Havada adaylar, ittifaklar ve kocaman mutabakatlar uçuşurken, ben kaldırım kenarına ilişip, hayat kullanma kılavuzları yazmaya devam etmek istiyorum. Bugünkü konumuz özel okullar;
Kim kazanırsa kazansın, seçimden kısa bir süre sonra, en iyi olasılıkla gelecek sömestrde, eylül ayında özel okullar iflas etmeye başlayacak. Size anlatmama hiç gerek olmayan, her şeye, her gün gelen zamlar, özel okul maliyetini gerçekten artırırken, özel okullar öğretmenlerine; ne kadar düşük ücret verirlerse versinler, bu masrafların altından kalkamayacaklar.
Öncelikle binalarında kiracı olan özel okullardan başlayan bu iflas süreci, kırlardan şehirlere doğru dalga dalga yayılacak.
Bunun tek ve esas nedeni, tabii ki sadece bu masraf artışı değil, özellikle orta sınıfın gittikçe düşen geliri belirleyici olan. Orta sınıf ya da kendilerini hala orta sınıf sanan ailelerin, kahredici tutkusu, ‘bari çocuk doğru dürüst eğitim alsın’ diyerek, yaptıkları harcamalar artık imkansız hale gelecek. ‘Bak Mehmet Can’ın annesi de okuldan almış’ diye başlayan, akşam yemeği sohbetleri, yakın okulda bir tanıdık hocayla konuşma kararıyla sonlanacak, çok muhtemel anne tarafından toplanırken sofradan kirli tabaklar…
Bu nihai olarak hiçbir çözüm getirmeyecek. Zaten uzun zamandır, ‘özelleşmiş’ devlet okulları, semt kiralarına endekslenen kayıt ve katkı payları ile, bu lige yeni düşenleri beklemeye başlayacaklar. Çünkü belki bilmiyorsunuz, çok uzun zamandır, her devlet okulunun öğretmen maaşları ve belki bir müstahdem maaşı dışında, bütün giderlerini zaten öğrenciler karşılamakta.
Nerdeyse bir özel okul eski taksiti kadar, kayıt parası ve katkı parası ödediğinizde çocuklarınız, her geçen gün gittikçe kalabalıklaşan sınıflarda, eski ve yeni sınıf arkadaşı Mehmet Can ile birlikte sırayı paylaşacak.
Bu öğrenci ve yaprak dökümü, özel okul iflaslarını hızlandıracak ve özel okullar kapılarını kapatırken, eski çalışanlarına öğretmenlerine tazminatlarını ödeyemeyecekler. Öğretmenler ve okul çalışanları, iflas masasında ipotekli malların arkasında sıraya girip, okuldan geriye bir şey kaldıysa eğer, onu almaya çalışacaklar.
Çok seyrettim bu filmi ben, Arjantin’de, Şili’de, Uruguay’da filan…
Şimdi yazının Hayat Kullanma Kılavuzu kısmına geldik; İşte böyle bir durumda tek çare, öğretmenler, okul çalışanları, veliler ve hatta öğrenciler bir araya gelip, okulu işgal ederek, eğitimi devam ettirmeleri…
Hem öğretmenler, çalışanlar tazminat hakları saklı kalmak üzere işsiz kalmayacak, hem de öğrencilerin eğitimleri aksamayacak. Kooperatif okulların ortaya çıkması, herkesin çocuklarının eğitiminde doğrudan söz hakkı olması, bu hayat kılavuzunun içinde saklı…
Ve hatta çocukların bile kendi geleceklerine ilişkin söz hakkı bile doğabilir bu travmanın içinden belli mi olur…
Hayat Kullanma Kılavuzları devam edecek, Dünyanın sokaklarından…
Metin Yeğin: Metin Yeğin: Yazar, belgeselci, sinemacı, gazeteci, avukat, seyyah… CNN-Türk, NTV, Kanal Türk, Al Jazeera, Telesur televizyonlarına 200’e yakın belgesel ve kurmaca filmler yaptı. Türkiye’de Cumhuriyet, Radikal, Birgün, Gündem; Gazeteduvar, dünyada, Il manifesto, Rebellion gazetelerine köşe yazıları yazdı. Dünyanın sokaklarını anlattığı 10’dan fazla kitaba sahip. Birçok ülkede kolektif çalışmalara katıldı, kooperatif örgütlenmelerine öncü oldu. Ekolojik direnişlere katıldı, isyanlara tanıklık etti.
Kaynak: Artı Gerçek
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***