Üzerlerinde üniformaları, yüzlerinde maskeleri, ellerinde otomatik silahlarıyla poz vermişlerdi.
Bir yandan Bozkurt işareti yapıyor, diğer yandan tekbir getiriyorlardı.
Tıpkı 1990’ların, 2015’lerin Kürt illerinde yaşanan vahşete imza atan PÖH ve JÖH’lerin yani polis ve jandarma özel harekat timlerinin 2023 versiyonuydular.
Bu ürkütücü görüntüleriyle “reisimiz” dedikleri organize suç örgütü lideri Alaattin Çakıcı’ya Yunanistan tarafından vize verilmemesini protesto ediyorlardı:
“İnsanların seyahat etme hakkını Yunanistan Büyükelçisi engelleyemez. İstersek Meis Adası’na kadar sular ısınır. Biz Alaattin Çakıcı reisimiz ne derse onu yaparız.”
Zaten daha önce de MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin olağanüstü çabalarıyla hüküm giydiği organize suç örgütü liderliğinden tahliyesi sağlanan Çakıcı da yayınladığı bir mektupla kendisine vize verilmemesini protesto etmişti. O mektubunda ilginç bir kıyaslama yapmıştı Çakıcı:
“Unutmasınlar ki İstanbul’un nüfusu 2.5 Yunanistan kadardır. İstanbul halkı yellenirse Atina’da, Gümülcine’de, Kavala’da, Sparta’da 15 şiddetinde deprem olur.”
Yunanistan’ın neyle tehdit edildiğinin daha iyi anlaşılması için sözlüklere bakmak gerekiyor elbette. “Yellenmek” yani “kalınbağırsak gazı”, “osuruk”.
Yüzleri maskeli, otomatik silahlı mafya elamanlarıyla yaratılan tekbirli ve bozkurt işaretli bu gösteri Yunanistan’dan çok, üç-beş ay içersinde seçime gidecek Türkiye’deki muhaliflere verilen bir gözdağıydı.
Tıpkı Sedat Peker’in seçim kaybeden AKP’yi yeniden iktidara taşımak için Saray’ın talepleri doğrultusunda Kasım 2015 seçimlerinden önce yaratmak istediği “korku iklimi” bir kez daha var edilmek isteniyordu.
Bu maskeli, otomatik silahlı, tekbirli, bozkurt işaretli tehdit videosunun yayınlandığı gün yani dün ülkenin ikinci büyük partisi CHP’nin Grup Başkan Vekili Özgür Özel ,yaşanılan vahametin boyutunu gösteren bir açıklama yapıyordu:
“Yarın Süleyman Soylu ile ilgili bir dosya açıklayacağım. Başıma bir şey gelirse, diye dosyayı üç arkadaşıma daha verdim.“
Yaşanılan dehşete bakar mısınız! İçişleri Bakanı hakkında bir dosya açıklayacak olan CHP’nin yöneticisi başına bir şey gelmesinden endişe ediyor.
İşte, zamanında olursa 2023 Haziran’ında yapılması beklenen seçim öncesi koca bir ülkede yaratılmak istenen “korku iklimi“ budur.
‘KORKU İKLİMİ’ YARATILMAK İSTENİYOR
Yaratılmak istenen “korku iklimi“nin boyutunu daha iyi anlamak için 2022’nin son günlerinde işlenen bir siyasi suikasta karşı iktidarın küçük ortağı MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin takındığı tutuma bakmak yeterli.
Tahliye edilmesi için çok çaba sarfettiği organize suç örgütü lideri Çakıcı ile kol kola pozlar veren MHP Lideri Bahçeli, yakın zamana kadar Ülkü Ocakları Başkanı olan ve yine kendisi tarafından görevden alınan Sinan Ateş’in bir siyasi suikasta kurban gitmesi karşısında tam 11 gün sustu.
Ne öldürülenin eşine, iki kız çocuğuna ne de “ülküdaşları“na 11 gün boyunca bir başsağlığı bile dilemeyen Bahçeli, ancak Salı günkü grup toplantısında bu siyasi suikast hakkında konuşabildi.
Ama o konuşmasında da bırakın başsağlığı dilemeyi, öldürülen eski Ülkü Ocakları Başkanı Sinan Ateş’in adını bile anmadı; azmettirmekle suçlananları savundu açık açık.
