NEW YORK – Türkiye her yıl yayınlanan Dünya Mutluluk Raporu’nda son yıllarda giderek daha geri sıralara düşüyor. Raporun hazırlanmasında görev alan Türk akademisyen Doç. Dr. Özge Karadağ, Türkler’in mutluluk seviyesindeki bu sürekli düşüşün nedenlerini VOA Türkçe’ye değerlendirdi.
Dünya Mutluluk Raporu, Küresel Mutluluk Konseyi üyesi bağımsız uzmanları tarafından, farklı sivil toplum kuruluşları, araştırma şirketleri, üniversiteler, sponsor kuruluşlar ve Birleşmiş Milletler’in desteğiyle aralıksız olarak son on yıldır yayınlanıyor.
Rapor, kendi alanlarında uzmanlardan kurulu Küresel Mutluluk Konseyi tarafından hazırlanıyor. Konseyde son iki yıldır Columbia Üniversitesi Sürdürülebilir Kalkınma Bölümü’nde görev yapan Türk akademisyen Doç. Dr. Özge Karadağ da yer alıyor. Karadağ, VOA Türkçe’nin, Türkiye’nin rapordaki yeri, raporun hazırlanmasındaki metodoloji ve “Türkler’in neden mutsuz olduğu” konusundaki sorularını yanıtladı.
2022 Dünya Mutluluk Raporu’nda ilk üç sırada, İskandinav ülkeleri Finlandiya, Danimarka ve İzlanda yer aldı. Dünyanın en mutsuz ülkesi de son sırada yer alan Afganistan oldu.
Türkiye, 2019 yılı raporunda 79’uncu sıradayken, 2020 raporunda 14 sıra gerileyerek 93’üncü, 2021 yılında ise 104. sırada yer aldı. 2022 yılı raporunda ise Türkiye, sıralamada 18 basamak birden düşerek 146 ülke arasında 112. sırada yer buldu.
Karadağ, raporun hazırlanma süreci ve metodolojisiyle ilgili şunları aktardı: “Küresel Mutluluk Konseyi’nde, ekonomistler, halk sağlığı uzmanları, ruh sağlığı uzmanları gibi farklı alanlardaki sosyal çalışmacılar var. Küresel Mutluluk Raporu da ülkeleri, mutluluk ve iyilik haline etki edebilecek birtakım göstergeler üzerinden, bir takım istatistiksel verilere dayandırarak oluşturulan bir endeks. Bu endeksle ülkeler, iyilik ve mutluluk haline göre bir sıraya diziliyor.”
“Türkiye seneler içinde giderek geri sıralara düştü”
Karadağ, “Türkiye’nin bu raporda yerine baktığımızda seneler içinde giderek raporda daha geri sıralara düştüğünü görüyoruz. Tabi bunun pek çok sebebi olabilir. Rapor, ülkeleri o yıl için var olan istatistikler ve veriler üzerinden değerlendiriyor. Bazen ülkelerde veriler eksik veya güncel olmayabiliyor. Gördüğümüz bir eğilim var ki Türkiye’nin belli yıllar içinde sıralamasının gerilemesi. Tabi bunun neden olduğuna yönelik düşünülmesi gerekiyor. Raporun içine giren bu göstergeler neler? Burada insanların ekonomik refahları önemli. Kendilerini ne kadar güvende hissettikleri önemli. Komşularına, yaşadıkları mahalleye, oraya yönelik hizmetlere ya da yaşadıkları yerin güvenli bir yer olup olmadığını düşünmelerine kadar pek çok gösterge var. Kurumlara güven var. Örneğin kamu kurumlarına, hastanelere, kamuya ait başka hizmetlere, çalışanlara ne kadar güveniyorlar? Bunlarla ilgili birtakım göstergeler var. Sosyal eşitsizliklerle ilgili birtakım şeyler var, ya da kadınların toplumda ne konumda oldukları gibi pek çok gösterge biraraya geliyor. Bunlara göre mutluluk ve iyilik hali oluşuyor” diye konuştu.
“Türkiye’de antidepresan kullanımı arttı”
Karadağ, VOA Türkçe’nin “Türkler neden mutsuz?” sorusunu da şöyle yanıtladı: “Yıllar içinde gerçekten dünyada özellikle pandemiyle birlikte gelen ruh sağlığı sorunlarının arttığını görüyoruz. Türkiye’de de yine baktığımız zaman hem birtakım psikiyatrik rahatsızlıkların, sorunların ya da antidepresan kullanımının arttığını görüyoruz. Bunların tek bir sebebi yok. Farklı sebepleri var. Özellikle yaşam koşulları, eğitime erişim, sağlık hizmetlerine erişim anlamında, aynı zamanda eşitsizliklerin olmadığı, kendilerini güvende hissettikleri ortamlarda yaşamaları anlamında değerlendirmek gerekiyor. Ruhsal sıkıntılardaki artış düzeyinin incelenmesi gerekiyor. Diğer ülkelere de baktığımızda bunun birtakım temel sebepleri var. Son yıllarda ekonomik koşulların güçleşmesi bütün insanlarda ruh sağlığını son derece etkilemiş durumda.”
“Ekonomik güçlükler yaşanırken toplumda kaynakların nasıl dağıldığı önemli”
Ekonomik güçlükler yaşanırken toplumda kaynakların nasıl dağıldığının da son derece önemli olduğuna işaret eden Karadağ, “Sadece kişi başına düşen gayrı milli hasılayı değil aynı zamanda onun insanlara da nasıl dağıldığını görmek gerekiyor. Baktığımızda, Türkiye’de yıllar içinde eşitsizliklerin arttığını görüyoruz. Kimi insanlar çok daha iyi gelir seviyesine sahipken, küçük gelire sahip olan, o orta gelir dediğimiz kesimin azaldığını görüyoruz. Bütün bunlar insanların iyilik halini, kendini iyi hissetme halini etkileyen şeyler. Kadınlara yönelik şiddetin, sağlık hizmetlerinde şiddetin çok ön planda olması, insanların yaptıkları mesleklerde zaman zaman kendilerini iyi hissetmiyor olmaları o toplumsal iyilik haline yansıyan şeyler” diye konuştu.