İSKENDERUN – Depremin yıkıma yol açtığı kentlerden Hatay üç semavi dini ve farklı etnik kültürleri buluşturmasıyla tanınıyor. İskenderun ilçesinde Rum-Ortodoks cemaati, cemaat dışından ve başka şehirlerden gönüllülerle birlikte örgütlediği aşeviyle dayanışma duygusunu büyütüyor.
İskenderun Rum – Ortodoks Fukara Vakfı, yüzlerce yıllık tarihe sahip Aziz George Kilisesi’ni ve bahçesini depremzedeler için yardım merkezine dönüştürdü ve kapılarını İstanbul, İzmir ve Ankara’dan gönüllü aşçı ekiplerine açarak binlerce kişiye aş evi hizmeti vermeye başladı.
Türkiye’nin 6 Şubat sabahında Kahramanmaraş merkezli depremlerle sarsılmasıyla en ağır yıkımın yaşandığı kentlerden birisi Antakya kent merkezi başta olmak üzere ilçeleriyle birlikte Hatay oldu.
Türkiye coğrafyasında tüm inanç ve etnik gruplara ev sahipliği yapması nedeniyle “kültürel mozaik” olarak nitelendirilen Hatay’ın deprem sonrasında demografik/nüfus yapısında ciddi değişiklik olabileceği endişesi yaşanıyor.
Yıkım nedeniyle diğer kentlere göçün olabileceği ve bu nedenle kentin toplumsal zenginliğini kaybetme riskiyle karşı karşıya olduğu yorumu yapılıyor.
Özellikle Antakya Yahudi Toplumu Başkanı Şaul Cenudioğlu ve eşi Tuna Cenudioğlu’nun 10 Şubat’ta enkazda cenazelerine ulaşılmasıyla birlikte Hatay’daki Türk Yahudi toplumu açısından bir devrin sona erdiği görüşü dile getiriliyor.
Türkiye’nin toplumsal zenginliğini oluşturan topluluklar, deprem nedeniyle şimdilik geçici süreyle gitmiş olan mensuplarının, yaralar hızlıca sarılabilirse, kardeşçe yaşadıkları topraklara döneceği kanısında. Bu dayanışma hali hazırda depremzedelere yardımda kendisini gösteriyor.
Hatay’ın İskenderun ilçesinde Rum-Ortodoks toplumu inanç ayrımı yapmaksızın depremden etkilenen tüm komşularıyla yardımlaşıyor.
Rum-Ortodoks cemaati, İskenderun’daki önemli ibadethanesi Aziz Nikola Kilisesi’nin depremde kullanılamaz hale gelmesinden üzüntü duyuyor; ama evlerinin az zarar görmüş olması tek tesellileri.
Deniz kıyısına yakın ilçe merkezindeki Aziz Nikola Kilisesi’nin iki çan kulesi ayakta kalmasına rağmen ana binası tamamen yıkılmış görünüyor.
Kilise binası aşevine ve yardım merkezine dönüştü
Rum-Ortodoks toplumu Aziz George Kilisesi’ni yardım merkezine dönüştürmüş durumda.
Kilise kapılarını, AFAD’ın ve Türk Hava Yolları’nın (THY) deprem bölgesine gönüllüleri taşıma kararıyla birlikte, whatsapp üzerinden organize olduklarını belirten aşçılar ve yemek sektörü işletmecilerine açtı.
Rum-Ortodoks toplumu ve gönüllü aşçı ekibi, günde üç öğün olmak üzere binlerce kişiye yemek hizmeti sunuyor. Depremzedelere ve bölgede görev yapanlara sıcak yemek dağıtımı yapılıyor.
“Kadim tarihimizle burada yaşamaya devam edeceğiz”
İskenderun Rum-Ortodoks Fukara Vakfı Başkanı Can Teymur VOA Türkçe’ye yaptığı açıklamada, ilçede 650 aileyle 3 bin kişilik bir toplum olduklarını belirterek, “Deprem sonrasında elbette geçici süreyle Mersin, Antalya, Ankara, İstanbul gibi kentlerdeki yakınlarının yanına gidenler oldu. Ama bizim gibi burada olanlar da var. Elbette geçici gidenler de gelecek günlerde dönecektir. Biz bu topraklarda kadim tarihe sahip bir toplumuz. İnanıyorum ki burada yaşamaya devam edeceğiz” dedi.
Antakya merkezinde 2 bin kişilik Rum-Ortodoks toplumu bulunduğunu ve en az 60 kişinin hayatını kaybettiğini belirten Teymur, Hatay genelinde 12 bin civarında olan Rum-Ortodoks nüfusundan kaç kişiyi kaybettiklerini henüz bilmediklerini söyledi.
Teymur, aşevi ve yardım merkezine dönüştürdükleri Aziz George Kilisesi binasındaki çatlak ve yıkıntıları ilerleyen dönemde onarmak istediklerini anlattı. Aziz Nikola Kilisesi’nin tümüyle elden geçirilmesine ihtiyaç olduğunu işaret ederek, bunun için ilerleyen günlerde Hatay Valiliği’nin bilgisi dahilinde çalışma yapmayı öngördüklerini aktardı.
Gönüllü restoran ekipleri kilisedeki aşevini yönetiyor
AFAD’ın gönüllüleri sahaya taşıyacağını duydukları andan itibaren örgütlendiklerini anlatan aşçılar Ahmet Can Aras ve Sinan Büdeyri, restoran işletmecisi olduklarını ancak depremzedelere yardımcı olabilmek için ekip arkadaşlarıyla bölgeye geldiklerini aktardı.
Sosyal medyada tanınmış şefler Aras ve Büdeyri, salgın döneminde oluşturdukları yardımlaşma grubu kapsamında bugün deprem bölgesinde çok sayıda gönüllü aşçılar bulunduğunu dile getirdi.
“Restoranında özel ve az sayıdaki kişiye yemek yapmak ayrı bu ayrı değil, binlerce kişiye de yemek yapabilmek mümkün” diyen Sinan Büdeyri, gönüllü destekçiler ve şirketlerce bağışlanan malzemeler arttıkça daha fazla kişiye sıcak yemek servisi yapabileceklerini vurguladı.
Ahmet Can Aras da, ilk gün kilise imkanlarıyla 650 civarında kişiye yemek hazırlamış olsalar da ikinci günden itibaren büyük kazan ve ocaklarla 5 bin kişiye yemek verebildiklerini söyledi.
Sosyal medya fenomeni Burak Kan ya da namı diğer “gurukafa” aşevinde malzeme temin edilmesinden sorumlu isimlerden. Burak Kan deprem bölgesine bağış yapmak isteyen markalarla iletişim kurarak aşevine malzeme temin etmek üzere ekipte görev alıyor.