Yüzyıllardır kültürümüzün en önemli parçalarından biri olan Türk Kahvesi’nin tarihini, dünyaya tanıtılması ve sürdürülebilirliği için yapılması gerekenleri, kendi tabiriyle “Türk Kahvesi’ne kafayı takmış” olan ve dünya çapında yürüttüğü çalışmalarla Türk Kahvesi’nin bugün geldiği noktada büyük emekleri olan Arzum Yönetim Kurulu Başkanı Murat Kolbaşı ile enine boyuna konuştuk.
Türk kahvesi üzerine yaptığınız çalışmalar ve çıktığınız yolculuğu kısaca anlatır mısınız?
Türk kahvesi yüzyıllardır kültürümüzün vazgeçilmezlerinden biri. Arzum olarak Türk kahvesi dendiğinde akla ilk gelen markalardan biriyiz. Bu, çok değerli ve yakından takip ettiğim bir konu. İstiyorum ki tüm dünya, Türk kahvesinden haberdar olsun. Ve kahve içerken benim yaşadığım hazzı, keyfi yaşasın. Bunun içindir ki; çok değerli kültürümüz Türk kahvesini tüm dünyaya yaymayı Arzum olarak kendimize misyon edindik. Bu amaç doğrultusunda önce Türk Kahvesi Kültürü ve Araştırmaları Derneği olarak Türk kahvesini 2013 yılı sonunda kısa adı UNESCO olan Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü’ne götürdük. Kültür ve Turizm Bakanlığı da bizi destekledi. UNESCO, 5 Aralık 2013’te Türk kahvesini, ‘Türkiye’nin somut olmayan kültürel bir değeri’ olarak tescilledi. Artık herkes, “Bu kahvenin ince çekilmesi ve pişiriliş şekli Türkiye’ye aittir” dedi. Bu, gerçekten çok önemli bir miras. Türk kahvesi ve onun değişmez geleneğinin, UNESCO tarafından tescilinin yıl dönümü olan 5 Aralık da Dünya Türk Kahvesi Günü olarak kutlanıyor. Bu da çıktığımız bu yolculukta bizim için büyük başarı.
Türk kahvesi kültürünü nasıl tanımlıyorsunuz ve Türk kahvesini dünyaya yayma misyonunuzu anlatır mısınız?
Türk kahvesi, asırlardır hayatımızın vazgeçilmezi. Pişirilmesiyle, sunumuyla ve 600 yıllık kültürel geçmişiyle bizimle bütünleşen bir kahve. Geçmişte Türk kahvesinin en itibar gördüğü yerler Osmanlı saraylarıydı. O dönemde Türk kahvesi, misafire gösterilen hürmetin bir göstergesiydi. Kahve sunumu konukların kabul merasiminin en önemli kısımlarından biriydi ve misafirler “halayık gülbahar sahan” adı verilen tabaktan lokum ikramı ile karşılanırdı. Lokum eşliğindeki Türk kahvesi sunumu gerçek bir merasim havasında gerçekleşirdi. O dönemden bugüne Türk kahvesi geleneği farklılaşsa da öneminden hiçbir şey kaybetmedi. Biz de bu değerli kültürel mirasımızı tüm dünyaya yayma misyonumuz doğrultusunda çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Dünyanın pek çok noktasındaki etkinlik, fuar ve organizasyonlara katılarak Türk kahvesini daha fazla insanla buluşturuyoruz.
Türk kahvesinin bugüne kadar global ölçekte tanınması ve yaygınlaşmasının önündeki engeller nelerdi?
