RIHA – Tarımda yüksek girdi maliyetlerinin çiftçinin belini büktüğüne dikkati çeken Prof. Dr. Ali Rıza Öztürkmen, “sözleşmeli tarım zorunluluğunun” başarılı olması için öncelikle girdi maliyetlerinin düşürülmesi gerektiğini söyledi.
Önemli tarım kentlerinden biri olan Riha’da, Çiftçi Kayıt Sistemi’ne (ÇKS) kayıtlı 57 bin 95 kişi bulunuyor. Kenttin en önemli tarım ürünlerinin başında fıstık, biber, pamuk ve mısır gibi temel ürünler geliyor. Türkiye İstatistik Kurumu (TUİK) 2021 verilerine göre Riha, Türkiye’de fıstık üretiminin yüzde 32’sini, kırmızıbiber üretiminin yüzde 41,10’unu, pamuğun yüzde 39,68’ini, mısırın yüzde 12,14’ünü, buğdayın da 6,70’ini karşılıyor. Ancak tarım girdi fiyatlarının her geçen gün yükselmesi üretimin düşmesine ve çiftçinin yeni ürün ekmesini zorlaştırıyor.
Üreticinin artan girdi fiyatlarına karşı herhangi bir adım atılmazken, Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişçi’den “sözleşmeli tarım zorunlu kılınacak” açıklaması geldi. Kirişçi, stratejik buldukları ürünlerde arz ve talep dengesini oluşturmak için böylesi bir uygulamayı başlatacaklarını savundu. Ancak çiftçiler ve uzmanlar, girdi fiyatları düşmeden söz konusu zorunluluğun fayda etmeyeceğini belirtiyor.
Harran Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarımsal Yapılar Sulama Bölümü’nden Profesör Doktor Ali Rıza Öztürkmen, tarım politikası ve zorunlu hale getirilecek sözleşmeli tarım konularını değerlendirdi.
‘POTANSİYELİ İYİ KULLANILMIYOR’
Türkiye’nin tarımsal potansiyeli çok yüksek bir ülke olduğunu belirten Öztürkmen, farklı iklim koşullarını bir arada yaşaması ve tarımsal nitelik bakımında Türkiye’nin tarım ülkesi olduğunu vurguladı. Öztürkmen, “Urfa özelinde değerlendirecek olursak, GAP projesi kapsamındaki şehirlerin arasında en şanslı illerden bir tanesidir. Çünkü tarımsal olarak en fazla toprağa sahip ülkedeki en büyük 3’üncü kenttir. Bunun haricinde Türkiye’de sulanabilen toprakların 10’da biri yine bu kenttedir. Urfa, her şeyi tarıma bağlı olan ve çok iyi tarımsal potansiyeli olan bir kent olmasına rağmen şu an mevcut potansiyeli çok iyi kullandığı söylenemez” dedi.
YÜKSEK GİRDİ MALİYETLERİ
Öztürkmen, global düzeyde değişen iklim koşulları, sulama sistemleri ve su kıtlığı gibi etmenlerin tarımsal üretimi düşürdüğünü söyledi. Öztürkmen, Riha’da ise yüksek girdi maliyetlerinin tarımsal üretimdeki düşüşün başlıca nedeni olduğunu vurguladı. Öztürmen, “Bu düşüşün en önemli hususları, gübre, tarım ilaçları ve yakıta gelen zamlardır. Bu kalemlerdeki artışlar Urfa çiftçisini çok olumsuz etkiledi. Girdi maliyetleri çiftçinin belini büktü. Devlet, Urfa’da pamukta, mazot desteği, sulama ekipmanlarında çeşitli desteklemeler yapıyor. Ancak fıstık gibi ürünlerde verilmeyen destek, fıstık çiftçisi için büyük bir eksikliktir. Devletin destek politikasının biraz daha ödüllendirici olması gerektiğini uzun yıllardır söylüyoruz. Bana göre en büyük problem Urfa tarımsal potansiyeli ve tarım ürünleri bakımından oldukça zengin bir yapıya sahip olmasına rağmen bunun katma değerini götüremiyor. Yani bugün pamuğu ve fıstığı üretiyor, ancak satışa geldiğinde insanların çok fazla muhatabının olmaması, kooperatifleşmenin olmaması, tarımsal ürünlerde katma değeri, yani onun işlenip satılmasını sağlayan sanayisinin olmaması Urfa’da tarımsal ürünlerden elde edilen kazancı minimuma düşürüyor. Bu yıl gibi; az ürün elde edildiğinde ya da fiyat az verildiği zaman Urfa çiftçisi zor duruma düşüyor” şeklinde konuştu.
