Adıyaman’ın dağ beldesi Yaylakonak’a ilk insani yardımın, Sivereklilerden geldiğini dün yazmıştım.
Şehir merkezinin de imdadına ilk Urfalılar koşmuş. Ekmek, su, battaniye, odun, soba, giyecek…
Şanlıurfa ve Diyarbakır başta, ticaret ve sanayi odaları, tırlarla yardım göndermiş, gönderiyor. O hengamede bir de tırlarına el konup yardımların AFAD deposuna çekilmemesiyle uğraşmak zorunda kalıyorlarmış.
‘Kim dağıtacak’ kavgası, yardımları aksatıyor.
Acil yardımlar, tek elden ve kontrollü dağıtma ısrarıyla AFAD depolarında toplanıyor. Depolar dolarken acil yardım bekleyen depremzedeler de çile dolduruyor.
Oysa adı üstünde, acil yardım. Depolara yığılsın diye gönderilmediler. Yerine ulaşması, ihtiyaç sahiplerini bulması niye geciktiriliyor?
AFAD’ın, canla başla o yardımları dağıtmaya çalıştığına şüphe yok. Hiçbir AFAD’lı, geciksin istemez. Niye istesin!
Sorun sistemde, yardım dağıtımını tekelleştirme inadında.
Anladığım kadarıyla iktidarda bir not etme merakı depreşti. Sonra bakıp hesabını sormak üzere, kendilerine söylenenleri şimdilik not ediyorlarmış. AK Parti Sözcüsü Çelik de uyarıyordu.
…
Aslında bunu yazmayacaktım, yeri değildi.
Fakat madem not alıyorlar, üstümde kalmasın. Konuştuğum depremzedeler, başka iki şeyin akıbetini sorup acilen bekliyordu.
Biri konteyner, diğeri ise seçim sandığı.
Evleri başlarına yıkılmış Yaylakonak köylüleri dahi konteynerin ardından lafı hemen seçime getiriyor.
Neden acaba?
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***