Azmettiricisinden tetiği çekene, tetikçiye para ödeyene kadar MHP’li milletvekilini, MHP yöneticisini, “ülkücü“den devşirme uyuşturucu satıcılarını ve torbacıları işaret eden bu siyasi suikast sonucunda “ülkücü“ liderler de birbirine girdi.
Bahçeli’nin yardımcılığını ve MHP’nin milletvekilliğini yapmış Ümit Özdağ yeni kurduğu Zafer Partisi’nin binalarına “Yerli ve Milli Katil Kim“ yazılı pankart astı.
Bahçeli bu pankart nedeniyle Özdağ’a “istihbarat fosili“ dedi.
Özdağ da MHP’nin kurucu genel başkanı Alpaslan Türkeş’e ait olduğu iddia edilen ve Bahçeli’nin MİT ajanı olduğunu yazan mektup üzerinden yanıt verdi:
“Söz istihbarat servislerinden açılmışken, rahmetli Türkeş’in hapishaneden yazmış olduğu el yazısıyla mektupta kimin ismini ajan olarak verdiğini de bütün ülkücüler gayet iyi biliyorlar.“
CHP Lideri Kılıçdaroğlu da Sinan Ateş suikastinde takındığı tavır nedeniyle Bahçeli’yi eleştirenlerin başında geliyordu.
“Yanında azmettiricileri barındırıyorsan, teslim edeceksin. Mafyayla fotoğraf vere vere yanındaki gençlere yanlış mesaj verdin. Bir şehit var, bu kan yerde kalmayacak. Kapısına gelen polislere hakaret eden azmettiricileri teslim edeceksin.“
Bahçeli takındığı tutumla bir eski Ülkü Ocakları başkanının kurban gittiği siyasi suikastin tam anlamıyla altında kalmıştı.
Bir yandan Bahçeli’yi protesto eden “ülkücüler“ hilal şeklindeki bıyıklarını kestikleri görüntüleri sosyal medya üzerinden servis ediyorlardı. Diğer yandan da MHP’den istifa edenlerin sayısı 100 binlerle, 150 binlerle ifade ediliyordu.
Muhaliflere, sosyalistlere, Kürtlere, Alevilere yönelik her türlü baskı, tehdit, gözaltı, mahkeme mahkeme süründürme, tutuklama, akıl almaz hapis cezaları sürerken toplumda yaratılan “korku iklimi“ni daha da ağırlaştırmak için her yola, yönteme başvuruyor Saray iktidarı.
Bir benzerini 7 Haziran-1 Kasım seçimleri arasında sokulduğu kanlı ve karanlık bir tünelin kaosunda yaşadı bu toplum.
Ama bir daha kolay kolay pabuç bırakmaz bu ucuz ve kanlı oyuna.
Belli ki Saray’ın seçim kazanmak için memleketin dört bir yanında bulduğunu ilan ettiği “gaz“ da seçimleri kazanmak için yeterli olmuyor.
Şimdi seçimleri kazanmak için ihtiyacı olan “korku iklimi“ni yaratacak yeni kaynağa dört elle sarılıyorlar; yerli ve milli osuruk!
Celal Başlangıç: 1956 yılında İstanbul’da doğdu. 1975’te Ekspres’te gazeteciliğe başladı. 1978 yılında Ege Üniversitesi Gazetecilik ve Halkla İlişkiler Yüksek Okulu’nu bitirdi. Demokrat İzmir, Politika ve Cumhuriyet gazetelerinde muhabirlik, istihbarat şefliği, bölge temsilciliği, politika servis şefliği ve yazı işleri müdürlüğü yaptı. 1995’te Evrensel Gazetesi’nin Kurucu Genel Yayın Yönetmenliği görevini üstlendi. Radikal’de 10 yıldan fazla süreyle “Zaman Mekan ve İnsan” röportajları yaptı. 2002’de Beyoğlu Gazetesi’nin Kurucu Genel Yayın Yönetmeni oldu. 2011’de İMC TV’nin Kurucu Yayın Kurulu Üyeliğinde bulundu. T24, Haberdar ve Gazete Duvar haber sitelerinde köşe yazarlığı yaptı. 2017’de Artı TV ve Artı Gerçek’in Kurucu Genel Yayın Yönetmenliğini yaptı.
Kaynak: Artı Gerçek
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***