CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, TBMM’deki konuşmasında cezaevindeki kadın hükümlü ve çocuk sayısına ve annesi babası cezaevinde olduğu için sahipsiz kalan çocukların yaşadıklarına dikkat çekti. AKP ve MHP sıralarına yönelerek, “Vicdanınıza sesleniyorum” diyerek çağrı yapan Tanrıkulu, “470 anne ve 520 bebek cezaevinde. Bunun için bir tedbir alınmadı bugüne kadar, maalesef yapılmadı. Bunu yapma imkanınız mı yok, vicdanınıza sesleniyorum, yok mu? Her torba yasayı getiriyorsunuz, her şeyi getiriyorsunuz, bu bebekli anneler için bir yasal düzenlemeyi veya babalar için yasal düzenlemeyi burada yapamaz mıyız?” şeklinde konuştu.
Sezgin Tanrıkulu, TBMM Genel Kurulu’nda cezaevindeki kadın hükümlü ve çocuklarının koşullarını gündeme getirdi. 15 Temmuz’dan cezaevlerindeki kadın, bebekli kadın ve çocukların sayının arttığını belirten Tanrıkulu, bugün itibarıyla cezaevinde yaklaşık 14 bin kadın olduğunu söyledi.
‘470 ANNE, 520 BEBEK CEZAEVİNDE’
Bu sayının Cumhuriyet tarihindeki en yüksek sayı olduğunun altını çizen Tanrıkulu, “Cezaevinde bugün itibarıyla 470 anne, 520 0-6 yaş arasındaki çocukla birlikte kalıyor; bakın, arkadaşlar, 470 anne ve 520 bebek cezaevinde. Şimdi, sorun, bu bebeklerin anneleriyle cezaevlerinde iyi koşullarda kalması değil; sorun, bu bebeklerin cezaevinde olmaması. Bunun için ne yapacağız?” dedi.
‘BİR DERNEĞE ÜYE OLDUĞU İÇİN, BİR BANKAYA PARA YATIRDIĞI İÇİN…’
Tanrıkulu’nun Meclis kürsüsünden yaptığı konuşma şöyle:
“Şimdi, 15 Temmuz’dan sonra özellikle olağanüstü bir durumla karşı karşıya kaldık, Türkiye Cumhuriyeti tarihi ilk defa çok yoğun sayıda kadın hükümlülerle karşılaştı. 15 Temmuz’dan sonra haksız bir biçimde birçok kadın yakalandı, tutuklandı ve ceza aldı bir derneğe üye olduğu için, bir bankaya para yatırdığı için, bir yurtta kaldığı için. Bugün itibarıyla sayılara baktım, yaklaşık 12 bin kadın hükümlü, 2 bin kadın ise tutuklu; yaklaşık 14 bin kadın şu anda cezaevinde çeşitli nedenlerle. Bu sayı, Cumhuriyet tarihindeki en yüksek sayılar ve işte 15 Temmuzdan sonra özellikle yoğunlaşarak arttı.
Şimdi, bu kadar yoğunluk karşısında da -tabii, bunların çocukları, bebekleri var- biz doğumhane önünde kadınların peşine düştük onların yakalanmaması, tutuklanmaması için, yeni doğum yapmış kadınların cezaevine girmemesi için çaba içerisinde olduk, bütün bunlarla karşılaştık.
Serbest Görüş:
‘470 ANNE, 520 ÇOCUKLA KALIYOR’
Şimdi, cezaevinde bugün itibarıyla 470 anne, 520 0-6 yaş arasındaki çocukla birlikte kalıyor; bakın, arkadaşlar, 470 anne ve 520 bebek cezaevinde. Şimdi, sorun, bu bebeklerin anneleriyle cezaevlerinde iyi koşullarda kalması değil; sorun, bu bebeklerin cezaevinde olmaması. Bunun için ne yapacağız? İşte, bunun için bir tedbir alınmadı bugüne kadar, maalesef yapılmadı. Bu annelere karşı düşman ceza hukuku uyguladınız hem cezaevlerinde hem de yargı ortamlarında.
‘DIŞARIDA ANNE BABASI CEZAEVİNDE, TAMAMEN SAHİPSİZ ÇOCUKLAR VAR’
‘Madem bu suçtan yakalanmış, madem bu suçtan hükümlü…’ dediniz, ‘Çocuklarıyla, bebekleriyle, aileleriyle her türlü belaya, her türlü ağır cezaya layıktır’ dediniz ve onların, bu bebeklerin cezaevi dışında anneleriyle beraber kalabilecekleri bir süreye ilişkin bir yasal düzenlemeyi burada gerçekleştiremedik. Geçen yıl bununla ilgili bir ortam oldu ama daha sonra geri çektiniz. Bakın, bu cezaevlerinde olan bebekler için… Bir de annesi babası cezaevinde olan, dışarıda tamamen sahipsiz olan, bakımsız olan çocuklar var.”
‘ÇÜNKÜ ZALİM OLDUNUZ’
Tanrıkulu, annesi Gülen cemaatine üye olduğu gerekçesiyle cezaevinde bulunan kanser hastası 6 yaşındaki Yusuf Kerim Sayın’ı ziyaret ettiğini belirterek şunları söyledi:
“Geçen hafta Çapa Hastanesinde Yusuf Kerim’i ben de ziyaret ettim, babasıyla görüştüm, annesi altı yıl üç ay ceza almış Adıyaman’da bir yurtta belletmenlik yaptığı için; tamamen haksız bir ceza. Ya, bebeği kanser, 4’üncü kürü dün almış, belki yarın öbür gün ölecek ve annesi Sakarya Cezaevinden sadece dört dakika bugün görüşebilmiş.
Babasının ifadesiyle Yusuf Kerim bebek annesine şunu söylemiş: ‘Anne seni çok özledim’. Şimdi, bu annenin tedavi gören çocuğuyla dışarıda olabileceği bir yasal ortam yok. E, bunu yapma imkanınız mı yok, vicdanınıza sesleniyorum, yok mu? Her torba yasayı getiriyorsunuz, her şeyi getiriyorsunuz, bu bebekli anneler için bir yasal düzenlemeyi veya babalar için, anne-babalar için bir yasal düzenlemeyi burada yapamaz mıyız infazlarına ara verebileceğimiz? Burada itiraz ediyoruz. ‘Hayır efendim, infaz yasasında böyle bir imkan yok.’ Evet, yok; biz de biliyoruz.
Peki, bunu değiştirme imkanımız yok mu? Yok mu? Var. Niye yapmıyorsunuz? Çünkü vicdansız oldunuz… Çünkü zalim oldunuz, çünkü mağdurluktan bu noktaya geldiniz. Karşınızdakileri düşman görüyorsunuz, yurttaş görmüyorsunuz ama az kaldı, bu adaletsizliklerin hesabını sandıkta soracağız.”
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***