Önceleri, Türk kahvesinin dünyaya yayılımındaki en önemli bariyer makineleşme idi. UNESCO’nun tescilinin ardından Türk kahvesinin global pazarlara açılmasında makineleşme ile birlikte önemli bir avantaj sağlandı. Bu bariyerin aşılmasıyla hem Türkiye’de hem de yurt dışında Türk kahvesi tüketimi oldukça yüksek oranlarda arttı. Biz de Arzum OKKA ürün ailemizle bu bariyeri ortadan kaldırmayı hedefledik ve bunda başarılı olduk. Bunun için ilk olarak 2014 yılında doğrudan fincana kahve servisi yapan ilk cihazımız Arzum OKKA Türk kahvesi makinesini geliştirdik. Bu, Türk kahvesinin dünya yolculuğu için büyük bir başarıydı. 2016 yılında geliştirdiğimiz ve geniş kitlelere hitap edebilen Arzum OKKA Minio ve Grandio Türk kahvesi makinelerimiz, OKKA Gurme Türk kahvesi değirmenimiz ile sektörde yeni bir kategori açılmasına destek olduk. 2014’te OKKA’mız ile başlayan Türk kahvesinin dünya yolculuğunu bugün, ‘Dünyaya Türk Kahvesini Sevdiren Marka: Arzum OKKA’ sloganıyla hız kesmeden sürdürüyoruz. Bu değerli kültürü farklı ülkelere taşımak ve Türk kahvesi keyfini daha çok insana yaşatabilmek için tüm gücümüzle çalışıyoruz ve bunun için de pek çok başarılı projeye imza atıyoruz.
Siz bunun kırılması ve Türk kahvesinin bilinirliğinin artırılması için neler yaptınız?
Türk kahvesini tüm dünyaya yayma misyonumuz çerçevesinde, Arzum OKKA ile geçtiğimiz yıl Amerika’da New York Times Meydanı’ndaki (Times Square) en ünlü yapılardan NASDAQ binasında etkileyici bir çalışma gerçekleştirdik. Binanın dış cephesinde yaptığımız giydirme çalışmasıyla, Türk kahvesinin deneyimlendiği keyifli anları izleyiciyle buluşturduk ve bu şekilde ‘Meydan Arzum OKKA’nın’ diyerek Türk kahvesini gururla New York’a taşıdık. Türk kahvesi kültürünü dünyaya yayma misyonunda Arzum OKKA ile birleşen Turkish Coffee Lady ile iş birliğine gittik. Vakfın 2021’de, Türkiye’nin sekiz farklı şehrinde çektiği ‘Başlangıç: Anadolu’nun Türk Kahveleri Öyküleri’ belgeselinin ana sponsorlarından biri olduk. Belgeselle, tarihin ilk kahve pişirme yöntemi olan Türk kahvesinin 600 yıl önce İstanbul’dan Avrupa’ya oradan da dünyaya nasıl yayıldığını tüm kahve severlere anlatma fırsatı bulduk. Belgesel, Amerikan film endüstrisinin kalbi Hollywood’da gösterildi ve büyük ilgi gördü. Belgeselin dünyanın pek çok ülkesinde gösterilmesi için Arzum OKKA olarak üzerimize düşeni yapacağız.
5 Aralık Dünya Türk Kahvesi Günü’nde Arzum OKKA ile süpermodel Tülin Şahin’i; Tesla, SpaceX ve Twitter’ın CEO’su Elon Musk’ın annesi Maye Musk ile sosyal medyada buluşturduk. İki ünlü isim, sosyal medya platformu Instagram’da, Arzum OKKA’nın yanında ellerinde Türk kahvesi eşliğinde paylaşım yaptı. Paylaşımlar iki ünlü ismin takipçileri tarafından büyük beğeni kazandı. Misyonumuz doğrultusunda dünyanın her noktasındaki etkinlik, organizasyon ve festivallere katılarak farklı kültürlerden insanlara, tam kıvamında, bol köpüklü, OKKA’lı Türk kahvesi ikram etmeye devam edeceğiz.
Kahve makinesi sektöründe çok iddialısınız. Sektördeki yeriniz nedir? Genel bir değerlendirme alabilir miyim?
Arzum olarak bugün Türkiye’de sıcak içecek hazırlama pazarının önemli oyuncularından biriyiz. Bu pazarda Türk kahvesi makineleri segmentindeki başarımızla öne çıkıyoruz. 2002’de ilk elektrikli cezveyi piyasaya sunduk. Bu, bizim ilk Türk kahvesi makinemizdi. 2014 yılında lansmanını gerçekleştirdiğimiz Arzum OKKA, fincana servis yapabilen tek ev tipi ‘Türk kahvesi makinesi’ olma unvanını günümüzde de koruyor ve rekabette ayrışan bir ürün olarak bugün de dikkat çekiyor. Arzum OKKA ailemiz yıllar içinde çok genişledi. Arzum OKKA Grandio Touch, Grandio Duo, Minio, Minio Pro, Minio Duo ve Minio Jet ürünlerimizle her ihtiyaca uygun Türk kahvesi makinesi seçeneği sunduk.
