Türkiye’yi derinden yaralayan deprem sonrasında enkaz şehre dönen Hatay’ın merkezi Antakya’da hayatta kalanlar, moloz yığınlarında saatlerce kurtarmayı bekledikleri sevdiklerinin, akrabalarının cenazelerini toprağa veriyor.
Şehrin yıkılan caddeleri, sokakları toz bulutu altında. Antakya Asri Mezarlığı ise selvi ağaçlarıyla, belki de gökyüzünde yıldızları görebilme olanağı olan tek yer.
Deprem sırasında selvi ağaçları sapa sağlam toprağa tutunmuş; insan yapımı mezar taşları ise kırık. Mezarlık, 6 Şubat’tan bugüne yüzlerce Hataylı’nın daha ebedi mekanı.
Antakya Asri Mezarlığı’nda son sekiz gündür onlarca yeni mezar yeri açılıyor. Mezarlıkta enkaz altında saatlerce kalanları en azından son yolculuğuna uğurlarken bekletmeme hazırlığı var.
Din görevlileri eşliğinde, farklı kent belediyelerince gönderilmiş araçlarıyla mezar taşınması ve açılmasından sorumlu personel, Hatay’a nöbet sistemiyle 24 saat mezarlıkta cenazeleri karşılıyor.
Kazma-kürek ile mezar yeri açılmasına yetişilmesi mümkün değil, diğer kentlerden çağrılmış küçük boyutlu kepçeler ve operatörler de o nedenle nöbette. Personel, gece karanlığında kepçe aracı peşinde el fenerleriyle daha önce aile bireylerini defnettikleri noktalara ya da boş olduğu belirtilen noktalara gömmek üzere, mezarlık içerisinde uzun yürüyüşler yapılıyor.
Elektrik olmadığı için tümüyle karanlıktaki Hatay’ın merkezindeki bu mezarlıkta gece yürüyüşü, kepçe üstündeki tepe lambası ile cenaze aracı farları aydınlatmasıyla, acının sessizliğinde gerçekleşiyor.
Bu olağanüstü günlerde her zamankinden farklı olarak, yan yana ayrı ayrı mezar yerlerine gömülecek cenazeler, birlikte gömülüyor. Uykuda depreme yakalanarak hayatını birlikte kaybeden aileler son yolculuğunda ayrılmıyor.
VOA Türkçe’nin tanıklık ettiği cenazelerde, son yolculuğa uğurlamak için yapılan yürüyüşlere acıya öfke de eşlik ediyor. Cenazelerin görüntülenmesini istemeyen ancak seslerini duyurmak isteyen aileler, özellikle 6 Şubat ve 7 Şubat’ta yani depremden sonraki ilk 48 saatte tümüyle yalnız bırakıldıklarını, enkaz altındaki sevdiklerinin seslerini duyarak ama bir şey yapamadan geçirdiklerini anlatıyor.
Kınay ailesi: “Çocuklarımız enkazda bekleye bekleye öldü”
Odabaşı Mahallesi’nde akrabalarını kaybettiklerini, peş peşe bu mezarlığa defin yaptıklarını belirten Kınay ailesi, 8. günde enkazda cansız bedenlerine ulaşılan 11 ve 13 yaşlarındaki iki küçük çocukları için mezarlıktaydı.
Aile bireyleri, 36 saat boyunca beş kişilik Kınay ailesi çocuklarından ses duyulduğunu ancak arama-kurtarma ekipleri gelmediği için kaybettiklerini söylüyor.
Fransa’da yaşadığını belirten bir kadın akraba, 6 Şubat sabahı 24 saatte Fransa’dan İstanbul’a oradan da Hatay’a ulaştıklarını belirterek, “Bizim 24 saatte geldiğimiz Odabaşı Mahallesi’nde saatlerce AFAD veya başka devlet kurumlarınca enkazda arama-kurtarma yapılabilmesi için kimseler yoktu. Depremde hemen ölseler artık sekiz gün olduğu için cenazelerinde koku, bozulma olması gerektiğini söyledi görevliler az önce. Oysa bizim güzel çocuklarımız daha yeni ölmüş gibi, koku hiçbir şey yok cenazelerinde. Çocuklarımız enkazda bekleye bekleye öldü” diyor.
