöyleydi:
“5230/71 sayılı ceza muhakemesi kanunun 180inci maddesi uyarınca 30 günde bir resen yapılan tutukluluğun incelenmesi bir defaya mahsus olmak üzere 60 günlük sürede resen yapılacaktır. Yani tutukluluk gözden geçirme süresi bu bölgede 30 gün yerine bir defaya mahsus 60 günde bir uygulanacaktır.”
OHAL’de tutukluysanız, mahkeme sizin tutukluluk durumunuza 30 günde bir bakar gibi yapardı…
Ama asla bakmaz aynı matbu kağıtlarla hukuksuzluğu sürdürürdü…
xxx
Mahkemenin tutukluluk haline “bakar gibi yapıp asla bakmaması” ne demek?
15 Temmuz rejimi, muhaliflerini lekelemeye de çalışarak hapse attı…
Siyasallaşmış yargı da bu baskı rejiminin zindan bekçisi oldu ve hukuku boğdu.
Hukuku boğarken de OHAL’in imkanlarını sonuna kadar kullandı.
OHAL zaten burada hukuku boğmak için atılan bir kement görevi görüyor.
xxx
Diyelim ki sizi suçunuz olmadığı halde muhalif olduğunuz için tutukladılar…
Ama sonunda Anayasa Mahkemesi Genel Kurul, AİHM ve Yargıtay kararı ile suçsuz olduğunuz ortaya çıktı…
Hukuk olsa bu rezaletin, o zamanlar 30 günde bir yapılan tetkiklerde ortaya çıkması gerekmez miydi?
Sulh Ceza Hakimlerinin hiç böyle bir mesleki endişesi olmadı.
Dosyanın kapağını açmadan her ay matbu kağıtlarla tutuklulukları otomatik uzattılar…
Bunu ben bizzat yaşadım…
Dosyada adı, soyadı, imzaları duran o sulh ceza hakimlerini zaman zaman hayretle hatırlarım ama Basın Tarihi’nde konu etmeyi ıskalamıştım…
Yaşanan felaket ardından muhtemelen siyasi kurnazlık nedeniyle ilan edilen OHAL’de dosya üzerinden tutukluluk halinin gözden geçirilmesinin 60 güne çıkarıldığını duymak bu eksiği gidermeye vesile oldu.
xxx
Ancak bu, bugün yaşananların yanında sadece bir dipnot…
Ama aynı zamanda, bu depremi bahane ederek neler yapabileceklerine dair de bir uyarı… OHAL’i bir “hukuksuzluk dönemi” olarak gördüklerinin kanıtı.
Şu sıralarda yaşanan korkunç olaylar var, OHAL’de bunların katlanabileceği endişesi taşımak çok haksız sayılmaz.
Sosyal medyada paylaşılan, teyit edilmeye muhtaç birtakım şiddet ve işkence görüntülerine şahit oluyoruz…
Ardından güvenlik güçleri olduğu söylenen bazı kişilerin, şüphelilere uyguladığı iddia edilen işkencelerin videolarını izliyoruz…
Hatta…
Hatay’da hırsızlık ve yağma iddiasıyla Altınözü Jandarma Komutanlığı’nca gözaltına alınan bir gencin işkence nedeniyle hayatını kaybettiği söylendi.
Şimdi böyleyse OHAL’de neler olur?
xxx
Korkunç ve kanlı bir sistemin kurulması hukukun tümden yok edilmesi ile başladı…
15 Temmuz rejimi, bu zemin üzerinde inşa edildi…
OHAL ise şimdi hem bunların söylenmesini engellemenin hem de seçimi ertelemenin aracı olarak kullanılacak gibi…
xxx
OHAL dendiğinde tüylerim diken diken olur, hem kendi yaşadıklarım hem de tanıklıklarım var.
Bölge halkı da OHAL’i iyi bilir… Acısını çok çekti.
Bu OHAL ilanı, bu “seçimi erteleyelim” lafları çok kuşku verici… Herkesin hakkına hukukuna sahip çıkmasının zamanı…
Ölülerimizi bahane ederek bir de seçme hakkını elimizden almalarına izin vermemeliyiz.
İktidarlarını sürdürmelerinin sonuçlarının nerelere varabileceğini bu depremde çok iyi gördük….
Yaşadıklarımızın yeniden yaşanmaması için artık hukuka dayanan bir sistem kurmak zorundayız… Bunun için de bir an evvel seçime ihtiyacımız var.
Mehmet Altan: İlk imzası 15 yaşında yayınlandı.20 yıl Sabah,6 yılda Star gazetelerinde baş yazarlık ve yazarlık, televizyon programcılığı ve yorumculuk yaptı. 30 yıl boyunca İstanbul Üniversitesi’nde hocalık yaptı.1993 yılından beri profesör. Yayınlanmış 40 civarında kitabı var.15 Temmuz sonrası Anayasa’nın 19.,26. ve 28. maddeleri yok sayılarak tutuklandı.21 ay cezaevinde kaldı. AYM,AİHM ve Yargıtay kararları ile hak ihlaline uğradığı saptandı. 29 Ekim 2016 tarihinden beri KHK’lı.
Kaynak: Artı Gerçek
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***