ÇÖZÜM NEDİR?
Pamuk için yapılan desteğin bu yıl arttığını ancak ürünün geçen yıla oranla yarıdan daha ucuza satıldığını aktaran Öztürmen, “Geçen yıl 25 TL’ye satılan pamuk, girdi maliyetlerindeki yüksek artışlara rağmen 14 TL’ye satıldı. Yani satış fiyatında yüzde 60 kadar düştü. Bu dünyadaki alım, tarımın farklı ülkelerindeki pozisyonuyla da ilgili. Ama bana göre en büyük problem tarımsal girdilerimizin fazla olmasıdır. Bunda ithal ürünlerin etkisi var. Pandemi sonrasında halkın pazara tepkisi de oldukça düştü. Enflasyonun artması, insanların alım güçlerinin düşmesi de çok etkili oldu. Halk, eskiden 3 gömlek alıyorsa artık bir tane alabiliyor. Bunun için tekstilde dar boğazlık yaşandı. Enerji maliyetlerinin tekstil için de yükselmesi üretimi azalttı. Üretim azalınca ham madde ihtiyacı azaldı. İnsanlar pamuk üretiminden daha önce almış oldukları pamuk liflerini ya da ipliği, yeni yeni işliyor. Bir kısmı o işlemeyi durdurdu. Geçen yıllarda aldığımız bir gömlek şimdi 7-8 katına çıktı. Bunun için bizim tarımsal girdilerimizi düşürmeliyiz. Artık bundan sonraki hayatımızda bu sıklıkla karşımıza çıkacak. Tarımda gübre, mazot ve ilaç kullanımını yeterli düzeye düşürmemiz lazım. Birim alandan en az maliyeti sağlayıp en yüksek verimi almak zorundayız” diye konuştu.
SÖZLEŞMELİ TARIM
Tarım ve Orman Bakanı Kirişçi’nin açıkladığı zorunlu sözleşmeli tarıma da değinen Öztürkmen, uygulamanın başarılı olması için bir kez daha girdi fiyatlarının düşürülmesi gerektiğini vurguladı. Öztürkmen, şunları söyledi: “Sözleşmeli tarıma ilişkin yapılan açıklama çok detaylı değil. Fakat anladığım kadarıyla stratejik değeri olan örneğin pamuk gibi ya da üretilmesi elzem olan ürünlerin tarımsal üretimini artırabilmek ve çiftçiyi özendirebilmek için yapılan bir ön çalışmadır. Bu çalışmanın amacı çiftçinin ‘zarar eder miyim’ kaygısını ortadan kaldırmak içindir. Çiftçinin ürettiği ürüne alım garantisi verecek. Ama bunun için öncelikle girdileri yerinde durdurabilmek lazım. Örneğin insanlarla pamuk için sözleşme yaparsınız ve ’20 TL’den alacağım’ dersiniz, fakat seneye gübrede, mazotta ve ilaçta çok yükselen bir fiyat yaşanırsa bu yapılan sözleşme anlamsız olacak. Bu yıl benzer bir durum yaşadık. Onun için öncelikle bu girdilerin belli bir seviyeye düşürmek lazım.”
‘ÇİFTÇİ BİLİNÇLENDİRİLMELİ’
“Tarımsal girdi KDV’lerini biraz daha düşürmek ve bununla beraber kimyasal olarak kullanılan gübre, tarımsal ilaçlar gibi kalemlerde kontrolü artırmak gerekiyor” diyen Öztürkmen, şöyle devam etti: “Daha önceki dönemlerde tarım teşkilatında yayın çok iyi çalışıyordu. İnsanlar, ne kadar gübre kullanacağını ve ne kadar ilaç kullanacağını öğreniyordu. Bunların güçlendirilmesi lazım. Çiftçinin üretim alanında bilinçlendirilmesi gerekiyor. Gübre fiyatları çok yüksek, fakat bilinçsizce kullanıldığı için artık bölgede nitrat kirliliği başladı. Bu, su kaynaklarında da kirlilik yaratıyor. Bunları iyi kontrol altına almak için hem danışmanlık hem de kontrollerin artması lazım. Tarım bakanlığının daha iyi hizmet vermesi gerekiyor bu konuda.”
MA / Ömer Akın
Kaynak: Mezopotamya Ajansı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***