Arzum OKKA Ailemizin son üyesi ise, 2022’nin başında tüketicimizle buluşturduğumuz Arzum OKKA Rich Spin M. Biz, tüketicinin beklenti ve ihtiyaçlarını karşılamaya büyük özen gösteriyoruz. Son dönemde geleneksel Türk kahvesinin yanı sıra sütlü Türk kahvesi tercihinde de belirgin bir artış var ve biz de trendleri yakından takip eden bir marka olarak kahvesini sütlü içmek isteyenler için Arzum OKKA ürün ailesinin en yeni üyesi Arzum OKKA Rich Spin M’i geliştirdik. Türkiye’de bir ilk olan, kahveyi pişirirken klasik yöntemdeki gibi karıştırabilen ilk modelimiz Arzum OKKA’nın bu özelliğini, cezveli OKKA modellerinden Rich Spin M’e taşıdık ve bu şekilde kahveyi cezveli modellerde de karıştırabilen marka olduk. OKKA Rich’in karıştırıcı cezvesiyle hazırlanan klasik, sert ve közde Türk kahvesinin yanı sıra menengiç, dibek, damla sakızlı gibi farklı Türk kahvesi çeşitleriyle her damak zevkine uygun tatlar sunuyoruz. Makinemizle; kahve çeşitlerinin yanı sıra sıcak çikolata, salep, farklı şurup ve malzemeler kullanarak zengin kokteyl ve içecekler hazırlamak mümkün. OKKA Rich sayesinde tüketicilerimiz kendilerini mutfaklarının baristası gibi hissedecekler.
Bugün global bir marka olmayı hedefleyen Arzum olarak 60’tan fazla ülkede varız. Arzum OKKA serimiz globalleşme yolculuğumuzda bizim için çok önemli bir ürün oldu. Arzum OKKA markamız bugün Orta Doğu, Kuzey Afrika ülkeleri ağırlıklı olmak üzere Almanya ve ABD’de boy gösteriyor. Avrupa Birliği (AB) en önemli hedef pazarımız. AB’den Balkanlar’a kadar uzanıyoruz. Doğu tarafımızda da en yakın coğrafya olan Orta Doğu, Türk kahvesini yakından tanıyor. Bu noktada rahat diyalog kurabiliyoruz. Türkiye’ye de çok gelip gittikleri için Arzum’u biliyorlar ve ülkelerinde de tercih ediyorlar. Kuzey Afrika’da Mısır, Fas; Uzak Doğu’da Endonezya, Güney Kore, Çin ve Avustralya da eksenimizde. 2009’da Hong Kong’da Asya Pasifik şirketimizi açtık. 2011’de ise Almanya’daki bağlı ortaklığımız Arzum Europe GMBH kuruldu. OKKA ürünümüz Amerika’da ticari alanda kullanım anlamında önemli bir sertifika olan NSF’yi (National Sanitation Foundation) alan ilk ve tek Türk kahvesi makinesi. Global kahve zincirlerinin farklı ülkelerdeki şubelerinde ve bu ülkelerdeki yerel kahve zincirlerinde Arzum OKKA ile Türk kahvesi yapılıyor. Bu da Türk kahvesinin yurt dışındaki bilinirliğini artırması bakımından en önem verdiğimiz konulardan biri. Tüm bu gelişmeler neticesinde, son üç yılda, özellikle Arzum OKKA Türk Kahvesi makinesi ile global satışta önemli bir artış yakaladık. Arzum OKKA’nın özel teknolojisi ile dünya pazarında bir fark yaratması gerektiğine inanıyor çalışmalarımızı bu doğrultuda yapıyoruz.