Aileler kefensiz gömülmeyi soruyor
Antakya merkezde enkazda 8. gün cansız bedenine ulaşıldığı belirtilen 48 yaşındaki Hatice Gezginci’nin ailesi, VOA Türkçe’nin cenaze törenini görüntülemesine izin veriyor ancak kamera karşısında konuşmayı tercih etmiyor.
Hatice Gezginci’nin kardeşi ve yeğenleri olarak uğurlamaya geldiklerini anlatan aile, babasının yanına gömdükleri akrabalarını ceset torbasıyla defnetmek durumunda kaldıklarını, ellerinden başka bir şey gelmediğini anlatıyor.
Gezginci ailesi gibi pek çok aile, Türkiye Diyanet Vakfı’nın din görevlileri eşliğinde dualarla sevdiklerini defnederken, cenaze namazı kılınamaması, cesedi yıkayamamış olmaları gibi sorular ile üzüntü yaşıyor. Aileler, İslam’ın vecibelerini eksik uyguluyor olmaktan da endişe duyuyor.
Ancak din görevlileri gece boyunca, mezarlıkta yakınlarını toprağa vermeye gelenlere, cenazeleri kadın-erkek ayrımı olmaksızın, aileleri birlikte ceset torbalarıyla kefenlemeden gömmekte İslam dini açısından sakınca olmadığını anlatıyor. Dualar eşliğinde depremde hayatını kaybedenler ebediyete uğurlanıyor.
“Cenazesini defnedebilen kendisini şanslı sayıyor”
Annesi, babası ve kız kardeşini hep birlikte ancak 8. günde enkazdan cansız çıkartabildiğini söyleyen bir Hataylı da, mezarlıkta gece nöbetinde iki kepçe bulunduğunu ve kepçe sırası bekleyerek defin yaptıklarını anlatıyor.
Bir başka Hataylı Hüseyin Kut da kendi annesini gömdüğünü ve şimdi de amcası, yengesi ve kuzeni defnettiklerini söylerken, “Cenazesini alabilen, defneden kendisini şanslı sayıyor. Bunun için kendimizi şanslı sayıyoruz. Ne söyleyelim başka çok acı, çok acı, tarifsiz” diyor.
Asri Mezarlık’ta günde en az 700 cenaze defnediliyor
Türkiye Diyanet Vakfı, deprem bölgesindeki tüm mezarlıklarda diğer kentlerden cenazeler için personel görevlendirmesi yapmış ve bu kapsamda Antakya Asri Mezarlığı’nda nöbet sistemiyle 24 saat boyunca dini hizmetler sunuluyor.
Vakıf koordinasyonunda mezarlıkta cenazelere din hizmeti sunanlardan genç bir personel, VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlarken, kesinlikle dinen aileleri birlikte gömme ve mecburiyet nedeniyle kefen yerine ceset torbasıyla gömmekte sakınca olmadığının vurguluyor.
İslam dini gereğince tüm dini vecibeleri yerine getirdiklerini vurgulayan personel, sadece Antakya Asri Mezarlığı’nda günde en az 700 cenaze defnedildiğini ve gece boyunca da nöbetleşe defin hizmetini sürdürdüklerini kaydediyor.
Kepçe operatörü genç de, son üç günde yüzlerce cenaze için mezarlıkta yer açtığını anlatıyor. Kameraya konuşursa başının derde girmesinden korkan operatör, çoğunlukla iki-dört kişilik aileleri hep birlikte gömdüğünü söylüyor.
Antakya Asri Mezarlığı’nın hemen yanında topluca cenaze namazı kılınmasına uygun avlu bölümü ve bahçesi ise, cenazeler için diğer kentlerden gelmiş personel için kurulan çadırlara evsahipliği yapıyor.
Diyanet personelinin yanısıra Hatay’a yardımcı olmak üzere farklı kentlerdeki belediyelerce gönderilmiş cenaze araçları ve personeli de burada kalıyor.