YORUM | ADEM YAVUZ ARSLAN
Yaşı yetenler hatırlayacaktır.
Yaklaşık 20 bin kişinin hayatını kaybettiği 17 Ağustos 1999 büyük Marmara depremi sonrasında açılan bir pankart çok tartışılmıştı.
O dönem çok yaygın olan üniversitelerdeki başörtüsü yasaklarını protesto eden öğrencilerden birisi Marmara Üniversitesi kampüsü önündeki eylemde “7,4 yetmedi mi?” yazan bir pankart açmıştı.
Pankart mealen ‘depremin dindarlara zulmeden zalimlere Allah’ın bir gazabı olduğunu’ iddia ediyordu.
O pankart çok tartışıldı ve o gün bugündür yaşanan her felaketten sonra bir şekilde gündeme gelir.
Nitekim bugün değişik versiyonları ile yine konuşuluyor.
Ancak ben tartışmaya başka bir pencere açmak istiyorum ve soruyu şöyle güncelliyorum “7,7 yetmedi mi?”
Depremin büyüklüğü ve yıkıcılığı tartışma götürmez.
Erdoğan rejiminin ihmal ve kusurlarını gizlemek için “asrın felaketi” söyleminin ardına sığınması bile depremin büyüklüğü gerçeğini değiştirmiyor.
Ancak 10 şehri ve milyonlarca insanı etkileyen bu büyük depremler bazı kişi ve konuları bırakın yıkmayı, sarsmaya bile yetmedi.
Liste uzun ama biz en popüler olandan başlayalım.
Erdoğan rejiminin yıllardır ilmek ilmek işlediği ve büyüttüğü söylemlerden birisi şu; “Dış güçler var ve onlar bizim yani Türkiye’nin büyümesini istemiyor, Türkiye’yi bölüp parçalamak için her türlü kirli planları yapıyorlar”
Gerçi bu söylem Erdoğan ve AKP ile başlamadı.
Daha önceki seküler ve görece Avrupa yanlısı iktidarlarda bile “Türk’ün Türk’ten başka dostu yoktur” diyorlardı.
Ancak Erdoğan rejimi bu söylemi büyüttü ve bugüne kadar rantını yedi.
İşler iktidar açısından ne zaman ters gitse ‘dış güçler’ masalına başvuruldu. Öyle teoriler yazıldı, öyle senaryolar işlendi ki bu söylemleri yazan da okuyup inan da tıbben artık umutsuz vaka sayılabilir.
Kastım Türkiye’ye yardıma koşan kurtarma ekiplerinin içinde ajanların olduğunu, Akdeniz’de bulunan Amerikan uçak gemisinin Türkiye’yi işgale geldiğini iddia eden Cihat Yaycı gibiler değil.
Onlar artık tıbbın alanına bile girmiyor.
Mesele bu deli saçması söylemlerin geniş halk kitlelerinde de karşılık bulması.
Benzeri iddiaları dile getiren yayınlar yüzbinlerce kez izlendi. Elle tutulur hiçbir gerçekliği olmayan şeyleri anlatan kitaplar satış rekorları kırdı.
Adını bile duymadığım ‘akademisyen’ ya da ‘gazeteciler’ çeşitli platformlarda “kurtarma ekipleri aslında ajan, istihbarat topluyorlar”, “deprem aslında Amerika’nın silahı” ya da “yardıma değil işgale geliyorlar” gibi abuk iddialarda bulunuyorlar ve ilgi görüyorlar.
Söylediklerine inanıyorlarsa vahim, inanmadıkları halde koro halinde söylüyorlarsa daha da vahim.
Oysa ki iktidar ve yandaşlarının yıllardır istikrarlı bir şekilde şişirdikleri ‘dış güçler’ balonu depremle birlikte paramparça oldu.
Dünyanın yüze yakın ülkesi yardıma koştu. Latin Amerika’dan Avrupa’ya Tayvan’dan İsrail’e sekseni aşkın ülkeden kurtarma ekipleri enkaz başındaydı.
Bir yandan da yaraların sarılması için büyük kampanyalar organize edildi.
Ben bu yazıyı yazarken ABD’de toplanan yardım 130 milyon doları aşmıştı. BM’den AB’ye tüm uluslararası örgütler büyük kampanyalar organize etti.
Sivil toplum örgütleri geniş katılımlı yardım kampanyaları yaptı.
Bu süreçte milyonlarca dolar bağışlayan hayırseverler kadar cebindeki 50 doları Türkiye’deki depremzedelere gönderen Amerikalı evsizlere kadar her kesimden insanı gördük.
Nihayetinde şöyle bir tablo ortaya çıktı;
Erdoğan rejimi ve ortakları yıllardır ‘dış güçler’ deyip şeytanlaştırdıkları ülkeler, kurumlar ve kişiler koşa koşa Türkiye’nin yardımına koştu.
Dondurucu soğukta kurtarma çalışmalarına katıldılar. Kurtardıkları her mağdurun ardından sevinçle birbirlerine sarıldılar.
Kısacası son bir kaç günde yaşananlar Erdoğan ve ortaklarının şişirdiği ‘dış güçler’ söylemini yerle bir etti.
Yani ABD Türkiye’yi işgale gelmiyormuş, Yunanistan ya da Ermenistan Türkiye’nin düşmanı değilmiş, Türk’ün Türk’ten başka dostu varmış.
İktidarın hipnotize ettiği kitlelerin ‘dış güçler’ masalından uyanması için de 7.7’lik deprem iyi bir fırsat olabilir.
Eğer bu saatten sonra Erdoğan ya da yandaşlarından birisi çıkıp ‘dış güçler’ diye lafa başlarsa ‘yav he he’ deyip geçin.
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***