Türk kahvesinin sürdürülebilirliği için başka neler yapılmalı?
Türk toplumu olarak kahvenin her türünü sevsek de, Türk kahvesinin yeri çok ayrı. Her türlü etkinliğimizin en önemli ritüellerinden biri olan Türk kahvesi, hayatımızın vazgeçilmez içeceği. Türk kahvesinin dünyada Türk lokumundan sonra çok ciddi anlamda bir bilinirliği var aslında. Buna karşın hâlâ Türk kahvesinin dünyada arzu ettiğimiz noktada olduğunu söylememiz mümkün değil. Bu kültürü anlatacak, yeni pazarlarda yer almasını sağlayacak çalışmaların daha da artması gerekli. Arzum olarak biz elimizden geleni yapıyoruz. Ama Türk kahvesinin tüm dünyada hak ettiği değeri görebilmesi için tüm marka, kurum ve kuruluşların üzerine düşeni yapması gerektiğini düşünüyorum. 600 yıllık zengin Türk kahvesi geleneğimize hep birlikte sahip çıkmalıyız.
Sizce Türk kahvesi tüm dünyada Türk lokumu kadar bilinir hale gelir mi?
Günümüzde sadece Türkiye’de değil dünyada da Türk kahvesi makinelerine dolayısıyla Türk kahvesine olan ilgi artıyor. Biz Arzum olarak Türk kahve makinesi ile farklılaşıyoruz, farkındalık yaratıyoruz. Pazarda, rakiplerden ayrışmak farkındalık yaratıyor. Ürüne ilgiyi artırıyor. İlgi arttıkça pazar her geçen gün genişliyor. Kahve makineleri ihracatı ile Türk kültürü de dünyaya yayılıyor. Kahve makinesi satılırken, Türk kahvesi de satılmaya başlıyor. Yanında fincanı, lokumu, sunumuyla ilgili her şey ilgi görüyor. Türk kahvesinin tüm dünyada Türk lokumu kadar bilinmesi, talep görmesi en büyük isteğimiz. Bunun olmaması için de bir neden göremiyorum.
Bildiğiniz gibi; 600 yıllık kültürel geçmişe sahip Türk kahvesinin yanına lokum ikram edilmesi önemli geleneklerimizden biri. Yani lokum her dönem Türk kahvesinin en iyi eşlikçilerinden biri oldu. Biz de buradan yola çıkarak Arzum OKKA Rich ile hazırlanan birbirinden farklı tarif ve lezzetteki Türk kahvelerini Ali Muhiddin Hacı Bekir’in lokumlarıyla eşleştirdik. Kökleri 1777’ye dayanan, dünyanın en eski 100 markasından olan Ali Muhiddin Hacı Bekir ile güçlerimizi birleştirdik ve Türk kahvesi ve lokumun birlikteliğiyle lezzeti ikiye katladık. Hangi Türk kahvesi ile hangi çeşit lokumun daha iyi eşleşeceği konusunda yaptığımız çalışmamız ilginç sonuçlar ortaya koydu. Örneğin sade veya sütlü Türk kahvesi ile ekstra fıstıklı lokum, kakuleli Türk kahvesi ile güllü lokum ya da çikolatalı Türk kahvesi ile naneli lokum gibi enfes eşleşmeler ortaya çıktı. Bu ortak çalışmanın her iki taraf için de son derece verimli, güzel sonuçlar ortaya çıkaracağına, Türk kahvesini dünyaya yayma misyonumuz doğrultusunda yapacağımız çalışmalara önemli katkılar sunacağına tüm kalbimle inanıyorum.
Son olarak şunu söylemek isterim: yurtdışında hangi restoran ya da kafeye giderseniz gidin mutlaka bir Türk kahvesi isteyin. Birey olarak yurt dışında gittiğimiz restoranlardan Türk kahvesi talep etmemizin bile farkındalık yarattığını düşünüyorum. Eskiden sadece cezve ile ulaşılabilen ideal lezzet ve köpük artık makinelerle rahatlıkla elde edilebiliyor. O zaman, neden dünyanın dört bir köşesinde Türk kahvesi içilmesin?
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***